"Sikimsonik bir pazartesiye daha hoşgeldiniz!"
Luke duyduğu sahte coşkulu sesle uyandı. Karşısındaki esmer çocuğu görünce arkasını döndü ve ağlar bir ses tonuyla konuştu.
"Siktir git Calum"
Calum dudaklarını büzdükten sonra burnunu çekti ve çocuksu bir ses tonuyla konuştu.
"Ama kalbimi çok kırıyorsun. Beni üzüyorsun Lukey. Beni beni, Calum'unu."
Luke oflayarak yastığı suratına bastırdı. Calum sinirle yastığı aldı ve Luke'a minik minik vurmaya başladı.
"Sen tam bir öküzsün, bunu biliyor muydun Hemmings? Şimdi o siktiğimin kıçını kaldır ve mutfağa gel çünkü sana kahvaltı hazırladım. Ve unutma, bugün okula gidiyorsun."
Luke oflayarak kalktı. Calum odadan çıktığında dolabından kırmızı gömleğini ve siyah kot pantolonunu çıkarıp üstüne geçirdi.Luke'un babası Luke küçükken annesini aldatmıştı. Annesi bunu öğrendikten hemen sonra babasını boşamıştı. Daha sonrasında annesiyle Sidney'e taşınmışlardı. Calum ile tanışması da böyle olmuştu.
Luke'un hayattaki tek varlığı Calum'du. Onu 8 yaşından beri tanıyordu. 8 yaşından beri en yakın arkadaşı oydu ve aralarında mükemmel bir bağ vardı. Luke'un başına bir şey geldiğinde Calum her zaman onun için oradaydı. Annesinin intiharından sonra büyük bir bunalıma giren Luke, Calum olmasaydı bu bunalımı atlatamazdı.
Luke Calum'a sahip olduğu için çok şanslıydı.
Kıyafetlerini giydikten sonra hızlıca mutfağa gitti. Calum çok güzel bir sofra hazırlamıştı.
"Seni alan yaşadı be."
Calum'un yanağından makas aldı ve yerine oturdu. Önündeki Pancakelerden büyük bir iştahla yemeye başladı.
"Luke, bence artık okula düzenli olarak gitmeye başlamalıyız."
Luke kaşını kaldırdı
"Sebep?"
"Dostum, eğer daha fazla devamsızlık yaparsak bu ikimiz için de iyi olmayacak."
Calum haklıydı. Evet, okula hiç gitmiyor olabilirlerdi ama bu derslerde iyi olmadıkları anlamına da gelmezdi. Luke'un inanılmaz bir sayısal yeteneği vardı. Calum ise çoğu derste birinci olabilecek bir kapasiteye sahipti, ama bu yeteneği gösterebilmesi için daha sıkı çalışması gerekirdi. Okula gitmeme nedenleri beş parasız olmalarıydı. Tüm gün boyunca çalışırlardı. Bazen sokakta müzik aleti çalmak gibi şeyler yaparlarken bazen de daha kirli işler yaparlardı. O paranın yanı sıra bir de Calum'un ailesinin ve Luke'un babasının gönderdiği para olurdu. Ve ay sonunda ellerindeki paranın bir kısmıyla kira, fatura vb. öderken, diğer kısmını uyuşturucuya harcarlardı.İkisinin de ortak bir hayalleri vardı: Müzik grubu kurmak.
Bunun için üniversiteye gitmeleri gerekirdi. Aslında gerekmezdi, ama ikisi de ses eğitimi almak ve oranın nasıl bir yer olduğunu görmek istiyordu. İnsanlar onlardan böyle şeyler pek beklemezdi, onları şaşırtmak istiyorlardı ve yüzlerindeki ifadeyi görüp onlarla dalga geçmek istiyorlardı.
"Haklısın" dedi Luke. "Haklısın ama, ev nasıl yürüyecek?"
Calum gülümsedi.
"Borç aldım. Bana borçlu bir çocuk vardı, Louis diye, hatırladın mı? İşte ondan paramı geri aldım. Ve dün bir eve girip birşeyler ödünç aldım"
Calum'un son cümlesiyle Luke neredeyse tükürüğünü yutuyordu.
"ÇALDIN MI?"
Calum büyük soğukkanlılıkla omuz silkti.
"Sen gerçekten büyük bir şerefsizsin Calum Hood."
Luke aslında bu durumdan hiç memnun değildi, ama başka şansları yoktu bunu biliyordu.Kahvaltılarını bitirdikten sonra saate baktılar. Dersin başlamasına 20 dakika kalmıştı. Hızla evden çıktılar ve koşarak okula gittiler. Okul kapısına vardıklarında ikisi de birbirilerine döndüler ve "İşte şimdi başlıyoruz" bakışlarını birbirilerine gönderdiler.
İşte Şimdi Başlıyoruz.
Selamm
Böyle bir geçiş bölümü yapıp Luke'u tanımanızı istedim umarım sıkılmamışsınızdır...
DipNot: Muke'dan önce Cake shipperdım ama çok şükür atlattım HDIWHDIWHDIJS

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Run Run Run // Muke Clemmings
FanfictionÇaresiz bir gecede Luke'un kurtarıcısı Michael'dır.