-Alisa. Alisa... Hadi artık! Alarmın beni uyandırdı sen uyanamadın. Hadi!
Barlas beni dürtüp duruyordu. Şimdi ağzına bir tane geçireceğim görecek...
-Alisa annen arıyor.
İşte bu beni yerimden kaldırabilirdi.
-Ne?! Diye yerimden sıçradım.
-Sakin.
-Ne demek "sakin" telefonum nerde benim?
-Elimde. Dedi gevşek gevşek...
-Versene açıyım telefonu!
-Kimsenin aradığı yok. Seni uyandırmak için söyledim Alisa.
-Barlas. Şuan içimden sana neler saydırdığımı bilemezsin... Dedim. Evet gerçekten de öyleydi...
-Hadi o'zaman bana saydırmayı bırakta seni eve götüreyim. Annenin ne zaman uyanacağı belli olmaz.
-Tamam. Dedim "a"yı uzatarak.Daha gözlerimi yeni açmıştım. Ve ilk gördüğüm şey Barlas'ın zehir yeşili gözleriydi. Siyah saçları dağılmıştı. Yeni uyandığı için gözleri biraz şiş duruyordu. Ama o bile yakışıyordu ona. Yatağın kenarına oturmuştu, biraz daha öne gitse yere düşecekti. Tek eli yatakta diğer eliyle telefonumu tutuyordu...
-Ne bakıyorsun? Dedi bir an.
-Ha?
-Dalgın dalgın suratıma bakıyorsun. Annen diyorum Alisa, uyanacak diyorum Alisa, hadi.
-Ha tamam.Dedim ve Barlas odadan çıktı.
Rezil oldum.
Kendime küfür ederek yataktan çıktım. Elbisemi düzelterek odadan çıktım. Barlas'a lavabonun nerde olduğunu soracaktım ama sanırım ilk önce o girmişti. Gece tam bakma fırsatı bulamamıştım ama salon gerçekten çok ama çok dağınıktı. Saat 6'yı gösteriyordu... Barlas'ın gece yattığı yere oturarak bekledim. O da yeni kalktığı için daha yatağını toplayamamıştı. İnce beyaz renkte örtüsü ve lacivert renkte yastığı hala dağınık bir şekilde duruyordu. Birkaç dakika daha yatmamaya gayret ettim ama sonunda kendimi yumuşak yastığa bıraktım.
Barlas'ın kokusu yastığı sarmıştı. Keskin, içimi dolduran o kokuyu içime çektim yavaşça...
"Hala uyuyor musun sen?" Barlas yine bir anda çıkıp beni korkutmuştu... "Ne sinsice geliyorsun be?!" Dedim yerimden sıçramıştım. "Sinsice falan gelmiyorum. Sen korkmaya yer arıyorsun." Dedi bembeyaz düzgün dişleriyle gülümseyerek.
Gözlerimi devirip "Lavabo nerde?" diye sordum. Çıkış kapısının yanındaki odayı gösterdi. Hiçbir şey demeden lavaboya gittim.Lavaboya girip aynaya baktım. Saçım başım dağılmış, makyajımı tam silememiştim. Gözlerim şişmiş, yüzüm olduğundan daha solgun duruyordu. Kısacası berbat görünüyordum. Hemen bulduğum ilk tarağı alıp saçlarımı taradım ardından yüzümü bastıra bastıra yıkadım. Havluyla da kuruladıktan sonra biraz insana benzemiştim.
Çıktığımda Barlas üstüne yeni yeşil bir tişört giymişti, altına da hiç değişmeyen siyah pantolonu...
"Hazır mısın?" Dedi. "Olabildiğince." dedim bende. "Motorla gitmek ister misin?" meraklı bir ifadeyle sormuştu. "Olur, daha hızlı gideriz hem." diyerek destekledim. Gülümsedi. "Hadi o'zaman." dedi. "Aa, dur. Ben nasıl bineceğim?" Eteğimi göstererek. "Ben onu düşünmemiştim... " Dedi, bi anda yüzü düştü. "Başka bir zamana desek?" Dedim bende. "Öyle olmak zorunda... Milleti dövecek durumda değilim şuan." Ne? "Derken?" Dedim. "Hadi gidelim, arabayla'" gözlerimi devirip başımı tamam anlamında salladım.
