Ülkeden kaçıştan sonra
Yaratığın kanatlarından kayarak indim.Korkum daha geçmemişti.Hala sık nefes alıyordum bazen nefes vermeyi bile unutuyordum.FAMİS 'in korkutucu sesi indiğimiz büyük bahçede yankılandı."Evet prenses aklında sorular var. Onları şimdi sorabilirsin."Gür çıkan sesi karşısında korkusuz davranmak istesemde sesim titrek çıkmıştı"S-sen beni neden kaçırdın."Sinsi gülümsemesi yüzünde belirmişti. Sanki korkumdan zevk alıyor gibiydi."Ah prenses sana bunu şimdi anlatamam. Daha değil zamanı gelince." Ne zamanı? Her şey derken neyi kastediyor? Ne oluyor burda ben nasıl bir romanın içine düştüm?Leo da benden bir şey sakladığını söylemişti peki bu gelmek bilmeyen doğru zaman daha ne kadar gecikecek.
Bulunduğumuz bahçenin bir şatoya ait olduğunu anlamak zor değildi.Bakımlı ağaçlar, aynı boyda kesilmiş çimenler ve dev bir çan kulesi.
Bahsedilen şato
Yürüdüğümüz koridor uzun ve dardı. Duvarlarda değişik kaplamalı kılıçlar ve hançerler asılıydı. FAMİS yolun yarısında durdu ve bana döndü. Yüzü halâ çok korkunçtu ya da bana öyle geliyordu. Pek cesur biri olduğum söylenemez. " Prenses şimdi gireceğimiz odadaki kişi senin hakkında çok şey biliyor. Ona ters tepki vermemelisin,onun çok ciddi görünmediğine aldanma seni hiç istemediğin bir karadeliğe hapseder ve ömrün boyunca orada kalırsın. Anladın mı beni ayrıca benden korkmana gerek yok san zarar vermeyeceğim. Yani şimdilik rahat olabilirsin. " Ne kadar da rahatladım şimdilik ölmüyorum. Bu yaratık benimle dalga mı geçiyor anlamadım ki. Bir de şu bahsettiği ciddi olmayan ama bir o kadar da gaddar olan kişi. Aceba o da bir yaratık mı?Koridorun sonundaki siyah tahta kapının önünde durduk. Yaratık kapıyı hafif tıklattıktan sonra içerden ciyak bir ses girmemizi söyledi. Kapıdan içeri girdiğimizde bizi bir ışık kütlesi karşıladı koridordan daha aydınlıktı. Oda hafif dağınıktı ve karadeğile hapseden birisinin değil de daha çok bir soytarının odası gibi görünüyordu. Odayı incelediğimde duvarda şampanya rengi bir boya vardı. Yerde değişik renklerde büyük bilyeler, ahşap bir masa, odanın yarısını kaplayan dağınık bir kitaplık ve eski bir piyano. Odanın çok geniş olduğu söylenemez. FAMİS boğazını temizledikten sonra ince bir ses tonuyla seslenmeye başladı"Efendim neredesiniz! Efendim!"Üçüncü bir seslenişe gerek kalmadan kitaplığın arkasından soytarı giyinimli bir adam çıktı. Uzun bir şapkası, kırmızı saçı,beyaz yüzü ve komik yürüyüşü gülünçtü. Soytarı giyinimli adam konuşmadan boğazını temizledi. "Evet buradasın karşımda duruyorsun nihayet büyümüşsün Jessifer.Genç ve güzel bir kız olmuşsun. Annen seni bana ilk getirdiğinde çok küçüktün daha bir bebektin. Umarım Lavin seni getirirken çok korkutmamıştır. Sana zarar gelmesi onun da zarar görmesini sağlar. Hadi gel biraz yalnız konuşalım Jessifer."
Bahsedilen soytarı
Evet arkadaşlar bir bölüm daha bitti biraz kısa oldu ama hikayeye yorum gelmediği için pek fazla yazmıyorum. Lütfen düşüncelerinizi belirtin. Sizi seviyorum beğenirsiniz oy verebilirsiniz.
Şimdi biraz soru soralım(:
#Sizce soytarı Jess'i neden kaçırttı?
#Soytarı Jess'in annesini nereden tanıyor?
#Jess'in annesi aslında kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KORUYUCULARI #Saf Aşk#
FantasyBelki bir hikayeyi kurtarmak için sadece bir çift bakışa ihtiyacın vardır... #Kapak tasarımı @medusa_549'a aittir