Gecenin kaçı bilmiyorum.
Dizlerimin bağı çözüldü, dilim mühürlendi.
Ben de kalktım tüm ışıkları kapattım.
Bir duvarın köşesine çöktüm.
Canım yanıyordu.
Kalbimde daima hissettiğim, geçmek bilmeyen acı bu gece yüz kat daha fazla yakıyordu canımı.
Bunu en derinden hissediyordum.
Bir zamanlar uğruna beni ateşe attığın kadın şimdi seni yakıyordu.
Ne yıktım, ne dağıttım ne de ağlayabildim. Sadece sustum.
Aklımı bulandıran ise bunca şeye rağmen hala yanında olmak istememdi.
Vazgeçmek için elimde bu kadar sebep varken neden istemiyordum?
Neden?
Neden unutmuyordum?
Unutamıyordum.
Ya da unutmak istemiyordum.
Seni seviyor muydum yoksa saplantılı bir psikopat haline mi gelmiştim?
Her şeyi siktir et.
Sen ve ben bir zamanlar biz olabilmiş miydik?
Düşünüyorum.
Düşündükçe deliriyorum ve daha çok düşünüyorum.
İnsanlar neden kendine işkence çektirirlerdi?
Bu bazen sonunda ölümün olduğu bir yolu tereddüt etmeden yürümek veya yaşamak ya da yaşatmak uğruna oynanan bir rus ruleti de olabilirdi.
Sen hayatıma girdiğin ilk günden beri her şeyin farkındaydım.
Yazarın intihar etmesiyle yarım kalacak bu romanı kelimesi kelimesine ezbere biliyordum.
Buna rağmen sevmiştim seni ve buna rağmen başlıyorum bu romana fakat ne olursa olsun birini sevmenin bedeli bu kadar ağır ödenmemeliydi.
Ben hiçbir şey beceremem.
Başladığım her şeyi istemeyerekte olsa yarım bırakırım.
Yazmaya çalıştığım hiçbir roman finale varmadı, büyük bir hevesle çalmaya başladığım hiçbir enstrümanı öğrenemedim, verdiğim sözleri tutamadım ve dahası...
Ben sadece bir kez olsun kafama koyduğum şeyi yapmak istedim.
Dokunmadan, uzaktan da olsa bir kez olsun seni görmek istedim.Kilometreleri aşıp canlı canlı sana bakmak, oturup hareketlerini seyretmek istedim.
Sonra kendime döndüm ve dedim ki "Başardın! Bu defa oluyor."
Olmadı.
Aşılamayacak engeller doğdu.
Önce zaman girdi aramıza.
Bunun tek nedeni ise bendim lakin zaman ve kilometre engelleri aşılırdı.
Özlettirir ve daha sımsıkı kenetlerdi bizi birbirimize.Peki ya sonrası?
Sonra sen aramıza aşılamayacak, etten bir duvar ördün.
Eğer sana ulaşmak uğruna o etten duvarı aşmaya çalışsaydım emin ol bunu başarırdım fakat aramıza koyduğun bu engelin bir duyguları, ruhu vardı.
Eğer ona bir zarar gelseydi senin canın yanardı ve bu istediğim en son şeydi.
O yüzden fazla direnmedim, sustum.
Öylece bir kenara oturdum ve bir daha kalkacak gücü kendimde bulamadım.
Kısa süre öncesine kadar benim olan, satırlarda sakladığım adam artık bir başkasına 'Seni seviyorum' diyordu.
Bunu çok iyi biliyordum.
Söylesene şimdi bana.
"Senden daha güzeldi,
Ses tonu eşsizdi,
Senden daha bilgiliydi,
Enstrüman çalardı,
Senden daha güzel çizerdi.
Hatta senden daha güzel bir kalemi vardı." de mesela.
Ya da fazla uzatma.
Kısaca "Korktuğun ne varsa hepsini teker teker sana yaşattım." diyebilirsin.
Bazı anlar vardır.
Temiz havayı derin derin içinize çekmenize rağmen nefesi ciğerlerinizde hissedemezdiniz ya da acıyı iliklerinize kadar hissettiğiniz o anda dudaklarınızdan tiz bir kahkaha dökülürdü dökülmesine ama saniyeler sonra kendinizi hıçkırarak ağlarken bulurdunuz.
İşte tam da bu anlarda size söyleyebileceğim tek cümle "Ölüler karnavalına hoş geldiniz." olurdu lâkin her ölüm bedensel değildir.
Ve bazı ruhsal çöküntüler toprağın altına girmeyi tercih edeceğiniz türdendir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAK İÇİN SEN
Dla nastolatków"Kendi yaralarını kendin dikebilirsin." dedi tanrı. Ve elime bir iğne verdi.