Büyülü günler arkadaşlar!! :d yine wolfstar ile, bu sefer Sirius'un ağzından, uzun soluklu olacak Ay Işığı ile (isim belki klişe ama hikayeye cuk oturacak) wattpad'deyim. Hikaye yaz tatilinden beri taslaklardaydı. Önemli bir yerine kadar gelip, yazıp öyle yayımlamak istedim. Umarım hoşunuza gider.
Uyarılar: Eeee, şimdi burada 7.sınıf olacaklar, yanisi oğlanlarımız artık büyüdü. LGBT+. Küfür, argo, seks şakaları, smut var. Savaşın kapıda beklediği, karanlık güçlerin ve ölüm yiyenlerin konusunun bolca geçeceği bir hikâye.
Lütfen uyarıları dikkate alıp öyle okuyun.
<3
Ekim olmasına rağmen insanın iliklerine kadar işleyen soğuk can sıkıcıydı. Klasik İskoçya işte. Neyse ki yağış yoktu.
Önündeki, Quidditch sahasında uçuşan mavi ve sarı formaların ona eskisi kadar haz vermeyişi tuhaftı. Tezahhürat yapma yaşı geçmişti belki de. Yok canım. Şimdi böyle düşünse de kendi maçları olsa deliler gibi bağıracağını biliyordu. Henüz o kadar yaşlı değildi, iki ay sonra on sekiz olacaktı. Sadece, biraz başı ağrıyordu ve gürültü de fazlaydı. Yılın ilk maçına her zaman tüm okul gelir.
Onları, maça olan ilgisizliğinden çimenlere, yani aşağıdaki çadırlara baktığında fark etti.
Avery ve Mulciber saklanır gibi oyuncu çadırlarının arasına sinmişlerdi. Öylece duruyorlardı. Hayır, bekliyorlardı. Ama neyi?
Sirius hızlı adımlarla çadırlara doğru yürüyen Slytherinli'yi görür görmez yerinde doğruldu. Siyah cübbesinin ucundaki asası yere bakıyordu, arkası dönük olduğundan yüzü gözükmüyordu.
Kafasında felaket çanları çalmaya başladı.
James'i dürttü. Hemen şimdi harekete geçmezlerse bir şeyler olacaktı. Remus ve Peter karamelli mısır patlağı paylaşıyordu. Çadırı işaret etmesi yetti. Kalkmaları iki saniye sürdü.
"Avery ve Mulciber mi o?"
"Yürüyün, daha hızlı, hadi... Çabuk."
"Sirius... Neler oluyor. Şu kim?"
"Slytherin'den Wilkes değil mi?"
"Bizden önce varacak. Neredeyse yüz metre kaldı... Acele edin."
"Oha, yanlarında kazan var! Lanet olası bi' kazan, koşun!"
"Remus, bir şeyler düşünemez misin?! Çadırlara ulaşmamalı–"
"...O DA NE, BEESLY ALTIN SNİTCH'İ YAKALADI!! HUFFLEPUFF KAZANDI!"
"Levicorpus!"
Sevinç çığlıkları duyuldu ve sarı bayraklar gökyüzünü kapladı, karmaşanın arasında Sirius baş aşağa dönmüş Wilkes'ı görünce derin bir nefes aldı. Çadırlara yirmi metre uzaktalardı ve Avery ile Mulciber kaybolmuştu.
Ucu ucuna.
***
"Küçük Willy? Manzaranın tadını çıkarıyor musun?"
Tepetaklak olmuş Wilkes, gereksizce çabalamaya devam ediyordu. Ters-büyü yapılmadan kurtulmasının imkanı yoktu. Aptalın tekiydi.
Çevrelerinde çoğunlukla Gryffindorluların dikildiği bir kalabalık oluşmuştu. Kahkahalar, hakaretler yükseliyordu. Çapulcular Wilkes'ın yanında, duyma mesafesindelerdi.
Wilkes ilk defa konuştu. "Yanlış anladınız. O kağıt benim değildi-"
"Bal gibi de senindi!" James ileri atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı | Wolfstar
RomantizmÇapulcuların Hogwarts'taki son yıllarında büyücü dünyası acımasız, hava hep kapalı ve Peter için şeker yemek artık zararlı. Sirius'un bu karanlık zamanlarda tek istediği arkadaşlarının güvenliği. Ve birazcık da sevgi. Ya da; Sirius ve Remus dolunay...