Chapter 7

1K 84 61
                                    

Yoongi'nin ilk tepkisi gözlerini devirmek olmuştu. Belli ki beni pek ciddiye almıyordu. Hadi ama, o bir şeyleri ciddiye alamayacak kadar ruhsuzdu zaten.

" Benimle dalga mı geçiyorsun? "

İkinci tepkisiyse omzumu itmek olmuştu.

" Benimle konuşmak zorunda değilsin. Bana yardım etmek veya ilgilenmek zorunda değilsin."

Kafamı salladım. Haklı olduğunun ben de farkındaydım.

Ama yardım etmek istiyordum.

Neden insanlar birilerine yardım etmek için bir çıkarınız olduğunu düşünüyordu?

" Senin iyiliğ-"

" Kes artık bu saçmalığı! "

Sözümü, yüzüme tükürüklerini saça saça bağırarak kesti.

" Kim olarak bana yardım edecekmişsin?! "

Küçümseyici tavrı karşısında ne yapacağımı bilemeyerek birkaç adım geriye gittim.

Anlaşılan aramızın düzeldiğini sanarak büyük bir hata yapmıştım.

" Haklısın... " diye mırıldandım yenilgiyle. "Arkadaş olduğumuzu sanmıştım ama yanılmışım. "

Onu mutfakta tek bırakmadan önce söylediğim son söz buydu. Salondaki herkes atışmamızı duymuş olacak ki, yaptıkları bütün işleri bırakmış ve bana sorgulayıcı bakışlar atmışlardı.

" Yoongi hyung biraz zor bir insan biliyorsun. "

Jimin beni yatıştırmak istercesine şirin sesiyle konuştu. Onu başımla onayladım.

Min Yoongi beni çileden çıkartıyordu.

Ona bunun haksızlık olduğunu, benim sadece ona yardımcı olmaya çalıştığımı söylemek istesem de, sessizce sokak kapısına ilerlemeyi tercih ettim.

Hayal kırıklığına uğramıştım ve kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı.

Ayakkabılarımı giyip hırkamı alırken Yoongi'nin mutfaktan çıktığını görünce hızlı davranarak dışarı çıktım.

" Jennie bekle! "

Bana seslenişini duymamazlıktan geldim. Ancak bir anda aklıma gelen planla kaçmaktan vazgeçtim.

Min Yoongi iflah olmaz, inatçı bir keçiydi.

Eve geri dönüp kapıyı çaldım. Şansıma kapıyı açan kişi inatçı keçinin ta kendisiydi. Bir şey demesine izin vermeden kolunu tuttum.

" Benimle gel. "

Onu çekiştirmeye çalıştım ama o çelimsiz vücuduna rağmen bir santim bile yerinden oynamadı. Ben itiraz edeceğini düşünsem de, Yoongi beni şaşırtarak ayakkabılarını giyip peşimden geldi.

" Nereye gidiyoruz? "

Her zamanki gibi ruhsuz sesiyle konuşunca, dudaklarımı birbirine bastırdım.

Onu bütün kötülüklerden korumak istiyordum.

" Sadece gel işte. "

Gözüme kestirdiğim yüksek bir binaya girdim. Benimle birlikte binaya girerken etrafına bakınmıştı. Evden çıktığımızdan beri etrafa bakıp duruyordu. Asansöre bindikten sonra nefesini bıraktı.

" Jennie beni nereye götürüyorsun? "

Omzumu silktim. Neyse ki birkaç dakika içinde çatı katına gelebilmiştik. Çatıya çıktıktan sonra Yoongi kolumu tuttu.

it's okay, that's love | bp&btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin