9.Bölüm

42 5 0
                                    

Multimedya:Enes Dağhan
İyi okumalar
Sessizce yürüdüğüm yolda ilerlerken ne kadar acınası olduğumu düşünüyordum.Toprak Atan gibi yakışıklı,zengin ve mükemmel birinin benimle ilgileneceği düşüncesi gözümü o kadar boyamıştı ki, kim olduğumu,nereden geldiğimi unutmuştum.Gerçekler çok ağır geliyordu.Ağladığımı daha yeni farkediyordum.Canım yanıyordu.Gamze yanıma gelip benimle konuşmaya çalışmıştı fakat ona başımın ağrıdığını,yanlız kalmak istediğimi söyledim.Toprak Atan'a karşı az da olsa bir şeyler hissettiğimi anlamıştı.Hayatımda kimseye karşı bir şey hissetmemiştim.Sanki kalbim buz tutmuştu.Onun gülüşünü göresiye kadar bir kalbimin olduğundan bile emin değildim.İçimde daha önce hiç hissetmediğim bir heyecan oluşmuştu.Düşüncelerimden uzaklaşırken nerede olduğuma baktım.Kaşlarımı çattım.Nerede olduğumdan emin değildim.Geldiğim yeri daha önce hiç görmemiştim.Etrafıma bakındım.Tenha bir sokaktaydım.Yıkık,dökük evler,etrafta çöpler vardı.Lanet olsun.Bir kaybolmadığım kalmıştı."Gerizekalı!Bir kaybolmadığın kalmıştı!Daha ne kadar aptal olabilirim ki!?"Diye kendime bağırırken,havanın yavaşça karardığını gördüm.Babam beni öldürecekti!Artık sinirden ağlıyordum.Ağlamam daha da sinirlerimi bozarken,karşımda ki duvara tekme attım.Bacağım acımıştı.Bacağımı acıttığı için duvara tekrardan tekme attım.Bu tekme ile bacağımı sakat durumuna getirirken hem ağlayıp,hem de her şeyin gelmişine,geçmişine sövüyordum.Pis olan yere otururken ağlamaya devam ettim.Ben ağlarken arkamda ki boyası akmış,kırık dökük binadan modellere taş çıkartacak birisi çıktı.Arkaya doğru attığı sarı saçları,uzun boyu ve mavi gözleri ile umursamazca etrafına bakan bir çocuk.Yaklaşık 20-21 yaşlarında gösteriyordu.Elinde ki sigara paketinden bir dal sigara çıkardı ve binanın duvarına yaslandı. 'Ben yakışıklıyım'bakışı atan insanlardan nefret ediyordum.Onun etrafa attığı bakışların adı buydu.Onu umursamayıp ağlamaya devam ettim.
Küçük bir çocuk gibi göründüğüme emindim.Normalde sesli bir şekilde ağlamazdım fakat şu anda çok sinirliydim ve nasıl ağladığım umrumda değildi.Çocuğun bana baktığını hissedebiliyordum.Başımı onun bulunduğu tarafa doğru hafifçe çevirdim.Parmaklarının arasında ki sigarayı dudaklarına götürmüş,gözlerini gözlerime sabitlemişti.Umursamaz görünüyordu.Sanki karşısında her gün bir kız ağlıyormuş gibi.Ben de gözlerimi ona sabitledim.Arada sessizlik vardı.Bana alayla "Niçin ağlıyorsun?"Diye sordu.Alayı sinirimi bozmuştu.Tanımadığı bir insan hakkında dalga geçermişcisine konuşması gerçekten sinir bozucuydu.Hiç duymamış gibi yaptım.Hava kararıyordu.Eve gitmem gerekiyordu.Annem endişelenmiştir diye düşünürken,çocuk alaylı konuşmasına devam etti "Aslında bakarsan niçin ağladığın pek umrumda sayılmaz.Buraya başka bir yerde ağlamanı söylemeye geldim.Sesin binadakileri rahatsız ediyor.Git başka bir yerde ağla.Çirkin ördek yavrusu."Burnumu çektim ve başımı ona doğru döndürdüm.Çirkin ördek yavrusu mu?"