-En iyi arkadaş-

47 8 4
                                    

Uyandığımdan bu yana 2-3 gündür hastanede kalıyordum. Sonunda bugün çıkacaktım!

Saatlerdir annemi bekliyordum. İşlemleri halledemedi diye de içten içe korkuyordum... O sırada kapı açıldı ve annem içeri geldi.

"Hadi gidiyoruz tatlım." dedi, yüzü asıktı. Ona bir sorun olup olmadığını soracaktım ama "Peki." demekle yetindim.

***

Eve, geniş bir arabayla gelmiştik. Yol boyunca Ece benimle sohbet etmeye çalışmıştı ama içimdeki heyecandan doğru düzgün hiçbir şey söyleyemiyordum. Biraz geçtikten sonra eve gelmiştik.

Kocamandı... Büyükte bir bahçesi vardı. Arabadan indiğimde havlayarak golden cinsinden bir köpek geliyordu. Köpekten korkup annemin arkasına saklandım. Herkes bana güldü ama onlarında korktuğu çok belliydi. Sadece bana çaktırmamaya çalışıyorlardı. En son babam onu tutup arka bahçeye götüreceğini söyledi. Annemde rahat bir nefes alıp beni eve davet etti.

Ev mükemmeldi. Çok güzel döşenmişti. İstemsizce "Harika!" dedim. Ece'de gururla "Dekor benim işim." dedi. "Çok güzel bir zevkin varmış." dedim bende.

Salondan çıkıp beni kendi odama götürdüler. "Gerçekten her şey mükemmel." dedim. "Her şey senin için Alisa." dedi babam gülümseyerek. "Biraz yalnız kalmak ister misin? Hem evi tanırsın. Bizimde bazı işlerimiz var." dedi annem sesini incelte incelte.
"Olur tabiki. Siz işlerinizi halledin." dedim bende.

Onlar odadan çıktıktan sonra yatağımın yanında duran büyük pencerenin perdelerini açtım ve dışarıyı seyrettm.

Bisikletle gezen biri vardı. Birden durup dosdoğru bana bakmaya başladı. Arkadaşım olabilir miydi? Elimi kaldırıp ona el salladım. O da bana. Sonra aşağı gelmem için birkaç el işareti yaptı. Bende hiç düşünmeden aşağı yani bahçeye indim.

"Selam." dedi çocuk.
Beyaz tenliydi, çenesinde 2-3 tane sivilceler vardı. Gözleriyle aynı renk, koyu kahverengi saçları vardı. Zayıftı ama kolları hafifte olsa yapılıydı.
"Hey, cevap vermeyi düşünüyor musun? Yoksa beni seyretmeye devam mı edeceksin?" dedi ardından.
"Pardon... " dedim bende.
"Sorun değil şaka yapıyorum sadece... Nasıl hissediyorsun? Hastaneden çıktığını duymuştum. Birkaç kez seni aradım ama telefonuna ulaşılamıyordu."
"Seni nerden tanıyorum?"
"Okuldan... Ve aynı sokakta oturuyorduk. Yani siz buraya taşınmadan önce."
"Anlıyorum."
"Sanırım hafızan yerine gelmedi..."
"Daha uyanalı 2-3 gün oldu. Hangi ara gelecek?"
"Haklısın neyse. Ben sana kendimi tanıtıyım o zaman."
"Seni dinliyorum."
"Adım Hakan. Hakan Ütük. 16 yaşındayım ve seni 5 yaşından beri tanıyorum. Ailelerimiz çok yakınlar."
"Buna sevindim."

*Biraz daha sohbet ettikten sonra ona çok sıkıldığımı başka bir yere gitmek istediğimi söyledim. O da beni bir yerlere götürebileceğini söyledi.*

"Bizimkiler beni merak edebilir. Onlara haber verir misin?" dedim.
"Tabiki." dedi o da.

Telefonunu çıkartıp, (anneme olduğunu sanıyorum)  birine mesaj atıyor.

"Tamamdır."

Bisikletine atlayıp arkasından ona sarıldım. İlk başta biraz tereddüt etsem de bana "Seni 5 yaşımdan beri tanıyorum Ailsa. Sorun yok." dedi.

15-20 dakika sonra çok dik bir uçuruma gelmiştik. Bütün şehir ayaklarımın altında gibiydi. Burası gece daha güzel olur diye düşüdüm içimden... Bisikletten inip "Buraya sık sık gelir miydik?" diye sordum. "İkimiz değil. Sen tek başına gelirdin genellikle." dedi. Bende başımı sallayıp uçurumun kenarına daha da yaklaştım.

"Dikkatli ol Alisa." diye uyardı beni. Bende oflayarak geri çekildim.

Bir saat birlikte oturup konuştuk... Her şey mükemmeldi... Ta ki biri bana seslenene kadar. "Alisa!" bir erkek sesi. Arkama döndüğümde uzakta bir adam duruyordu. "Bu sen misin?!" diye bağırdı. Koşarak yanıma geliyordu.

Hakan'a bakıp "Bu kim?" diye sordum. Ama o cevap veremeden çocuk yanımıza gelmişti.

Zehir yeşili gözleri vardı. Keskin yüz hatlarına sahipti. Siyah dağınık ama uzun saçları vardı. Hakan'ın kollarına göre o çok daha yapılıydı.

O zehir yeşili gözler bana bir şeyler çağrıştırıyordu. Büyülenmiş gibi ona bakıyordum. "İyi olduğuna çok sevindim Alisa." dedi. Bende sadece başımı salladım. İçimden bir ses onunla konuşmamamı, diğer ses ise konuşmamı söylüyordu.

"Sanırım gitsek iyi olacak Alisa." dedi Hakan.
"Peki." dedim bende.
Hakan çocuğa düşman gibi bakıyordu. Gerçi çocuğunda ondan pek farkı yoktu.

Bisiklete binip 20 dakika içinde geldiğimiz yolu 5 dakikada geldik. Yokuş aşağı Hakan çok hızlı kullanmıştı...

Eve vardığımızda Hakan'a "Şey... O, kimdi? Yeşil gözlü olan." dedim.
"Arkadaşın." dedi ifadesizce.
"Onu anladım. Adı?"
"Barlas."
"Pekala. Bugün için teşekkürler Hakan."
"Önemli değil. En iyi arkadaşlar bugünler için vardır değil mi?" dedi gülerek.
Bende ona güldüm ve eve girdim.

Bir kadın yemek hazırlıyordu. Bütün aile oturmuş önlerine gelecek yemekleri bekliyordu. Ece beni davet edip yanına otturturdu. Yemeğimizi yiyip bugün neler yaptığımızı anlattık birbirimize. Yemek bittikten sonra ise biraz televizyon izleyip herkes teker teker odalarına dağıldı. En son yatan ben oldum.

Uyumadan önce durup durup aklıma Barlas ise ilgili birsürü düşünce geldi. Onu hatırlamaya çalıştım ama hiçbir şey hatırlayamıyordum. En sonunda pes edip uyumaya başladım.

İKİNCİ ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin