Albüm

954 89 91
                                    

Yoon'un eli halen omzumdayken zor olsa da arkama dönmeyi başardım. Eli o kadar büyük ve bununla orantılı bir şeklikde güçlüydü ki dönebilmiş olmama şaşırmıştım doğrusu.

''Gitme'' diyerek tekrar etti Lisa. Bu, az öncekine kıyasla biraz daha yüksekti ve giderek bana yaklaşıyordu. İlk önce hemen yanında duran patronu Tae Hyun'u itti ve ardından merdivenlere yöneldi. Hemen ardından ise geçmesi gereken bir insan yığını vardı. İnsanlar da yaşananlar karşısında şok geçiriyor olmalıydı ki tepkisiz bir şekilde dikiliyorlardı. Hatta öyle ki nefes aldıklarından dolayı oluşan hareketleri olmasa heykel falan zannedebilirdim. 

Lisa zor da olsa yanıma geldiğinde nefes nefese kalmış bir durumdaydı ve üçüncü kez tekrar etti ''Gitme'' dedi ''Anlatmama izin ver'' 

Benim konuşmama izin vermeyen Yoon oldu ''İstersen gidebiliriz'' dedi her zamanki yumuşak ve narin ses tonuyla. Ruh hali oldukça çabuk değişiyordu ve bu da o anlardan biriydi.

''Konuşmak istiyorum'' derken halen omzumun bir kısmında olan elini tuttum ''İstersen bekleyebilirsin'' ve tuttuğum elini aşağı indirdim. 

Gözlerinin içi parıl  parıldı ''Sen nasıl istersen'' dedi ve hafifçe uzaklaşmaya başladı. 

Yoon'un gitmesiyle eş zamanlı bir şekilde Lisa'ya döndüm. Onun yüzünden günlerce ağlamış, günlerce düşünmüş ve hatta günlerce doğru dürüst beslenememiştim bile. Dinlemeye ihtiyacım vardı, hatta bu en doğal haklarımdan biriydi. Sadece Lisa değil, kim olsa bu konu hakkında düşüncelerini dinlemek isterdim, tabii Lisa olunca daha çok istiyordum. Ondan nefret ettiğim koca bir yalandı, sinirle söylenen bir cümleden fazlası değildi. Kızgındım ona, hatta belki sinirden köpürüyordum ama asla nefret etmiyordum. Ağzından dökülecek olan kelimeler ne olacaksa olsun dinlemek istiyordum. Belki bu sefer yollarımızı gerçekten ayıracaktık ya da tam tersi olacaktı, kim bilir?

''Özür dilerim'' diyerek girdi cümlesine ''Böyle olsun istemezdim'' diyerek devam ederken cümlesini pekiştirmek için kolumu nazikçe sıvazladı. 

Elini aşağı indirdim ve o konuşmasına devam etti ''Keşke başka şekilde karşılaşsaydık. Geçirdiğimiz zamanlar oldukça güzeldi, unutmayı asla istemeyeceğim şeylerdi''

''Ne demeye getiriyorsun?'' dedim oldukça sakin bir şekilde ''Yine biz arkadaş bile değiliz ya da bir daha görüşmeyelim tavırlarına mı gireceksin?'' güldüm ''Eğer bunları söyleyeceksen gidiyorum, daha önemli işlerim var''

Başını iki yana salladı ''Hayır, öyle söylemeyeceğim'' ardından dudaklarını nemlendirdi ve devam etti ''Yaptığım her hareket, her cümle, her dokunuş işim içindi, Tae Hyun ayarlamıştı'' dedi ''Hatırlıyor musun? Yanımda her zaman bir defter taşıyordum, ne zaman seni izlemeye gelsem karalıyordum onu'' dediğinde başımla onayladım ve Lisa'nın devam edişini izledim ''İşte oraya seninle ilgili gözlemlerimi yazıyordum. Seninle zaman geçirdikçe bu kadar alışacağımı bilemezdim''

''Benimle fotoğraf çekilmek istemen, hoşlandığın çocuk olan Mino ile bir buluşman olmasına rağmen benimle buluşman, her gösterime gelmen, dikkat çekmeye çalışman ve daha bir sürü şey... Hepsi bunun içindi değil mi?'' derken sesim yavaş yavaş ağlamaklı bir tona kayıyordu ama şu an ağlayıp her şeyi berbat edemezdim. 

''Evet'' dedi. Cevabı kısa ve netti. 

Ağlamamak için gözlerimi ondan ayırıp yukarı bakmaya başladım. Bu sırada ellerim sinirlendiğimden dolayı yumruk halinde ve yere dik bir konumdaydı. Tırnaklarım neredeyse avuç içimi delip geçecekti. Hatta belki avucumu açtığımda tırnak izlerim dakikalarca kalacaktı, ama tüm bunlar zerre kadar umrumda değildi. 

Playing W Fire | chaelisa ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin