🌪
"Orada tam olarak olan şey neydi?"
"Gerçekten hiçbir şey anlamadım."
"O insanları tanıyan var mı?"
"Namjoon cidden yumruk mu attı, yoksa ben saçma bir şekilde ayakta bir kabus mu gördüm?"
"Ağladı! Onu ilk defa bu halde gördüm. Gerçekten çok fazla anlamsız ve ilginç şey oldu."
"Yoongi hâlâ telefonlarını açmıyor mu?"
"Saatlerdir ikisine de ulaşılamıyor."
"Sejin Hyung merak etmememizi söyledi ama lanet olsun, orada olanladan sonra nasıl rahatça bekleyebiliriz?!"
Kulağıma gelen onlarca soru ve konuşmanın arasında, sanki beynimin ve kalbimin sesi bütün her şeyi bastırıyormuş gibi hissediyordum. Bir şeyler vardı. Saklı bir şeyler. Ve nedense benimle ufaktan bile olsa bir ilgisi olduğu düşüncesi, bütün vücudumun karıncalaşmasına neden oluyordu.
Tanrım! Gerçekten kuruntu yapmıyordum. Bakışlar. Sanki herkesin bakışlarında bana karşı bir şey vardı. Hissediyordum, çünkü gerçekten bakışlarda ağır bir anlam vardı.
Saçmalama Jimin. Saçmalama. Ne olabilir!
Ama hayır!
Doktor Lee ve Namjoon'un bakışlarını biliyordum ve lanet olsun, salak değilim. Bir şey var. Gözümün içine bakıyorlar. Gözlerini kaçırıyorlar. Ve Newt. Onun da bakışları içimde bir huzursuzluğa yol açtı. Tanrım, o küçük çocuğun bile bakışları bir garipti!
"Jimin?"
Önceden de bazı zamanlar sanki benim hakkımda bir şeyler dönüyor gibi hissediyordum ama hastanede hissettiklerimden sonra gerçekten bunun kuruntu olmayacağını hissediyorum artık. Konu neydi bilmiyordum ama ucu sanki bana dokunuyordu.
"Jimin."
Dirseklerimi dizime dayadığım, kulaklarım ve boynumu sıktığım soğuk ellerimin üstüne değen sıcak ellerle irkilerek sıkıca kapattığım gözlerimi açtım. Hoseok Hyung bana endişeli gözlerle bakıyordu.
"İyiyim."
Sıktığım ellerimi çekip önümde birleştirdim. Sanırım fazla sıktığımdan dolayı kızarmış olan boynum ve kulaklarımda gözlerini gezdirip "Sen zaten hep iyisin." diye homurdandı.
"Gidip biraz uyumalısın Jimin."
Jin Hyung'un dediğiyle kafamı olumsuz anlamda salladım. "Onlar gelmeden olmaz."
"Gediklerinde seni uyandırız. Şimdi uyuman gerekiyor biraz da olsa. Lütfen Jimin, kötü görünüyorsun."
Karşı koltukta oturan Taehyung'a gözlerimi öfkeyle çevirdim "Onlar. Gelmeden. Olmaz. Dedim."
Öfkeyle ayağa kaktım. "İyi değilim tamam mı! Beni bir salın."
Gerçekten de iyi hissetmiyordum. Krizlerde sonra hep böyle olurdum ama bu sefer düşünceler de eklenince kafam gerçekten bunalmıştı.
Oturduğumuz kısmın yan tarafında kalan mutfak tezgahına doğru yürüdüm. Kenarda duran küçük şişelerden birini alıp içindeki suyu bitene kadar içtim. Midem bulanıyordu. Gözüm birden karardı ve dibimdeki tezgaha tutunup başımın dönmesi geçsin diye gözlerimi kapattım. Tekrar bayılamazdım.
Kolumdan nazikçe tutulmamla Jungkook'un geldiğini anlamıştım. "Otur da sana yiyecek bir şeyler hazırlayım." diye mırıldandı yavaşça ve ben gözümü açmadan en yakındaki sandalyeye beni oturttu. Önümdeki masaya kafamı dayadım. Midemin bulantısı artmış ve kalbim kulaklarımda atıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smeraldo Çiçeği ' BTS
FanficBir ay olarak güneşimi bırakmıştım. O günden beri parlamıyordum. Enerjim yok. Ben yokum. Görünmüyorum. Ölü desen değilim ama yaşadığımı da pek hissettiğim söylenemez. Nefesim eksik, uykularım eksik, hayatım eksik. Ve en çok 'sen' eksik. "Birisinin...