Chapter 1

2.2K 101 20
                                    




" Burası çok kalabalık, Jisoo. " diye mızmızlandım. Normalde bu tarz yerleri sevsem de, bugün kendimi eğlenme havasında hissetmiyordum. " Evimize gitmek istiyorum. "

Duyduğunu ve anladığını adım gibi bildiğimi bildiği halde sanki hiçbir şey duyamamış gibi yüzüme bakmış, ardından da " Seni duyamıyorum, burası çok gürültülü. " dedi.

Gözlerimi devirip, mekanı hızlıca taradım. Lisa'yla Rose aç karnına içemeyeceklerini söyleyip bizimle gelmek yerine tavuk yemeye gitmişlerdi. Normalde Jisoo'da 'tavuk' kelimesini duyduktan sonra koşa koşa peşlerine takılırdı ama Seokjin'den hoşlandığından dolayı sürekli bu aptal yere gelip duruyordu. Söylediğine göre buranın sahiplerinden birisiymiş. Hergün en az birimizi buraya sürüklüyor, Seokjin'i bir köşeden pek de gizli olmayan bir şekilde izleyip sarhoş olana kadar içiyordu. Onun adına üzülüyordum çünkü Seokjin şerefsizin tekiydi. Onun yanında hergün başka bir kızın olduğunu görüyorduk. Bunun sonucunda da Jisoo sarhoş olup sabaha kadar ağlıyordu.

Yaz tatilimize girdiğimizden beri bu aptal yere gelip duruyorduk.

" Sorun da çok gürültülü olması zaten! Baksana neden bugünlük burada sonlandırmıyoruz? "

Kafasını dalgınca iki yana salladı.

" Bugün Jin'in yanında hiç kız gördün mü? "

İstemsizce ağzımdan bir 'hah' sesi çıkarttım. Seokjin dışında kimseyi düşünemiyor muydu bu aptal kız?

" Seokjin'i görmedim bile. "

Parmağıyla işaret ettiği yere baktığımda, aptal Seokjin'i görmüştüm. Her zamankinin aksine yanında kızlar yerine erkekler vardı. Farkında olmadan arkadaşlarını incelediğimde, yıpranmış olduğu buradan bile belli olan sarı saçlı bir adam takıldı gözüme. Yumruklarını güçlü bir şekilde sıkmıştı. Gergin, uykusuz ve çok zayıf duruyordu. O kadar çelimsizdi ki, şu an ona dokunsam yere yapışacakmış gibiydi. Jin ve yanında oturan Jimin öfkeyle ona bir şeyler söylüyorlardı - hatta bağırdıklarını bile söyleyebilirdim - ama çelimsiz adamın diğerlerini dinliyor olduğundan şüpheliydim. Yumruk yaptığı ellerini gevşetip, ensesini kaşıdığında ellerinin titrediğini aramızdaki mesafeye rağmen görebilmiştim.

Taehyung ayağa kalkıp, sinirle ceketini çıkarttıktan sonra resmen fırlatırcasına çelimsiz adamın kucağına atmış ve yanlarından büyük bir öfkeyle ayrılmıştı.

Sanırım çelimsiz çocuk hastaydı. Onları bu kadar incelememin doğru olmadığını düşünüp Jisoo'ya döndüm.

Hergün onları Jisoo ile birlikte izlemek zorundaydım çünkü o bunun arkadaşlık görevim olduğunu savunuyordu - kesinlikle katılmıyordum - bu yüzden Seokjin'le kalmayıp onun arkadaşlarının da nasıl davrandıklarını az çok biliyordum.

" Taehyung'u ilk defa bu kadar ciddi görüyorum. "

Bağırmak zorunda kalmıştım çünkü bu gürültüde normal ses tonumla konuşursam beni duyması imkansızdı.

Taehyung'u nereden tanıdığımı soruyorsanız, tanımıyordum. Jisoo sayesinde Seokjin'in arkadaşlarının isimlerini farkında olmadan ezberlemiştim.

Jimin, Taehyung, Hoseok, Namjoon, Jungkook ve Seokjin.

Hepsi birbirinden aptal olan bu altı salağı her gece burada görüyordum ama bugün yanlarında daha önce görmediğim çelimsiz adam da vardı.

" Yoongi'ye kızgın olmalılar. Onu ilk defa burada görüyorum. O buradan çok daha bitik yerlerde takılıyordu. "

" Adı Yoongi mi? "

it's okay, that's love | bp&btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin