6

50 12 4
                                    

Ders bitmişti. Michael çantasını toparladı ve Luke'a "görüşürüz" anlamında el salladıktan sonra sınıftan çıktı. Bu teneffüs öğle arasıydı. Michael'ın en sevdiği teneffüs buydu. Arkadaş grubu ile takılmayı severdi.

Michael, okulun popüler çocuklarından biriydi. Okula geleli yarım yıl oluyordu ve bu yarım yıl içerisinde akılalmaz şeyler olmuştu. İlk geldiğinde kırmızı saçları ile dikkat çekmişti. Yine de ilk 2 hafta yalnız dolaşmıştı. Okulun gözde kızlarından Abigail ile çıkana kadar bu böyle gitmişti. İkisinin birlikteliklerini duyan okul, bir anda Michael'a tapmaya başlamışlardı. Başlarda her şey çok güzeldi, derken.. Bir gün bir parti oldu. Partide Michael deli gibi sarhoştu. Arzaylea bundan faydalanmaya çalıştı, ama Michael müsade etmedi. Arzaylea Michael'ı iyice sarhoş etti, ve Michael ile birlikte oluşunu kameraya çekti. Bunu tüm okula yaymasıyla birlikte Michael Abigail'e ne kadar yalvardıysa Abigail Michael'a inanmadı. Bu da birlikteliklerini mahvetti.

Ashton biliyordu. Hem Arzaylea'nın nasıl bir sürtük olduğunu, hem de Michael'ın Abigail'i ne kadar sevdiğini biliyordu. Michael Abigail' den ayrıldıktan sonra Ashton ona sahip çıktı. Kısaca ikisi çok yakın, hatta en yakın arkadaşlardı. Michael bazen Arzaylea'nın bu sürtüklüğüne dua ediyordu.

İkisi birbirileri hakkında çoğu şeyi bilirdi. Özellikle Michael, Ashton ona her şeyini anlatırdı. Ama Ashton'un bilmediği çok şey vardı. Michael'ın biseksüelliği de bunlardan biriydi.

Bu yeni bir şey değildi. Michael küçüklüğünden beri iki kısma da aynı bakardı. Hatta şimdiye kadar çoğunlukla erkeklerden hoşlanmıştı. Ama Ashton bir homofobikti, ve bunları duyarsa Michael en yakın arkadaşını kaybederdi. Bu yüzden Ashton'a söylemeyi düşünmüyordu.

Kafeteryaya geldiğinde tepsisine bir tabak makarna, biraz köfte ve bir elma koydu. 4 gencin oturduğu masaya doğru ilerlerken konuşulanların bir kısmını duymadan edemedi.
"Senenin en büyük partisi olacak"
Onları dinlerken usulca Ashton'un yanına oturdu.
"Sizce Hemmings ve Hood da orada olur mu?" Michael gözlerini hızlıca Ken'e çevirdi.
"Hey, ne partisi bu?" Ashton atıldı.
"Partiyi Louis düzeliyor. Tomlinson olan. Her sene yapar ve bu son senesi. Sınıfta da kalmıyormuş anlayacağın. Bu yüzden mükemmel olacağı konuşuluyor."
Michael bir "hmmm" sesi çıktıktan sonra yine sordu.
"Ne zaman bu parti?"
"Haftaya cuma olacakmış. Ahh, keşke daha erken olsa. Seks yapmayı özledim."
Michael Ashton'un dediklerine kahkaha atarken önüne döndü.

Zilin çalması ile birlikte herkes yavaş yavaş toparlandı. Michael doymuştu ama hala elmasını yememişti. Eline alıp "sonra yerim" diye düşünürken arkadaşlarıyla birlikte masadan kalktı. Tam koridora çıkarken cebinde telefonunu bulamayınca Ashton'a döndü.
"Telefonumu masada bırakmış olmalıyım."
Ashton'ın başını sallamasıyla birlikte kafeteryaya doğru ilerledi.

İçeri girdiğinde elmasını yere düşüren bir Luke görmeyi planlamıyordu.

Luke üzgünce dudağını büzdü. Michael bu görüntüye karşılık bir iç çekti. Telefonunu masadan alırken kapıya doğru giden Luke'a seslendi.

"Sarışın! Bekle!"

Luke bıkkınlıkla arkasına dönerken Michael hızlıca ona yürüdü.

"Benimkini alabilirsin."

Luke Michael'ın elindeki elmayı aldıktan sonra tatlı bir şekilde gülümsedi. Michael ona göz kırptı ve hızlıca oradan çıktı.

Bu, Luke'un hayatında gördüğü en tatlı göz kırpmasıydı.

Anlatımımda sorun varmış gibi hissediyorum:(

Run Run Run // Muke ClemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin