Ben bir adam tanıdım.
Ardında karanlığı besleyen, gelişiyle ortalığı yakıp kavuran, ardında toparlanması imkansız olan harabeler bırakan.
Ben bir adam tanıdım.
Doğuşuyla günâhkar kılınan, harabeye çevirdiği yerlere ruhu kadar karanlık çiçekler konduran.Ben bir adam tanıdım.
Ritim tutarak cama vuran yağmur damlalarının huzur dolu melodisiyle bile kıyaslanmayacak kadar güzel bir ses tonu olan.Ben bir adam tanıdım.
Karşı konulmaz bir güzelliğe hakim olduğu halde benim için yasak kılınan.Sen benim yalanlarımın içine karışan tek doğrum. O kadar güzelsin ki...
Duyuyor musun?
Ervahımın ardına hapsettiğim acı çığlıklar artık boğazımı yırtıyor.
Görüyor musun?
Bir zamanlar uzaktan da olsa öpücükler kondurduğun bileklerim kan revan içinde.
Hissediyor musun?
Sol yanım acıyor.
Sonra ben bir umut senin karanlığına kavuşmak için yine, yeniden doğuyorum.
Utanıyorum sonra, sönük hissediyorum senin yanında kendimi.
Sonra saklanıveriyorum bir kenara, yeryüzünü senin güzelliğinden mahrum bırakamıyorum.O kadar güzelsin ki...
Güzelliğine yenik düşüyorum.
Geç olmadan gelmelisin.
Zehir tüm bedenimi sardı, saracak.
Ya sen geldiğinde ölmüş olursam...
Gözyaşlarımı tutamıyorum artık. Sen gittiğinden bu yana öylesine yanaklarımdan süzülüp gitmek için bana işkence ediyorlar.
Serçeler ağladıkları zaman ölürlermiş diyorlar. Sen beni yaşarken sevmelisin.
Sana sarılamadığım günler birikiyor.
Karanlıktan korktuğum halde çaresizce karanlığın ta kendisine sığınıyorum.Güneş olduğum halde seninle belli belirsiz bir zaman diliminde, semada kavuşmak için bıkmadan usanmadan yüzyıllardır ansızın doğuyor ve ansızın batıyorum.
Yine bir gün daha bitiyor. Bir gün kavuşacağız diye akmıyor gözlerimden yaşlar. Onun yerine bileklerim kan ağlıyor sana.
Batıyorum... Yüreğimde hiçbir zaman dinmeyecek olan ateş sıçrıyor ardıma.
Sonra yüzlerce insan senin büyüleyici karanlığınla birlikte ardımda bıraktığım yangınımla kavuşmanı seyrediyorlar keyifle.
Ölüyorum ama biliyorum.
Yarın yine sana kavuşma umuduyla doğacağım.Ve biliyorum ne kadar geç te olsa ölümün sık nefesleri ensemize nüfuz ettiğinde kavuşacağız seninle. Sen ölüme ağlayacaksın, ben yüzyıllardır içimde sakladığım hasretimle sana karıştığıma.
Bir rivayete göre ise güneş ve ay'ın gökyüzünde buluşması kıyametin habercisiydi.
Ne dersin? Benim ışığım ve senin karanlığın olurda bir gün birbirlerine dokunabilirler mi?
Kıyamet uzak.
Kıyamet yakın.
Kıyamet sen.
Kıyamet gelişi güzel.
Ve ben seni çok özledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAK İÇİN SEN
Teen Fiction"Kendi yaralarını kendin dikebilirsin." dedi tanrı. Ve elime bir iğne verdi.