Yine ölüm gelen o merdivenleri inip arabaya bindik. Arabayı normalden hızlı sürüyordu. Ama hızı seviyorum galiba. Ya da Barlas'a güveniyorum... Biraz geçtikten sonra eve gelmiştik. "Her şey için teşekkürler..." Dedim. Aklımdan bir şey geçiyordu ama yapmalı mıydım? "Önemli değil." Dedi o da. Evet sanırım yapacaktım. "Buarada... -" bana kocaman gelen elinin üstüne kendi elimi koydum ve devam ettim. "Benim için o koltukta birdaha yatma... Çok rahatsız." Zehir yeşili gözler bana baktı uzun uzun... "Yatmam." dedi çarpık gülümsemesiyle. "Görüşürüz." Dedim elimi çekerek. "Görüşürüz."
Koşa koşa arka kapıya gittim ve içeri girdim. Kimse uyanmamıştı. Üstümü çıkartıp pijamalarımı giydim hızlıca. Elbiseyi de dolapta bir yere sıkıştırdım. Kendimi yatağa atarak geçirdiğim en güzel sabahın bu sabah olduğunu düşündüm. Gerçekten öyleydi sanırım.
***
"Gece nerdeydin Alisa?!" annem bana bağırıyordu. "Cevap versene kızım!" gözlerimi açtığımda annemin alev saçan gözlerini gördüm. "Noluyor anne?" öyle diyince masadaki vazoyu kırıp yere attı. Paramparça olmuştu. "Hala noluyor diyor, kızım bizden habersiz gitmedin mi sen o partiye? Hemde o itle dönmedin mi eve?" dedi. "Anne Barlas çok iyi biri! Düzgün konuşur musun?" dedim bende kendimi sakinleştirerek. "Ben Barlas'ı demiyorum Alisa?" "Kimden uzak durmamı istiyorsun anne?" diye sordum.
O cevap veremeden terler içinde uyanmıştım. Bu bir rüya mıydı? Yoksa rüya ile karışık bir anı mı? Bilmiyordum. Telefonumu elime aldığımda Gamze ve Hakan'dan mesaj gelmişti. Hiçbirinin mesajına bakmayıp saatte bakmıştım. Gözlerim yerinden fırlamıştı. 19.51 Kaç saat uyumuştum?
Telefonu yanımdaki komidine koyarken üstünde ilaçlar olduğunu fark ettim. Ne ara içtim ki? Bu kadar saat uyuyunca hasta olduğumu düşündüler herhalde. İlaçlar da daha fazla uyuttu sanırım. Acaba salona gitmeli miydim? Şimdi birsürü ilgi... Hiç gerek yok.
Bunları düşünürken telefon bir kez titredi. "Barlas adlı kişiden bir yeni mesaj" çıldırmalık! Hemen mesajı açtım.
-Yarın bir motor gezisine var mısın? Okul öncesi rahatlarsın.
-Hmm olabilir.
-Gece olsa sıkıntı olur mu? Sabah önemli bir işim var da.
-Hayır, sıkıntı yok.
-Tamam o'zaman. Yarın 8 gibi alırım seni.
-Tamam.Hemen atlamış mıydım? Ama bu fırsat kaçar mıydı... Ben bugün onun elini tuttum ya... Ayh nefes almak zorlaşıyor...
"Uyandın mı ablacığım?" ablam odanın kapısından kafasını uzatıyordu. "Fiziken olabilir. Ama ruhen hala uyuyorum." dedim. "O'zaman ruhen de uyanmayı düşünüyorsan diye söyüyorum, yemek yemek istiyorsan Hatice Abla mutfakta."dedi. "Annem babam falan nerede?" dedim. "Onlar yemeğe çıktı." dedi. "Ha... Tamam."
Ablam odadan çıktı. Bende yataktan çıkarak mutfağa gittim. Yeni ısıtılmış olan patlıcan yemeğini yedim. Odama çıktığımda yine aklıma o rüya ya da anı benzeri olan şey geldi.
O rüyayı düşünürken bir anda gözümden bir damla yaş düştü. Asla öyle bir annem olmasını istemezdim.
***
Evet bu bölüm de ilk bölüm gibi saçma oldu ama okul döneminde yazabildiğim kadarıyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ ŞANS
Fiksi RemajaAlisa Sırma. 17 yaşında. Eski karanlık yaşamından haberi yok. Sessiz çığlıkları, nefes almasını zorlaştıran o sorunları, ailesi ve ona işkence gelen arkadaşlıkları... Her şeyi gitti. Hepsini o kazada bıraktı. Bütün anıları o kazada silindi...