Jennie'de dahil olmak üzere tüm çalışanlar, masaların olduğu bölümde oturuyorduk. Tek bir müşteri bile olmaması cafe açıldığından beri ilkti. Daha önce hiç bu kadar boş olmamıştı. 'Sinek avlamak' deyimini tam olarak yerine getiriyorduk. Ben gitarımla birlikte sahnede Yoon ile oturuyordum, Jennie ve Ji Soo aynı masada oturuyor olmalarına rağmen tek kelime bile etmiyorlardı ki bu oldukça tuhaftı. Diğer çalışan arkadaşlarım ise hazırladığımız kurabiyelerden tıkınıyorlardı. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Bunun nedeni ise tüm müşterilerin yan taraftaki Southclup Cafe'ye gitmiş olmalarıydı. Bizim cafemize gelen müşteriler bile bedava kampanyalardan yararlanmak için oraya geçiyorlardı. Bu, haksızlıktan fazlası değildi. Normalde oraya giden sayılı insan olurdu, bizim cafemizde ise müşteri hiç eksik olmazdı. Ta ki bugüne kadar...
Hemen yanımdaki Yoon'a döndüm ''Neden Lisa'yı daha önce görmedim? O cafeye hiç gitmedim evet, ama Lisa'yı girip çıkarken bile görmedim''
Kucağındaki gitarla oynadığı için yüzüme bakmadan konuştu ''Emin ol o cafeye gitmek istemezsin zaten''
''Neden?''
Tellerde gezinen parmakları uyumsuz sesler çıkarıyordu ''Sahibini tanıyorum''
''Sahi mi? Kimmiş?''
Göz devirdi ''Nam Tae Hyun'' dedi ''Eskiden arkadaşımdı''
''Neden 'eskiden'? Siz de mi Lisa ve ben gibiydiniz?''
Cevaplamadan önce birkaç saniye düşündü ''Pek sayılmaz ama sonumuz benziyor. İkimizin hikayesinde de terkedilen taraf var''
''Bana bundan neden hiç söz etmedin?'' dedim ''Önemli bir konu. Yakın olduğumuzu sanıyordum''
''Ne deseydim Chae Young?'' derken sonunda bana dönmeyi akıl edebilmişti ''Yan cafenin sahibini tanıyorum ve eskiden arkadaştık. Hatta o beni terk edip gidene kadar birbirimizi seviyorduk mu deseydim?'' yükselen sesi yüzünden tüm gözler üzerimize dikilmişti.
''Özür dilerim Yoon, canını sıkmak istememiştim'' derken çoktan oturduğum zeminde kalçam üzerinde kayıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirmiştim bile.
''Bu konuyu açmamayı tercih ediyorum'' derken halen sinirliydi ve sarılmak için açtığım kolumu iterek bunu belli etmiş oldu.
''Sinirli ya da üzgün olabilirsin ama bunun suçlusu ben değilim'' derken mesafemizi eski konumuna getirdim ''Ve inan bana bu gibi şeyleri içinde tutarak daha iyi hissedemezsin. Ben en ufak şeyimi bile seninle paylaşıyorum ve bu az da olsa iyi hissettiriyor, sana da tavsiye ederim'' cümlemin sonuna doğru gitarımın yere düşmesini umursamadan ayağa kalktım ve en yakın arkadaşım olan Ji Soo'nun yanına gittim ''Ben biraz dışarı çıkıyorum'' dedim ''Bana eşlik eder misin?''
''Tabi'' derken aynı anda koluma girdi. Birlikte yürüdüğümüz zamanlarda bunu hep yapıyordu. Bir kere nedenini sorduğumda 'koluna girdiğimde daha rahat hissediyorum' cevabını almıştım ve bu bir daha sormamam için yeterli bir cevaptı doğrusu.
Saniyeler sonra temiz havaya çıktığımızda derin bir nefes aldım ''Yakın arkadaşlarımla tartışmaktan nefret ediyorum''
''Seung Yoon bugün oldukça üzgündü bence sana çıkışmasının sebebi bu'' derken ikimiz de gökyüzüne bakıyorduk ''Önce terastaki çekiminiz mahvoldu şimdi ise akşamki performansınız. Tam insanlar ona alışacakken bunların olması onu mutsuz etmiş olmalı''
''Sana sahip olduğum için çok şanslıyım'' derken yüzünü avcum arasına aldım ''O kadar iyi birisin ki''
Yüzü halen avuçlarım arasındayken göz devirmesi oldukça komik bir görüntüydü ''Çalışıyorum''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing W Fire | chaelisa ✔
ФанфикSeninle tanışmak ateşle oynamaktan farksızdı. To: @saturnfamesi 💕