Bölüm 7~Toprak Kokusu

63 6 4
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Adrian-Yağmur

~~~~

Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak.
Unutma; aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.

-Nazım Hikmet

~~~~

Kaybolmak... Kaybolmak her insan için farklı şeyler ifade eder. Küçük bir çocuk için kaybolmak, evinin dışında bir yerlerde annesinden uzaklaşıp onu bulamamaktır mesela. Yaş arttıkça kaybolmanın kişilerdeki anlamı da derinleşir. Gençlerin kimisi için kaybolmak gerçek benliğini bulamamak, ne yapacağını, hayatına nasıl devam edeceğini bilememek; kimisi için ise birinin gözlerine dalıp gitmek, gözlerinden duygularını okuyabilmek, gözlerinin derinliğine kapılmaktır. Sonra yaş ilerler, dertler artar. Yetişkinler için kaybolmak ise sıkıntılardan kurtulacak, sıkıntıların içinden çıkacak bir yol bulamamaktır çoğu zaman. Ve insan yaşlanır. O an istenen en büyük şey huzurun içinde kaybolmaktır. O yaşa kadar çektiği sıkıntılardan sonra bir nebze olsun rahatlamak, huzur bulmak ister insan yaşlanınca. İşte yaşlılıkta kaybolmak, bulduğu huzurun içinde kendini kaybetmektir.

Benim için de kaybolmanın anlamı bunlardan biriydi. Hatta şu an tam anlamıyla kayboluyordum. Ona kapıldığımı, onu sevdiğimi şimdi fark ettiğim insanın gözlerinde kayboluyordum. Bir saniye bile gözlerimi gözlerinden çekmek istemiyordum. O da sanki ne düşündüğümü bilircesine bir an olsun ayırmıyordu gözlerini gözlerimden. Bazıları, sanki o an zaman durdu, diyorlardı ya hani. Tam olarak o anı yaşıyordum. Gerçek anlamda zaman durmuş gibi hissediyordum. Hani filmlerde başrol kadın ve erkek karşı karşıya durup birbirlerine bakar, etraflarından insanlar gelip geçer ya, aynen öyleydik biz de.

Ne kadar süre o halde durduğumuz hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve halimden fazlasıyla memnundum. Ama gözlerindeki acı kalbimi ağrıtıyordu. Acı çekmesini istemiyordum. Ona sarılmak istiyordum fakat bu isteğimi mümkün olduğunca bastırmaya çalışıyordum. Sonra aramızdaki sessizliği bozdu.

''Neden kaçtın?'' Bir adım geri attım. Bana neden kaçtığımı sorarken bile kaçmaya hazırlanıyordum. Galiba bunu fark etti ve tekrar konuştu.

''Kaçma! Bu sefer kaçma ve bana cevap ver.'' Dediğini yaptım ve kaçmadım. Bu sefer ona doğru bir adım attım. Düşünmeden hareket ediyordum ve sonrasında pişman olacağımı biliyordum. Yine de kendime düşünme fırsatı vermeden vücuduma ayak uydurdum ve ona doğru gittim.

Bağıran Çocuk'tan...

Karşımda duran kız kırmızı burnu ve dolu gözleriyle tekrar baktı gözlerimin içine. Beni tanıyıp tanımadığını sormak istiyordum. Neden beni takip ettiğini sormak istiyordum. En son sormak isteyip onunla konuşmaya çalıştığımda kaçmıştı. Bu sefer de kaçarsa onu bırakmaya niyetim yoktu. Sorularıma cevap bulana kadar onu takip edecektim. Ben böyle düşünürken kız bana yaklaşmaya başladı. Aramızda bir adım bıraktı ve tereddütle baktı. Sonra aramızdaki mesafeyi tamamen kapatıp kollarını belime sardı. Anın şokuyla bir süre öyle kaldım. Sonra ben de kollarımı ona sardım. Neden yaptığımı bilmiyordum. Sadece yaptım. Kız derin bir nefes alıp fısıltıyla konuşmaya başlayınca dikkatle onu dinledim duyabilmek için.

''Kokun...'' dedi sessizce, ''Tıpkı yağmurdan sonraki toprak kokusu gibi.''

Dedikleriyle duran gözyaşlarım tekrar akmaya başladı. Annem hep bana kokumun toprak kokusu gibi olduğunu söylerdi. Şimdi kim olduğunu bilmediğim bir kız bana sarılmış bunu söylüyordu. Annemi çok özlemiştim. Zaten hiç aklımdan çıkmazken bir de bunu aklıma getirmişti. Bir süre sonra yavaşça ayrıldı benden. Kafamı kaldırıp ona baktığımda bana şefkatle bakıyordu. Bu kız beni tanıyor muydu çok merak ediyordum. Ama bunu bugün soramazdım. Birinin karşısında ağlamaktan nefret ederdim ve şu an onun karşısında ağlıyordum. Hem eminim o sürekli buraya gelecekti ve ben onu yine görecektim. Tekrar soracak fırsatım olacaktı.

