5.BÖLÜM | hakan

16 7 0
                                    

Multimedya Hakan :)))

Cansu'nun yanına oturmuş, ona teselli veriyordum.

"Göreceksin, yine hayatımı mahvedecek. Zaten onun için döndü. Ben bilmiyorum sanki. Gerizekalı!"

Aynı sözleri durup durup söylüyordu. Ne olduğunu, nasıl gördüğünü bir anlasam rahatlayacaktım ama anlatmıyordu ki!

"Cansu'cum, acını anlıyorum. Ama gel de anlat şunu be güzelim ne oldu? Yeter ama artık bir saattir aynı sözleri durup durup söylüyorsun anladım onu bak anlatırsan eğer sana daha çok yardımcı olabileceğim kankacığım. Anlıyorsun değil mi beni?" Dedim anlaması için sakin ve yavaşça.

"Aslı ya yine beni üzerse?" Dedi saymasını bıraktığım kadar çok tekrarlayarak. Pff! Yok bu böyle olmayacaktı gerçekten onun bence biraz daha dinlenmeye ihtiyacı vardı. Onu eve götürmeliydim. Ama bizim eve annesi onu bu halde görse üzülürdü.

Cansu'nun çantasından telefonunu alıp, -çünkü benim şarjım bitmişti- annesi Nilay teyzeyi aradım. Ona bu gece Cansu'nun biz de kalacağını ve bu gece neden gelmediği hakkında hesap vermek zorunda kalacaktım, ama olsun Cansu için değerdi. Hemen kapının dışına çıktım, çünkü annesi Cansu'nun ağlayış seslerini duyabilirdi. Sonrada bir sürü hesap vermekle uğraşacaktım. Nilay teyze telefonu açtığında derin bir nefes alıp,

-Merhaba Nilay teyze, ben Aslı. Sen sormadan hemen söyleyeyim, Cansu yanımda ve biz bizim evdeyiz akşamki parti uzun sürdü ve biraz fazla kaçırdık alkolü Kenan amca da bizi bizim eve bıraktı. Cansu, bugün de biz de kalıcak onun için haber vermek istedim.

-Tamam Aslıcığım ama dün gece meraktan öldük, Baran'la başınıza bir şey geldi sandık. Kaç kere aradım, mesaj attım size ama ulaşamadım. Eğer aramasaydın. Anneni arayacaktım.

-Üzgünüm, Nilay teyze benim şarjım bitmişti, Cansu'nunda. Çok üzgünüm.

-Tamam Aslıcığım tamam canım. Hadi..

Gerisini dinleyememiştim. Çünkü şuan tam da karşı ki odadan Burak çıkmıştı. Altında siyah bir şort üstüneyse gri bir t-shirt giymekle meşgul olup, bana bakıyordu. Evet bana bakıyordu. Neden bakıyorsa salak! Yüzümü hemen çevirip, arkamı duvara yasladım. Ve Nilay teyzeyi dinlemeye başladım.

-Olo! Orda mısın kızım! Duyuyor musun beni? Alo!!

-Burdayım, Nilay teyze burdayım. Telefondan ses gelmedi bir anda da, şimdi geldi ama.
 
Derken de Burak'a bakıyordum. Beni süzüyordu gerzek. Bakışları bacaklarımda oyalanınca, bende bakışlarımı aşşağıya indirdim. Elbisem biraz kirlenmişti, ama kötü görünmüyordu. Ah! Seni sapık!! Bakışlarımı ona çevirince bana baktığını gördüm. Bende ona öfkeli bskışlarımı gönderdim. Ne sanıyordu kendisini ya, durup beni dikizlemek!
Yaptığım komiğine gitmiş gibi, gülmeye başladı ve yanımdan uzaklaştı. Pis sapık! Arkasından bakıp, 'bu erkeklerin hepsimi sapık?' diye düşünmeye başladım. Ah! Bence kesinlikle öyleydi!  Nilay teyzeye 'görüşürüz'diyip telefonu kapattım. Kapıyı açıp içeriye girmeden önce mor kapıya aşkla baktım. Çok mu seviyorum ne? Bu durumda bile böyle bakıyorsam kapıya! İçeri girdiğimde Cansu'nun uyuyor olduğunu gördüm. Hadi ama Cansu uyumanın sırası mı şimdi. Ben senin burdan nasıl çıkaracağım offff! Biraz düşünüp Mustafa amcayı aramaya karar verdim. Cansu'nun telefonundan 'Mustafa abi' yazısına tıklayıp, sonra çıkan ara butonuna tıkladım ve açmasını bekledim. Açıncada durumu izah​ edip, bizi burdan almasını istedim. Kurtulmak istiyordum bir an önce bu yerden. Tamam, Gonca çok iyi bir kızdı ama burası ve arkadaşlarının da iyi olduğunu söyleyemeyeceğim! Burası yani bu ev, parti evi gibi bir şeydi. Partiden sonra insanların odalarına çıkıp ah! Devam  edemeyeceğim. Haklıydım, çünkü bu kadar oda haklılık payımın göstergesiydi. Bir daha buraya gelmeyecek hatta, Gonca'yla bile, sapık arkadaşını ve kuzeni Burak'ı saymıyorum bile konuşmayacak, görüşmeyecektim. Bir daha bu vaziyette olmak istemiyordum. İki günde olmayan kalmamıştı. Sapık biri tarafından zorla dansa kaldırılmam, istemeyince beni yine zorla bir yere götürmesi, o anda Burak'ın beni koruması, bayılmam, Cansu'yu arayıp bulamamam, onu ararken Burak'ın iğreçliğini görmem, Cansu'yu bulduğumda ise onun ağlaması ve bana bir şey anlatmaması.. Hayatımda hiç olmadığı kadar aksiyon! Ah! Ben hayatımın çok sıkıcı ve aynı geçtiğinden mi yakınıyordum? Lafımı geri alıyorum. Sıkıcı hayatı tercih ederim.

Aşkın Mor TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin