"Pekala, sonra ne oldu?" Diye soruyor Geoff.
Yüzümü yere indirip zorlukla konuşmaya devam ediyorum.
"Niall'la çok güzel bir şekilde çalıştık. Ama ikisinin yanında dışlandığını hissedebiliyordum çünkü ikisi de bitmeyen bir enerjiye sahipti ama benim enerjim çoktan tükenmişti. Onlar çocukça davranırken ben onlara uslu durmasını söyleyen anneye benziyordum. LA'dan döneceğimiz sırada Snow biraz daha kalmamız için ısrar etmeye başladı. Ben ise kalmak istemiyordum. Ve onca zamandır içimde tuttuğum öfkemi birden püskürttüm. İşte o an, içimdeki aşkı hissedemedim. O parıltıya dokunmadım ve ona çok kötü şeyler söyledim." Zorlukla yutkunuyorum. "Çok kötü.""Shawn, sadece iki gün daha lütfen." Koltuğun önüne çökmüş ellerini birleştirip ağzının hizasında tutuyordu. Uzun kirpiklerinin ardındaki gözleri parlıyordu. "Snow, olmaz. Geri dönmeliyiz. Yapacak çok iş var."
"Lütfen."
"Hayır."
"Lütfen."
"Bu kadar istiyorsan kendin kalabilirsin. Ama ben gideceğim." Öfkeyle kalkıp masadaki tabakları mutfağa taşıdım. "İstediğin kadar kal. Niall'a güveniyorum sana göz kulak olur." Geri koltuğa döndüğümde oturmadan önce kolumdan tutup beni durdurdu.
"Shawn..."
"Kalabilirsin, dedim!" Diye bağırdım.
"Shawn, ben senle kalmak istiyorum. Birlikte LA'yı yaşamak istiyorum!" Diye bağırdı. "Ben seni istiyorum anlıyor musun?" Elimi tuttu.
Geri çekildim. Birkaç saniye sonra tekrar ona döndüm. "Biliyor musun, artık umrumda değil. Seni kazanmak için her şeyimi verdim. Ama artık dayanamıyorum. Mutlu olman için her şeyi yaptım. Ama şimdi, yeni tanıştığın bir çocuk yüzünden benle olmayı bıraktın ve-"
"Seni asla bırakmadım. Biz sadece..."
"Siz sadece eğlencemize bakıyordunuz, değil mi? Umrunda değildim! İki gün önce uyuduğum sırada gizlice otelden çıkmam ve Niall ile buluşman da çok eğlenceli olmalı."
"Sen, uyandırmak istememiştim."
"Seninle her anı yaşamak için varımı yoğunu vereceğimi biliyor olmalısın!"
Bir adım yaklaştı.
"Geri çekil! Artık sevgine inanmıyorum anlıyor musun? Yaklaşık bir aydır LA'deyiz den uzaklaşmaya başladın. Niall olsa da olmasa da. Ben sadece 'geçici bir duygu'yum, değil mi!"
"Shawn..."
"Ah tabi. Anlamalıydım. Nasıl aniden Nash'i bırakıp beni sevdin ki!"
Kapıya doğru yürümeye başladım ve ceketimi alıp kapıyı açtım. Tam çıkacağım sırada arkamı döndüm. "Sana tine de teşekkür ederim. En azından beni kırmayıp sana bağlanmama izin verdin.""Shawn..."
***
"İstersen devamını anlatmayabilirsin." Olumsuz anlamda kafamı sallaıyorum. Anlatacağım.
"O gece beni armaya çıkmış. Gece 4 gibiydi otelden çıktığımda. Saat 5'e gelirken parkta oturuyordum ve arkamdan gelen kız sesindeki duymaya başladım. Snow olduğuna emindim. Ve beni bulmuş olmasına şaşırmamıştım. Ona Can'ım şıkkının parka gittiğimi anlatmıştım. Ve işte o an anladım. Hata yapmıştım. Çok büyük bir i seviyordu. Gecenin bir yarısı sokaklarda bağırmak pahasına. Kızması gerekirken özürdilemeyi göze alarak." Gözümden bir damla önümde birleştirdiğim elime düşüyor.
Banktan kalktım. Hava çok soğuktu ve üstümdeki ceket beni ısıtmaya yetmiyordu. Daha görebileceğim kadar yaklaşmamıştı. Ve zaten parkın önündeki yoldan kadar çok araba geçiyordu ki gözümü bile doğru düzgün açamıyordum. Tüm arabalar yarın sabahtan itibaren başlayacak festival için otellerine gidiyorlardı.
"Shawn!" Bir kez bağırdı. Sonunda görebilmiştim. Yolun hemen karşısında duruyordu. "Özürdilerim!" Diye bağırdım. Beni duymuş olmalı ki gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verdim.
"İki adım attım. Sadece iki adım. Ve o da birkaç adım atarak yola ayak basmıştı."
Bir adım daha attım.
Bir adım attı.
Bir adım attığım.
Atamadı.
Atamadım.
Donmuştum.
Tüm Zaman donmuştu.
Onun dışında.Araba hızla Snow'a çarpmıştı. Cılız bedeni yolun biraz uzağına düşmüştü.
Kıpırdayamadım.
Arabadan bir kadın indi.
Bir adım attım.
Kadın Snow'un yanında yere çömeldi.
Hala gülümsüyordum.
Hala yatıyordu.
Hala kıpırdayamıyordum.
Zaman donmuştu.
Ama o ölüyordu.
"Ahh tanrım." Geoff beni kendisine çekiyor. Göz yaşlarımın arasında anlatmaya devam ediyorum. "Sonra hemen yanına koştum. Kadına acili aramasını söyledim ve Snow'u yavaşça sarsmaya başladım."
Filmlerde görürdüm. Çok klişe derdim. Ama demekki hayal kırıklığı filmlere özgü değilmiş. Evrensel olduğu için işliyorlarmış.
"Snow!!" Saçlarını okşadım.
"Snow!" Fısıldamam haykırmaya dönmüştü.
"Özürdlerim." Gözlerini açmıyordu.
"Benim hatam."
"Üzgünüm."Artık yanına uzanmıştım. Sarılmıştım.
Kıkırdadı. Hemen kafamı yerden kaldırdım.
"Ne kadar romantik, değil mi?" Diye fısıldadı.
"Birlikte, yolda yatıyoruz." Gülümsedi.
"Evet, evet öyle."
Elinin tersiyle yanağımı okşadı.
"Sana aşığım." Dedik aynı anda. Yaklaşarak dudağımı değdirdim. Son gücünü kullanarak karşılık verdi."Öyle işte. Şimdi ise beni tekrar sevmemesi için dua edeceğim."
"Bine kendine yapma. Onu seviyorsun."
"Unutur. Unuturum. Ama şimdilik..." Gözümü siliyorum. Ve zorla gülümsüyorum."Zaman vereceğim. Her şeye, herkese."
EVET BU SON BÖLÜMDÜ ÇÜNKÜ ÇOK AMATÖRCE YAZIYORDUM VE BU SEFER YENİ BİR HİKAYEYE BAŞLIYORUM. AMA BUNUN AMATÖRCE OLMAMASINA DİKKAT EDECEĞİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shawn And Snow
FanfictionCoverlarıyla ünlenen Shawn Mendes ile çok yakın bir kız. Çocuğun aşık olduğu, ama kızın başka birini sevdiği bir peri masalı. "Sen çok iyi bir arkadaşsın." demişti yüzüme. Kırılmıştım. Hiç olmadığım kadar. Yıllardır aşık olduğum çocuk, büyüleyen ma...