Sohbet

98 3 2
                                    

Ertesi gün istemeye istemeye okula gitmiştim. Aslında kim okula isteyerek giderdi ki? Bir gün önce olanların acısı bugün çıkacaktı büyük olasılıkla. Sınıfa girdiğimde ilk olarak Riko'yu gördüm. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ama benim içimde pişmanlık vardı. Dün o sözleri söylememeliydim.

Hemen yanına oturdum, çantamı bıraktıktan sonra montumun cebinden onun için aldığım çikolatayı çıkardım ve ona uzattım

-Bu senin için.Ben dün olanlar için gerçekten çok ama çok üzgünüm. Erwin bir anda öyle gelince ne biliyim çok panik oldum ve öyle dedim. Yaptığım şey yanlıştı ve çok büyük bir saçmalıktı. Gerçekten çok ama çok üzgünüm. Öyle olmadığını biliyorsun.

-Ya hiç önemli değil. Evet dün başta kızmış ve kırılmıştım ama farkettim de senin de kafan çok karışık. Sanki ne yapacağını bilemiyor gibisin.

-Aslında evet kesinlikle çok karışık ve kesinlikle her şeyin sonu nereye gidecek bilmiyorum.

Başıyla beni onayladı. Bakışlarında acıma vardı. Acınacak halde değildim ama şu son bir kaç güne baktığımızda bunu destekler nitelikte pek kanıt yoktu.

Riko'yla aramızda bu muhabbet geçerken Roy'un sınıfa girdiğini farkettim. Bir anda göz göze geldik. Tesla şu an burda olsaydı alternatif akım deneylerini daha rahat yapabilirdi. Daha fazla bu gerilime dayanamayıp kafamı çevirdim.

-Bir şey mi oldu Alex?

-Yok, hayır. Henüz bşr şey olmadı. 

Bu konuşma hocanın içeri girmesiyle son buldu. Her geçen kimya dersi okulda ne kadar sıkıldığımın farkına varmamı sağlıyordu. Neyse zil az da olsa kurtarmıştı beni bu sıkıtıdan ama başka bir sıkıntıya sürklemekten alıkoyamamıştı. Normalde olsa tenefüslerde Sisa'nın yanına giderdim oysa şimdi gitmem çok saçma olur.

Riko'nun kolumu çekiştirmesiyle düşüncelerimden kurtulmuştum.

-Alex gelmiyor musun?

-Nereye?

-Alex bugün iyi misin? Tabi ki soyunma odasına. Tik tak ders beden.

-Aaa evet doğru ya. Hadi gidelim.

Soyunma odasına gittik beden eğitimi dersi için hazırlandık. Isınma hareketlerini tamamladıktan sonra genelde serbest bırakırlardı bizi, yine öyle oldu. Ben hemen basketbol sahasına gittim. Genelde çok az insan olurdu. Ne şans ki dün Sisa ve Roy vardı. Vakit kaybetmeden şut atmaya başladım. Yalnız çalışmayı her zaman daha çok severdim.

Aradan çok zaman geçmemişti ki Erwin ve Mark da sahaya geldiler. Bu onları bir arada gördüğüm 3. zamandı zaten birarada çok gözükmezlerdi.Mark her zaman ki gibi sessizdi. Tabii Erwin için aynı şey pek geçerli değildi.

-Nasılsın Alex?

-İyiyim,  sen?

-Ben de iyiyim. Açıkçası dün olanlar beni bile çok etkiledi.

-Bak dün hakkında konuşmak istediğimi pek düşünmüyorum.

Dün olanların Erwin'i neden bu kadar meşgul ettiğini anlamamıştım. Zaten Roy'la Sisa'yı o halde görünce neredeyse benden daha çok şaşırmıştı.

-Evet tabi sen de haklısın. Eğer Mark'ı o halde görmüş olsaydım senin yaptıklarını yapardım.

-Benim kimseyle aramda bir şey yok. Sisa'yla aramdaki sadece çok güçlü bir arkadaşlık bağı hepsi bu.

Hiç ama hiç iyi bir yalancı değildim. Bunları söylerken ben bile kendime inanmamıştım. Mark bile kendince gülmüştü şu halime

-Hıhı ona ne şüphe.

Bu sohbet ilerledikçe canım daha da çok sıkılmaya başlamıştı.

-Neyse ben gidiyorum. dedim ve sahadan ayrıldım

Soyunma odasıa gidiyordum ama önce topu spor odasına bırakmalıydım. Spor odası erkeklerin soyunma odasının yanındaydı. Spor odasına girdim, topu kafesin içine koydum. Tam odadan çıkacakken iki kişinin konuşmasına şahit oldum. İkisinin de sesi çok tanıdıktı. Birisi Roy'du ama diğerini tam olarak çıkaramamıştım. Roy olduğunu düşündüğüm yanındakine:

-Bak seni aldattığım falan yok. Sisa sadece bir perde. Ben Sisa'yla çıkıyormuşum gibi gözükeceğim böylelikle kimse seninle aramızdaki ilişkiden şüphelenmeyecek.

Çok KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin