Bölüm Şarkısı: Evanescence-My Immortal
~~~~
Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik!
-Can Yücel
~~~~
"Anne ben geldim, hem de sana kek getirdim." diye girmiştim ki gördüğüm şeyle olduğum yerde dondum kaldım. Annemin yatağı toplanıp üzerine hastane çarşafları serilmişti ve oda da annem yoktu. Elimde ki keki düşürürken gözlerim dolu dolu orada, öylece kalakaldım.
"Anne!" diye bağırıp yere çöktüm. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Sanki ruhum çekiliyordu, bu acının başka bir tarifi olamazdı.
"Anne!" diye fısıldadım bu sefer de. O sırada arkadan gelen sesin şokuyla gözlerim kocaman açılmış bir şekilde yavaşça arkama döndüm.
"Yağmur, neden orada oturuyorsun kuzum? Bir yerin mi ağrıyor yoksa?"
Arkamı dönünce anneme sıkıca sarıldım. Ona bir şey oldu sanmıştım. Öldü sanmıştım. Beni bıraktı sanmıştım ama o buradaydı, gitmemişti. Merakla tekrar odaya göz gezdirdim. Melek teyze neredeydi o zaman? O neden yoktu?
"Anne, Melek teyze nerede? Başka odaya mı aldılar onu? Sen yatağını neden değiştirdin? Sana bir şey oldu sandım." diye tek seferde konuştuğumda annem gözleri dolu dolu bana baktı.
"Melek teyzen bugün sabah vefat etti, kızım. Onun yatağı ışık alıyor diye hemşireler beni oraya aldılar."
Annemin söyledikleriyle az önce duran gözyaşlarım tekrar akmaya başladı. Melek teyze... Annem gitmemişti ama o gitmişti. Oysaki şu bir ayda ne kadar alıştım ona, ne kadar sevmiştim onu. Eşi de vefat etmişti ve benim yaşımda bir oğlu vardı. Oğlu ne haldedir şimdi, ne kadar yalnız kalmıştır kim bilir.
Annemin yanında ağlamak istemiyordum. O yüzden bir an önce çıkmalıydım buradan.
"Anne, ben sana kek getirmiştim. Eylül yaptı bugün. Ben gideyim zaten çok geç oldu, yarın yine gelirim olur mu?" deyip yanağından öptüm annemi. Annem kafasını sallayıp bana sarılınca odadan çıktım.
Tuttuğum gözyaşlarımı bırakarak yürümeye başladım. Bir insanın birazcık üzülmesine bile dayanamayan ben, tanıdığım birinin ölmesine nasıl dayanacaktım? Hadi beni geçtim, oğlu nasıl dayanacaktı? Yakınları, kardeşi, abisi nasıl dayanacaktı? Dayanılırdı elbet ama çok zordu.
Eve vardığımda sessizce girip kapıyı kapattım ve odama geçtim. Üzerimi bile değiştirmeden yatağıma yattım ve yorganın altına girdim. Bir türlü durduramadığım gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Öyle ne kadar kaldım, ne kadar ağladım bilmiyordum.
Sabah kardeşimin çığlığıyla uyandım. Yataktan fırlayıp kardeşimin odasına koştum. Kardeşim yatağın üzerine çıkmış hala çığlık atıyordu.
"Eylül noluyor sabah sabah? Niye çığlık atıyorsun?"
"Abla böcek, kocaman bir böcek var."
Nefes nefese söylediği cümleyi algıladıktan sonra ben de çığlık atarak yanına, yatağın üstüne çıktım. Odanın kapısının açılmasıyla ikimizde kimin geldiğine baktık.
"Yine neden çığlık atıyorsunuz? Yine internette ne gördünüz? Yine hangi sevdiğiniz ünlünün sevgilisi varmış?" diyerek babam girince bir kez daha çığlık attık. Babam kaşlarını çatıp bize sorarcasına bakınca konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK KOKUSU
Novela JuvenilÇevresi insan dolu olmasına rağmen kimseyle dertleşemeyen, kendini dışlanmış hisseden, yalnız bir kız... Bir yıl öncesine kadar her istediğini düşünmeden yapan, okulun en gözdesi ve neşe dolu olan fakat şimdi kendini herkesten soyutlayan, yalnız bir...