*4* BAZI SORULARI SORMAK CESARET İSTER

18.7K 1.5K 412
                                    

Sabah uyandığında kendisini dün akşama göre çok daha iyi hissediyordu. Hareket önemliydi! Bugün işe yarayacağını bilen Derin için ilk kez güçleri bir anlam ifade ediyordu. Toprak'ın geleceği gören gözleri sayesinde Aysel Teyze'yi kurtaracaktı ve ilk kez yeteneklerine şükrediyordu. Babasının yanıldığı tek konunun bu olduğunu düşünüyordu Derin, eğer bir işe yarayacaksa öne çıkmak zorundalardı. Kendi yaşamları diğerlerinden daha değerli değildi. Kurtarılacak herkese gerekli yardımı yapmak zorundaydı. Böyle hissediyordu  ve bu yüzden mutlu uyanmıştı.

Elini komodinin üzerine uzattı. Müzik çalarının düğmesini bulup tık sesini duyduğu anda gözlerini yeniden yumdu. Bob Marley'nin dünyaya kafa tutan sesi zihnini doldururken aklından geçen tek şey, yine Bob Marley'in sözleri olmuştu: Dünyayı daha kötü hâle getirmeye çalışanlar bir gün bile durmazken ben nasıl durayım?

Durmayacaktı!

Gözlerini yeniden açtığında kendisinden emin şekilde kalktı yataktan. Hazırlanırken bir yandan da ıslık çalıyor ve şarkıya eşlik ediyordu. Kendisini bugün gerçekleştireceği işe o kadar kaptırmıştı ki açık pencereden onu izleyen adamı fark bile edememişti. Caner'in yüzündeki tebessümü görmüş olsaydı belki günü daha da güzelleşebilirdi. Tüm inkârına rağmen, onu önemsiyordu.

Aşağı indiğinde babasını koltukta gazete okurken buldu. Gözlüğü burnunun ortasında sabitlenmişti. Bu hâliyle çok daha yaşlı görünen Kudret Soylu, kendisini izleyen kızına bakarak "Günaydın." dedi.

" Günaydın. Acaba diyorum çağa ayak uydursan ve gazetelerini tabletten mi okusan?"

" Hayatta olmaz. Kokusunu duymalı ve sayfalarını çevirmeliyim. Keyfime karışma da git annene yardım et."

Derin gülerek mutfağa girdiğinde annesinin uyarı dolu bakışlarıyla karşılaştı. Bu durum tüm kahvaltı boyunca sürmüştü. Sessiz uyarıları ise kahvaltının sonunda söze döküldü.

" Bugünü unutma Derin. Tam..."

" On ikide evdeyim anne. Merak etme lütfen. "

Çayını keyifle yudumlayan babası " Kızlarla mı buluşacaksın?" diye sordu. " Bir ara söyle de gelsinler. Ne zamandır göremiyoruz onları."

Derin, Reyhan ve Meltem'le büyük sırrı paylaştığında babasının ne kadar öfkelendiğini daha dün gibi hatırlıyordu. Bir süre korkunç gerçeğe alışamamış ve birkaç ay boyunca taşınmayı düşünmüştü. Ancak kızlar sadakatlerini kanıtladığında rahat nefes almaya başlamış ve onlara fazla alışmıştı. Artık Meltem ve Reyhan, Kudret Soylu'nun manevi kızları gibiydi.

" Olur, söylerim baba. O zaman ben çıkıyorum. Sofrayı kaldırmaya bugün Bahar yardım edecekmiş anne."

Bahar'ın yüzündeki değişim Derin'i keyiflendirmişti. Evin kraliçesi gibi davranan ikizini sofra toplarken izlemek istese de buna vakti yoktu. Çıkmaya hazırlandı. Çantasını sırtına yüklendikten sonra kapıya yöneldi.

Peşinden gelen Bahar ve Toprak'ın yüzünü göremese de ifadelerini tahmin edebiliyordu. Her ikisi de onu yalnız bırakmak istemiyor ama bu konularda Derin'e güvenmenin daha doğru bir karar olduğunu biliyorlardı. Yıllardır sporla ilgilenen Derin, hiçbir kavgada yenilmemişti, hem de güçlerini kullanmadığı zamanlar bu durumlara dâhildi.

Onu kapıda yakalayan kardeşlerinin gözlerindeki endişeye gülümseyerek karşılık verdi.

Zihninde aynı anda iki sesi birden duymuştu: Lütfen dikkatli ol. Başını aşağı yukarı oynattıktan sonra dışarı çıktı. Tam karşısında dikilen Caner'e son anda çarpmaktan kurtulup şaşkınlıkla gözlerini kırptı.

UYUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin