Flashback 15.05.2012
더 깊이 더 깊이 상처만 깊어져
Şimdi yara daha derine, daha derine iniyor.
되돌릴 수 없는 깨진 유리 조각 같아
Sanki geri alamayacağım kırık cam parçaları gibi.
더 깊이 매일이 가슴만 아파져
Hergün kalbim daha da yaralanıyor.
내 죄를 대신 받던
Fazlasıyla kırılgan olan sen.
연약하기만 했던 너
Hep benim yerime cezalandırıldın.
Nefesimi, kalbimi, bütün benliğimi bırakmıştım. O kadar çaresizdim ki. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.Kardeşim güvenilir ellerdeydi, o konuda gözüm arkada kalmamıştı ama bu ikimize de bedenen, ruhen, her konuda zarar vericekti. Biliyordum. Şimdiden kalbimin sıkışmasından, daha bir saat olmadan kardeşime özlemimden anlıyordum bunu.
Daha 16 yaşında şirkete bırakmıştım onu. Çocuktu. Bunca yıl sadece ikimiz vardık. Ne yapacaktı. Bensiz bir günü bile geçmeyen kardeşim şimdi ne yapacaktı. Korkuyordum. Jimin için çok korkuyorum. Güçlü kalması gerekiyordu. Benimde onun için güçlü kalmam ve yaşamam lazımdı.
Tam da tahmin ettiğim gibi Jimin'i şirkete bırakıp kapıdan çıktığım anda daha yüz metre yürümeden bulmuşlardı beni. Kaçmaya çalışmıştım. İki adamı bir güzel hırpalamıştım ama 4 kişilerdi ve silahlılardı. Hepsi üstüme çullanıp yakalamışlardı beni ve ellerimi arkadan bağlayıp arabaya sokuşturmuşlardı.
Arabanın arka camları tamamen dışarı görünmeyecek şekilde simsiyahtı. Ön koltuklarla aramızda paravan vardı ve alt orta kısmında ses geçmesi için küçük delikler vardı.
Hırpaladığım iki adam yanıma oturmuştu ve bana öldürmek istercesine bakıyorlardı. İkisine de pis pis sırıttım. Benden iyi dayak yemişlerdi. Artık ne kadar sinir bozucuysam bir adam dayanamayıp tokat atmak için elini kaldırırdı.
'Seni öldürürüm sürtük'
Sanırım korkmamı ve yalvarmamı beklercesine yüzüme bakıyordu ve benim hiç istifimi bozmadan sırıtmam onu daha da sinirlendirmişti ki okkalı bir tokattı suratıma yapıştırdı. Ama ben yine istifimi bozmadım. Yıllardır dayak yiyiyordum ve daha sertlerini görmüştüm.
'Gücün bu kadar mı? Ağlak bir oğlan gibi vuruyorsun.'
Bunu dememle adam boğazıma yapıştı ve boynumu koparmak istercesine sıkmaya başladı.
'Lee jeon! Kızı çabuk bırak. Patron kızın kılına bile dokunmadan getirin dedi. Ölmek mi istiyorsun!'
Ön koltukdaki adamın boynuma yapışan adama kızmasıyla, adam ağzında küfür geveleyerek bıraktı boynumu. Ne kadar paraya satıldıysam artık kılıma bile dokunulmaması emredilmişti.
Beni nereye götürdükleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu adamların elinden çok çabuk kurtulmam lazımdı. Sonra da bu ülkeyi terketmem. Çünkü bu adamların satın aldıkları bir kızı neye dönüştürdüklerini tahmin edebiliyordum. Ellerinde kalamazdım.
Yarım saati geçkin bir yolculuğun ardından araba yavaşça durdu. Kılıma bile dokunulmaması emri almış bu adamlardan aslında kolay bir şekilde kaçabilirdim. Aklımda hemen bir plan yapmaya koyulmuştum ki arabadan indikten sonra gördüklerim bütün planları piranalı suya bırakıp tıpış tıpış büyük depoya girmemi sağlamıştı.
Deponun etrafı elektrikli tellerle çevriliydi. Belki elektrikli değildir ama büyük telli duvarlar bile burdan bir çırpıda kaçmamı engelliyordu zaten. Ayrıca yirmiye yakın eli silahlı adam etrafta kuş uçurtmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smeraldo Çiçeği ' BTS
FanficBir ay olarak güneşimi bırakmıştım. O günden beri parlamıyordum. Enerjim yok. Ben yokum. Görünmüyorum. Ölü desen değilim ama yaşadığımı da pek hissettiğim söylenemez. Nefesim eksik, uykularım eksik, hayatım eksik. Ve en çok 'sen' eksik. "Birisinin...