Ben tam gitmek için bir adım atmıştım ki karşımdaki kız yürümeye başladı. Yanımdan geçerken son kez gözlerimin içine baktı ve yanımdan geçti, gitti. Bu kıza anlam veremiyordum bir türlü. Önce beni takip etmişti, onu gördüğümü söylediğimde ise kaçıp gitmişti. Şimdiyse ona kaçmamasını söylediğimde bana sarılmıştı. Amacını bilmiyordum ama öğrenmek için elimden geleni yapacaktım. Sanki yalnızlığımı elimden alıyorlar gibi hissediyordum onu görünce. Oysaki yalnızlığım annemden bana kalan tek şeydi. Ve sonuna kadar onu korumak istiyordum. Biliyorum, annem böyle olmamı istemezdi ama elimde değildi. Bir gün annemi unutmaya başlamaktan ölesiye korkuyordum.

Hızlanan yağmurla ben de adımlarımı yavaşlattım. Annemi çok özlemiştim. Ona sarılmayı, kokusunu, sesini, her anımda yanımda olmasını, her şeyimi ona anlatmayı, onunla paylaşmayı çok özlemiştim. Onu her düşündüğümde anılarımız bir bir gözümün önünde canlanıyordu. En çok aklıma gelense ona yazdığım şarkıyı söylerken duygulanıp ağlamasıydı. Bir de küçükken karanlıktan korktuğumda yanıma gelip bana ninni mırıldanmasını çıkaramıyordum aklımdan. O hastaneye yattığından beri kendi kendime korkumla yüzleşmiştim ve artık korkmuyordum. Çünkü artık korkunca yanımda olacak bir annem yoktu. Sessizce şu sıralar en çok dinlediğim şarkıyı mırıldanmaya başladım.

Korkmuyorum artık senden gece.

Korkmuyorum ben hiç karanlık.

Üzerime gel istersen,

Sar beni ben kaçıp gitmem.

Korkmuyorum artık senden yalnızlık.

Korkmuyorum hiç, korkmuyorum.

Yalnızlık artık ben tek dostum olmuştu. Yalnızlığımdan başka hiç bir şeye sahip değildim. Herkes yalnız olmak istemezdi, korkardı. Ama ben bu yalnızlığımı korumak istiyordum. Aslında ben yalnız da sayılmazdım. En azından yağmuru yanımda hissediyordum. Yağmura herkes sahip olabilirdi çünkü o herkese ortak olarak verilmiş bir hediye gibiydi ama kıymetini bilmiyordu çoğu kişi.

Hüzünle eve doğru ilerlemeye başladım. Artık evde berbat bir yerdi benim içim. Sadece uyumak için gidiyordum eve. Günlerim artık çok monotonlaşmıştı ve bu monotonluğun içinde evde geçirdiğim süre çok kısıtlıydı. Her sabah kalkar, kahvaltı yapmadan çıkar, okula giderdim. Okuldan sonra ise çalışma günlerimde kafeye gider, gitarımı çalar, şarkımı söyler, gelirdim. Diğer günlerde ise çıkışta direk deniz kenarına gelir, saat geç olunca da uyumak için eve giderdim. Çok başarılı olmasamda derslerim kötü olmadığı için rahattım biraz da. Şu sıralar dersler pek umrumda da değildi aslında.

Eve geldiğimde dolaptan yiyecek bir şeyler bulup yedim ve hemen yattım. Şu kızı düşünmek istemiyordum. Zaten eninde sonunda öğrenecektim kim olduğunu. Bugünlük bekleyebilirdi o mesele. Kafamdan tüm düşüncelerimi atmaya çalışarak yatakta dönüp durdum bir süre. En son hatırladığım şey ise gözümün önüne gelen annemin yüzü ve kafam da çalıp duran şarkıydı.

Sokaklarda yanımda dolaşan yağmur.

Geceleri baş ucumda duran yağmur.

Avucumda ellerin yerine yağmur.

Saçlarımda nefesin yerine yağmur.

Dudağımda dudağın yerine yağmur.

Gökyüzünden çaresizliğimi yağmur,

Vur yüzüme, vur yüzüme..

~~~~

Bölüm biraz kısa oldu, kusura bakmayın lütfen. Umarım beğenirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler. Sevgilerle. :)

-Yağmura Aşık Kız 🍀

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 05, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TOPRAK KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin