Eğer 150 yıldan daha önce meydana gelen dikkate değer bir seri olay meydana gelmemiş olsaydı Barbados'un uzağında bulunan Batı Indies Adasını dünyanın öteki tarafındaki kimse küçük İsa Kilisesini (Christ Church) belki de hiç duymayacaktı. Bugün bile adada oturan yerli halk on yıl kadar süre ile atalarını şaşkına çeviren esrarengiz olayın nasıl olduğunu konuşmaktadırlar.1807 Temmuzunda Thomasina Goddard'ın cesedi alelade bir törenle kilise mezarlığındaki boş bir yeraltı mezarının içine İsa Kilisesi papazı tarafından gömüldü. Yeraltı mezarlığı 1724 senesinde yapıldığı bilinmekteyse de niçin boş olduğu veya Goddard'ın kim olduğu bilinmemektedir. 3,7 metre uzunluğunda 1,9 metre genişliğindeki tahta tabut mezara yerleştirildi.
Bir sene sonra Goddard'ın cesedinin yanına Mary Anna Maria Chase'ın naaşı konuldu. Mary Anne'nin ölüm sebebi kaydedilmemişse de tabutunun kurşundan yapılmış küçük bir tabut olduğunu biliyoruz. Küçük Mary Anna'nın ölümünden dört yıl sonra garip bir durumda ablası Dorcas Chase de öldü. Genç kızın babasının zalim davranışlarından bunalıma girerek yemek yemeği reddedip kendini öldürdüğüne inanılmaktadır. Dedikodular ne olursa olsun neticesinde abla Chase'yi kurşun tabut içindeki cenazesi artık Chase Aile Mezarlığı denilen yere getirildi.
Sadece dört hafta kadar sonra yeniden, bu kez saygı değer Thomas Chase'ın cesedi için yeniden mezarlığın açılmasına ihtiyaç duyuldu. Girişi kapatan Devonshire mermerinden yapılma kalın kapak yerinden oynatılıp içeriye girildiğinde cenaze alayının karşılaştığı manzara görmeye değerdi. Tabutlar bırakıldıkları pozisyonlarında ve yerlerinde bulunmamaktaydılar ! Küçük Mary Anne Chase'ın tabutu bırakıldığı köşenin çaprazında tepe takla durmaktaydı. Cenazeye katılanlar olaya içerlemişlerdi! Chase ailesinin variyetini çekemeyen çevredeki yaşayan kimseler mezarlığın kutsallığını bozarak tabutların yerini değiştirdiğine inanıldı. Tabutlar olması gereken duruma getirilerek giriş kapısı mühürlendi.
Yeraltı mezarlığı yeniden açılana kadar dört yıl daha geçecektir. Bu kez mezarlığın misafiri on bir aylık bir bebek olan Efendi Samuel Brewster Ames'in tabutuydu. Dev mermer kapak yerinden hareket ettirildi, daha önce gelmiş olan cenaze alayı bu kez de vahşice karıştırılmış tabutlarla karşılaştılar. Tabutlar değişik biçimlerde yerler atılmıştı. Üzüntü önce nefrete daha sonra da şaşkınlığa dönüştü.
Birileri nasıl fark edilmeden içeri girebildiler? Sadece bir giriş vardı ve üzeri mühürlü kapının mührü aynı durmakta ve yerinden hiç oynatılmadan durmaktaydı. Duvarlar ve tavan mercan bloklarıyla öylesine iyi karıştırılarak sıvanmıştı ki mezar odası tek parçadan yapılma bir yapı gibi durmaktaydı. Odanın bitişi sert kireç taşına denk gelmekteydi ki, buraya ne tünel açılabilir ve ne de kimse kazdığı bir delikten iz bırakmadan girip çıkabilirdi. Ayrıca, tabutlar 320 kilogram ağırlığındaydılar ki, ancak en az sekiz kişi bir araya gelerek yerini değiştirebilirdi. Böylesi kalabalık bir çalışma grubundan mutlak suretle oda içerisinde bir iz veya ipucu kalmalıydı.
Huzursuz tabutların durumu tüm adada konuşulmaya başlanmıştı. Adanın dindar yerli halk içinde olayların altında hortlakların olduğu söylenmeye başlandı. Beyaz ırktan olanlar ise bu işe hayaletlerin karıştığı fikrini kabul etmiyorlardı. Onlar bu işin sorumlusu olarak yerli halkı görmekteydiler. Samuel Brewster Ames'in defninden sadece elli iki gün sonra baba Samuel Brewster'in cesedini geçici olarak durduğu yerden Chase mezarlığına almaya karar verildi. Böylece bir kez daha kapı açıldı; her şey yeniden tekrarlandı.Dört tabut gelişi güzel sağa sola saçılmıştı!
Bu kez İsa Kilisesi papazı Muhterem Thomas Orderson ve üç adamı mezarlığı baştan aşağıya gözden geçirdiler. Sonuç olarak duvardaki ve tavandaki nem izlerini, zemindeki dökülmeleri kontrol ederek dağınıklığa selin sebep olduğuna kanaat getirdiler. Zaten başka da iz bulamadılar. İhtiyat olarak Peder Thomas Orderson tabutları eski konumuna getirerek tekrar girişi bu kez çok dikkatlice mühürledi. Neredeyse üç sene burası açılmayacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANORMAL OLAYLAR
ParanormalArkadaşlar bu olayların gerçekten yaşanıp yaşanmadığının kesin olarak bilinmediğinin farkında olarak okuyun.. Belki birer efsanelee belki gerçekten yaşandı. İyi okumalar :)