Jimin'le vedalaşmamın böyle olacağını düşünmemiştim, bu doğruydu. Patladığım andan sonra bir daha benimle konuşmamıştı. Sakince yemeğini yemiş sonrasında kuru bir veda cümlesi kurup defolup gitmişti. Düşünüyor olmasını ummuştum. Düşünmesini ve aklının başına gelmesini. Yalvarmasını değil belki ama bir kuru özür beklemiştim.
Hiçbir şey yapmamıştı. Hiçbir şey.
Kafayı yemek üzereydim. Bu yüzden ertesi sabah kalktığımda ilk yaptığım şey Areum'u aramak olmuştu. Benimle birlikte sinirlenecek birine ihtiyacım vardı ama ona bütün bu saçma geceyi anlattığımda sadece tek bir şey demişti.
"Anladım."
"Ne demek bu şimdi? Bu olay karşısında nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?" Sinirle konuşmayı sürdürdüğümde iç çekmişti.
"Sakin kaldığımı nereden çıkarıyorsun?" O an bütün bunları çoktan bildiğini anladım. Yüzümü ovuşturdum. Şimdi de en yakın arkadaşımı mı kendi tarafına çekecekti?
"Biliyorsun."
"Senden çıktığında Tae'yi aradı. Birlikteydik. Yanımıza geldi ve biraz bahsetti. Kızdım ona Da Hyeon. Vurmuş bile olabilirim ama yüzüne bakarsak sen de bunu çoktan yapmıştın değil mi?"
Bir anda hak etmediği halde aşık kalbimin onun için endişelenmesine engel olamadım. "Çok mu kötüydü? Yüzü?" Hemen homurdandı.
"Onun için endişelenme."
Sakinleşmek için biraz beklemedim. Hem içimdeki endişenin hem de sinirin yatışması pek kolay olmuyordu.
"Ne dedin peki?"
"Ne kadar aptal olduğunu söyledim. Sana neden bunu yaptığını sordum. Kendine gelmesini falan söyledim işte."
"Peki ya o?" Merakla tırnaklarımı kemirmeye başladığımda Areum duraklamıştı. diyeceklerini toparlamaya çalışıyor gibiydi.
"Bak Jimin'in yaptığı hiçbir şeyi savunuyor değilim. Görünüşünün aksine zaten her şeye saçma bir karamsarlıkla bakıyor ve birkaç tatsız şey de bunlara eşlik ettiğinde beyninde olayları nasıl kurduğunu anlayabiliyorum. Verdiği karar dünya saçması ama ben de bu kadar benzer bir şey yapmışken ona bir şey diyemiyorum Da Hyeon."
Kafam o kadar karışmıştı ki dediği tek kelimeyi bile anlamamıştım. Bana Jimin'in yaptıklarını mı savunuyordu? Savunmadığını söylemişti ama aksini yapar gibi bir hali de yoktu.
"Sen neden söz ediyorsun?" dedim en sonunda. Yılbaşı gecesinden beri ettiği üstü kapalı laflardan bıkmıştım.
"Bunu sana o açıklayacak." Sinirle saçlarımı çektim.
"Delirtme beni Areum. Jimin'in bana hiçbir şey açıkladığı yok farkında değil misin? Tek yaptığı kaçmak. Madem bir şeyler öğrendin, bana söylemelisin. Sen benim arkadaşımsın."
Derin bir nefes aldığını duydum. "Tabi ki senin arkadaşınım. Bunları senin iyiliğin için yapıyorum. Şu an onun aklından geçenleri sana söylesem deli saçması gibi gelecek. Ondan duyman gerekiyor. Duymanı sağlayacağım. İkna edeceğim onu."
"O ikna olana kadar ben gideceğim. Hoş ikna olsa bile artık beni durdurabileceğini sanmıyorum."
Homurdandı. "O veleti düşündüğünden iyi tanıyorum. Ayrıca altı tane profesyonel suç ortağım olduğunun farkındasındır umarım. İşler düşündüğünden hızlı ilerleyecek. Ama senin bu kadar hızlı olmanı istemiyorum Da Hyeon. Gideceğini biliyorum, annenle olmaya ihtiyacın var ama biraz sabredemez misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilac | Jimin
Fanfic"Sana bunları neden anlatıyorum bilmiyorum, Leylak. Ama güzel gözlerinle bir alakası olabilir."