"Nerede kaldı bu kız?" Patronumun diğer çalışanları azarladığı ses eşliğinde mutfak raflarını siliyordum. İş yerinde müzik dinlemek yasaktı bu yüzden müzik dinleme arzumu bildiğim şarkıların melodilerini çıkararak gideriyordum.
"Ne demek gelemiyormuş" sinirle söylediği bu cümlenin sonunda sesi çatlamış ve bu, yüzümün ekşimesine neden olmuştu.
"Hanginiz bir işi doğru yapıyor ki?" Bu patronumun söylediği son söz oldu ve ardından kendisini odasına kilitledi. Ve tabii bunu yapmadan önce kapısını sertçe çarpmayı unutmadı.
Bu, patronumun artık etrafta gezmeyeceği ve benim melodilerimi daha yüksek sesle söyleyebileceğim anlamına geliyordu. Öyle de yaptım. Rafları temizleyip kirli tabaklarla temiz tabakları ayırırken bir yandan ayağımla ritim tutup bir yandan melodi mırıldanıyordum. Sanırım şarkı söylemek ya da içinde müzik olan herhangi bir şey odaklanmamı sağlıyordu. Kim bilir, belki de psikolojik olabilirdi.
"Park Chae Young!" adımın seslenilmesi ile anlık olarak yerimden sıçradım.
Ve ardından bende ona aynı ses tonunda bağırdım "Ne?"
"Sanırım bugünün şarkıcısı gelmiyormuş"
"Biliyorum Ji Soo. Duydum" Ji Soo iş arkadaşımdı. Genellikle temizlik yaparken bir yandan da sohbet ederdik.
"Ee ne düşünüyorsun?" Derken az önce yerleştirdiğim sandalyelerden birini pervasızca çekti ve oturdu. Kimin olduğu belli olmayan tabakta arta kalmış pastayı parmaklarken cümlesine devam etti "Çok enteresan değil mi?"
Tuttuğum nemli bezi tezgaha fırlattım ve aynı anda elimi belime yerleştirdim "Bir şey düşünmüyorum Ji Soo" dedim ve duvara yaslanmış bir şekilde duran çekçeki gösterdim "Tek düşündüğüm işinden kaytardığın ve çalışman gerektiği"
"Of" mızmızlanmaya başladığında göz devirmeden edemedim "Çok sıkıcısın" dedi.
"Sıkıcı mıyım?" Güldüm "Senin yapman gereken işleri de yapıyorum ve sıkıcı mı oluyorum? Sen orda sevgilinle görüşüyorsun ve ben sıkıcıyım öyle mi?"
Ağzının her tarafına bulaşmış pastadan habersiz bir şekilde ayağa kalktı "Aman iyi!" Kalkarken sandalyeyi düşürmüştü.
Ji Soo çekçeke doğru ilerlerken ben de kaldığım işe devam etmek için nemli bezi elime aldım ve bunu yapmadan önce alnıma yapışan saçlara üfledim. Havaya uçup tekrar yüzüme düşmeleri hoşuma gidiyordu.
"Kim Ji Soo!" Bu patronun sesiydi ve ses tonundan Ji Soo'nun oraya adeta koşması gerektiği anlaşılıyordu. Ve bu nedenle çekçeki rastgele bir yere fırlattı ve bu yaptığının temizliği yerleri tektar kirletmesini umursamadan koşmaya başladı. Gittiği yer belliydi 'patronun odası' bunu anlamak zor değildi.
Tek zor olan şey yaklaşık on dakika süren bir sessizliğin ardından gelen "Bugünün şarkıcısı sen olacaksın!" cümlesini anlamaktı.
Bağırdım "Ne?"
Patron, söylediği şeyi tekrar etti "Bugünün şarkıcısı sen olacaksın Chae Young" dedi "İş arkadaşlarının hepsi sesinin inanılmaz olduğunu söyledi. Aslında bunun pek bir önemi yok. Gitar da çalabiliyormuşsun. Yüzün de güzel. Demem o ki, sadece sahneye çık ve yere falan düşmeden birkaç şarkı söyle yeter"
"Ben" dedim. Aniden kekelemeye başlamıştım "Ben daha önce böyle bir şey yapmadım"
Ofladı "Umrumda değil" derken kolumdan tuttu ve devam etti "Bugünün şarkıcısı sen olacaksın, bitti!" Ve bu tüm yanlış anlaşılmaların başlangıcı oldu.
🌼🌼🌼🌼
İlk bölüm olduğu için kısa tuttum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
🌼🌼🌼🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing W Fire | chaelisa ✔
FanficSeninle tanışmak ateşle oynamaktan farksızdı. To: @saturnfamesi 💕