Bölüm 4

13 2 0
                                    

"Zengin bir hava vermek için hava henüz kararmadan koridorun tüm ışıkları yanmıştı. Ayağındaki rugan ayakkabıların ahşapsı tabanının ahşap görünümlü sert zeminde bıraktığı sesler toz zerreleri gibi uçuşup koridoru oluşturan kırmızı duvarlarda yankılanıyordu. Bu sesi sevmiş gibi bir hali vardı. Tavandaki avizelerin yaydığı bol aydınlıkta gözündeki siyah gözlükleri çıkarmasına gerek kalmamıştı. Koridorun sonundaki işlemeli, iki kanatlı kapının sol kanadı aralık duruyordu. Sakin adımlarla aralık duran kapıya yürüdü. İnce uzun parmaklarıyla kapıyı içeriye doğru ittirdi. İçeride beliren odada masa başında bilgisayar ekranına kenetlenmiş bir çift göz hafifçe kendisine doğru döndü. Kısa bir an durdu kapıda, içeride başkalarının olup olmadığını kontrol eder gibiydi. İçeride bilgisayar başındaki kızdan başka kimse yoktu. duvara dayanmış kavuniçi renkli üçlü bekleme koltukları boştu. Kızın tuhaf bakışları arasında ona doğru ilerledi. Gözlerini çevreleyen yuvarlak gözlükleri aksesuar olarak taktığı belliydi kızın. Masaya yanaşıp:

-Engin burada mı?

Kız onu baştan aşağı süzdü, serseri gibi görünüyordu. Ellerini masanın üzerinde birleştiren kız ondan üstün bir konumda olduğunu belirtmek ister gibi ukala bir tavırla:

-Engin Bey demek istediniz sanırım.

Dedi, bunu söylerken de sanki kıçı sandalyeye tam oturmamış da yerleşmeye çalışır gibi hafif bir kalça hareketi yaptı.

-Engin dedim, burada mı?

-Kim soruyor?

-Ben.

-Bir adınız vardır herhalde.

-Benim adım siyah. Şimdi söyle bakalım Engin burada mı değil mi?

-Lütfen şöyle oturun, ben kendisine haber vereyim.

-Lüzum yok, haber vereceksen burada demektir.

Hemen sağ tarafta bulunan kapıya yöneldi. Kız telaşla yerinden fırladı:

-Beyefendi bir dakika lütfen böyle giremezsiniz içeri.

Sağ elinin ayası ile kapının kolunu kavramıştı ki kızın ciyaklaması ile başını ona doğru çevirdi:

-Uçarak mı girecektim?

-Önce haber vermem lazım.

-Lüzum yok, otur bilgisayarda oyununu oyna sen, ben söylerim kendisine beni içeriye almamak için çırpındığını.

-Olmaz beyefendi beni işimden mi edeceksiniz siz?

-Beyefendi deyip durma, otur oturduğun yerde almayayım ayağımın altına.

Kız birden durdu, genç adamın bakışlarındaki hiddeti görmüştü. Onun ciyaklamasının kesildiğini gören genç kapı kolunu hafifçe indirdi. Kapı kilidinin dili girdiği delikten tıkırt diye çıkınca kapıyı içeriye doğru ittirdi. Antika eşyalarla süslenmiş lüks bir oda belirdi karşısında. İçeride iri yanaklı, başının ön kısmı açık, gözlüklü, şişman bir adam masanın üzerine eğilmiş önündeki pembe kaplı dosyalardan birini inceliyordu. Kapının açıldığını görünce başını hafifçe kaldırdı. Sağ elinin parmaklarının arasında bir kağıt tutuyordu. Karşısında onu görünce birden yüz ifadesi değişti fakat kibarlığından ödün vermeden ve korkusunu belli etmeden hafifçe sırıtarak ayağa kalktı:

-Hoş geldin delikanlı, ben de seni arayacaktım.

-Hep öyle olur zaten, biz gelmesek ne aradığın ne de sorduğun var.

Yüzü asılmıştı, yutkundu, bakışları değişti. Genç adam masaya yaklaştı, elini beline attı. Soğuk kabzayı kavrayıp aniden çekti. Elinde tuttuğu siyah 14'lü şişman adamın gözlerinin önündeydi. Genç adamın yüzünde sert bir gülümseme belirdi. Karşısındakinin korktuğunu görmüştü. O sahneyi hiçbir şeye değişmezdi. Bazı insanlar karşılarındakinin mutlu olduğu anları izlemeyi severler ama bu öyle değildi. O korkuyu hissetmek isterdi. Kendisinin karşısındakine verdiği korkuyu. Şişman adamın dudakları titremeye başladı:

-Şimdi namluyu çevreleyen o siyah halkanın içine bak. Derinliklerine kadar bak, orada ne gördüğünü söyle.

Dikkatle bakışlarını namluya çevirdi. Altın rengi bir çekirdeğin ucu sırıtıyordu. Çok masum görünen bu soğuk parçanın neler yapabileceğini düşündü adam. Bu çekirdeğin yerleştirildiği kovan silahın mekanizmasından yere boş bir şekilde düştüğünde, ardında bıraktığı metal sesini bile duymayacaktı karşıda olan. Genç adam bunları düşündü, tetiği çekmesi yeterliydi. Kapsül patlayacak ve sıkışmış barut kovandaki çekirdeği ileriye doğru itecekti. 14'lünün içindeki sarmal yiv bu çekirdeği hızla döndürecek ve daha ölümcül bir surete bürüyecekti. Namlu ile vedalaşan çekirdek dönerek yoluna devam edecek ve karşısındaki adamın iki kaşının arasından sanki önünde hiçbir engel yokmuş gibi geçip gidecekti. Bir silah sesi, sert zeminde seken boş bir kovan, kusmuş bir mekanizmanın keskin sesi ile buluşacak. Bir ah karışacaktı havaya, ardından masanın üzerine doğru yığılacaktı koca gövdesiyle adam. Duvarlarda kızıl zerreler ve kana boyanmış bir suret. "işte hepsi bu kadar" diye geçirdi içinden. "onca yıl hayatta kalma savaşı ver, ye, iç, ölümden kaç, tuzak gibi bir dünyada yaşa ve sonra minik bir çekirdek senin bütün geleceğini yok etsin. Geçmişin ise en fazla üç gün hatırlansın" yüzündeki garip gülümseme silinmeye başladı, karşısındaki adama baktı, açık alnında ter damlaları büyüyor ve yüzüne doğru hızla süzülüyordu." Batmakta olan bir gemiyi terk etmeye çalışan fareler gibi" dedi içinden. Ne olursa olsun bir cinayetin sessiz tanıkları olacaksınız, bir kriminal laboratuarında bülbül gibi şakıyacaksınız"

-Bana vereceğin bir şey yok mu?

Şişman olan titreyen ellerini masasının çekmecelerinden birine uzattı. küçük bir gıcırtı duyuldu, çekmeceyi açınca dolma gibi parmaklarıyla çekmecedeki kağıtları karıştırdı. Aradığı şey çekmecenin en altındaydı. Bir kağıt parçasını çıkarıp gence doğru uzattı. Sekreter kız kapının aralığından görmüştü içeride olan biteni. Elini masanın üzerinde duran telefona doğru uzattı. fakat şişman olanın başıyla yaptığı bir hareket onu durdurdu. Genç adam kağıt parçasını elinde salladı, yüzünde muzip bir gülümseme belirdi. Silahını yeniden beline sokup arkasını döndü. Kapıya doğru yürürken şişman olanın dudaklarının arasından derin bir nefes sesi işitildi. Elinde tuttuğu kağıt parçası ile dışarıya çıktı genç adam, sekreter kızın büyümüş gözlerinin önünden geçip koridorda yürüdü.

Onun gitmesinin ardından masa başındaki kız içeriye girdi, masanın yanında ayakta durmuş sağ elinin ayası ile alnını döven zayıf, beyaz saçlı uzun yüzlü adama bakıp:

-İyi misiniz hocam?

Diye sordu, onun sesi ile kendine gelen adam:

AŞK AVCISI - TÜM SEÇKİN KİTAPÇILARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin