Saçlarını kurutan Lisa'yı çoktan kurumuş olan saçlarımla birlikte izlemeye daldım ''Neredeyse gece olacak. Gidelim mi artık?''
Elindeki havluyla saçlarını karıştırıyordu ''Saçımı kurutuyorum, kör müsün?''
''İyiki oppa dedim, hemen rolleri değiştirdin. Ne oldu minnoş haline? Onu daha çok seviyordum. Böyle olacaksan Lalisa oppa gitsin lütfen, sadece Lisa'yı istiyorum''
''Son cümleni bir daha söylesene'' derken bir adım yaklaştı oturduğu sandalyeden kalkıp.
Soru sorar gözlerle bakarken tekrar ettim ''Sadece Lisa'yı istiyorum''
''Ağlıyorum'' derken dudak büzdü ''Benim için deliriyorsun değil mi? Aşıksın bana, beni istiyorsun''
Attığım tekmenin giydiğim kalın tabanlı pantif sayesinde acı verici olduğundan edim gibi emindim ''İyice oppa sandın kendini. Niye delireyim sana? Sen bana delir''
Banyodan çıktığı için halen nemli olan suratını benimkine yaklaştırırken yüzünden ve saçından damlayan suların daha yeni giydiğim eteği ıslatıyor olması umrundaymış gibi görünmüyordu ''O etekle karşımda duruyorken delirmediğimi kim söyledi?''
Bu sefer gerçekten sinirlenip ittim onu. Başındaki havlunun düşmemesi için uğraşırken kahkaha atıyordu, çıkardığı yüksek dozdaki seslerin yan odadan duyulduğundan şüphem yoktu. Neyseki yan odanın sahipleri Ji Soo ve Jennie'yi. Bu sayede en azından ses yaparken utanıp sıkılmıyordum.
''İstediğimi giyerim!'' derken ellerimi göğsümde birleştirdim ve bağırdığımdan dolayı hafifçe öne doğru eğildim ''Benden küçüksün, laflarına dikkat et!''
Göz devirirken saçlarının kuruması için havluyu başında gezdirmeye devam ediyordu ''Sadece bir ay büyüksün. Hatta bir ay bile sayılmaz. Ne bu hava?'' dedi ''Ayrıca küçük olmam oppa olduğum gerçeğini değiştirmez''
''Yeter, çıkıyorum ben. Hazır olunca aşağı gelirsin''
Önce bir ıslık çaldı ve ardından ''Hep sinirlensene böyle'' dediğinde ben çoktan kapıya varmıştım bile.
Sırtım ona dönükken ''Gelirken çantamı da getir'' dedim ve çıkarken kapıyı sertçe çektim.
Kapının gürültüsü tüm koridora yayıldığında aynı koridoru paylaştığımız kapılardan biri açıldı ve içeriden çıkan yakın arkadaşlarımdan biriydi.
''Chae Young beyinsizi!'' dedi beni taklit ederek ''Tam uyuyacaktım. Niye vuruyorsun kapıyı, ayı?''
Bunları yaşayacak ne günah işledim diye düşünürken saçlarımı yoluyor ve bozulmasını zerre kadar umursamıyordum ''Git uyu o zaman niye koridorun ortasında bağırıyorsun bana?'' sanırım sinirimi çıkarıyordum Yoon'dan. Bağırmamın başka nedeni yoktu yani.
''Regl mi oldun?'' diye sorduğunda çoktan yanıma gelmişti bile ''Sıcak su torbası getireyim mi?''
Beyaza yakın bir renge sahip olan saçlarıyla kaplı alnına acıtmayan bir tokat geçirdim ''Regl olsam dışarı çıkmazdım ve yatağımda ağlıyor olurdum, sen ne bileceksin regl ağrısını. Her sinirlendiğimizde regl olmuş olmuyoruz. Basit bir şeymiş gibi ağzına alıp durma şunu''
''Bugün seninle konuşulmuyor'' dediğinde sesinin kısık çıkmasının nedeni alnını ovmasından kaynaklanıyordu.
Ofladım, hemde oldukça güçlü bir şeklide ''Konuşma o zaman Yoon, hasta mısın?''
''Evet hastayım, ama sana'' dediğinde şaşkınlıktan pörtleyen gözlerle ona baktım ve bu ''Şaka'' demesine neden olduğunda hafifçe gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing W Fire | chaelisa ✔
FanficSeninle tanışmak ateşle oynamaktan farksızdı. To: @saturnfamesi 💕