İstediğim yerde ağlarım.Sana ne?"Dedim ve ayağa kalkıp üstümü sirkeldim.Her hareketimi dikkatle incelerken bir yandan da neredeyse bitecek olan sigarasının son dumanlarını içine çekiyordu.Mahçup bir yüz ifadesiyle,kısık bir ses tonu kullanarak "Kayboldum.Yolumu bulamıyorum."Dedim.Umursamazca sigarasını içerken "Seni duyabilmem için sesini kısmaman gerek,küçük."Sesimi toplayıp,"Kayboldum.Yolumu bulamıyorum."Dedim."Hmm.."Diye bir ses çıkardı."Demek kayboldun."Sigarasını içerken bir yandan da mırıldanıyordu."Hem de bu şehrin en pis sokağında,tek başına."İçimde korku oluşurken,tedirginlikle "En pis sokağı mı?"Diye korkuyla sordum.Mavi gözleri gözlerimdeyken başını onaylarcasına salladı.Ne yapacaktım ben şimdi?Aklıma telefonum geldi.Çantamı hızlıca karıştırırken telefonumu bulamadım.Sinirle yere oturdum ve yerde ki çöpleri umursamayarak çantamdakileri yere boşalttım."Neredesin lanet şey?"Diye söylenirken,telefonumu en son sıranın altına koyduğumu hatırladım.Büyük bir oflamayla eşyalarımı çantamın içerisine geri yerleştirmeye başladım.O büyük aksiyonların içerisindeyken telefonumu almayı unutmuştum.Ben çantamı karıştırırken çocuk bana bakmayı sürdürmüştü.İkinci sigarasını içmeye başlamıştı."Telefonunu mu bulamadın?"Diye sordu.Yerden kalkarken başımı onaylarcasına salladım.Sonrasında ise "Telefonunuzu kullanabilirmiyim?"Diye sordum.Abimi aramalıydım.Ben ve bir kaç arkadaşım Okul'dayız bir proje üzerinde çalışıyoruz falan derdim.Ders işin içerisine girdi mi,babam kesinlikle sesini çıkartmazdı.
Sigarasını yere atıp,ayakkabısıyla ezdi.Ve arkasına döndü.Binaya girecekti."Hey sana bir soru sordum!Telefonunu verir misin?Lütfen birisini arayacağım ve geri vereceğim.Lütfen."Çocuk iki eli cebinde alaylı bir şekilde "Hmm.Niçin telefonumu sana vermeliyim?"Diye sordu.Şaşırarak "Benimle dalga mı geçiyorsun?Birisini aramam gerek diye söylemiştim?"Dedim.Bana daha da yaklaşırken "Benim çıkarım ne olacak?"Diye sordu.Çıkar mı?Ne yani bir defalığına telefonunu kullandıracaktı ve karşılığında bir şey mi istiyordu?Pislik herif!"Kaybolmuş küçük bir kıza yardım etmenin karşılığında bir şey mi istiyorsun?"Elleri cebinde, başı yere bakarken üst dudağının yukarı doğru kıvrılmış olduğunu gördüm.Gülüyordu.Ama hiç hayra alamet bir gülüş değildi bu.Üzerime, üzerime doğru  geliyordu.Tedirginleşmiştim.Ondan cevap bekliyordum.O kadar yakınlaşmıştı ki,parfümünün kokusunu boğucu bir şekilde hissedebiliyordum.Onun omuzlarına kadar geliyordum.Gözlerini gözlerime sabitlemeye devam ederken alaycı gülüşüyle konuşmaya başladı "O kadar da küçük görünmüyorsun..."Omuzumun önüne düşen bir tutam saçımı eliyle geriye iktirdi ve yarım bıraktığı cümleye devam etti "...küçük."Bu kadar yakınımda durmasaydı gözlerimi devirirdim.Rahatsız olduğumu belirtmek amacıyla hafifçe öksürdüm."Nasıl göründüğüm o kadar da önemli değil.Ben 17 yaşında,lise de son sınıf okuyan kendi halinde bir kızım.Kayboldum.Lütfen yardım etmeyeceksiniz bile telefonunuzu bir seferliğine kullanmama izin verseniz?"Tek kaşını havaya kaldırmış,gözlerime bakıyordu.O hiç bir şekilde hareket etmezken ben geri adım attım. Aramızda az da olsa boşluk oluştu.Hâlâ bakıyordu.Sorunu neydi bu çocuğun?Rahatsız falan mıydı?Sinirlerimi bozuyordu fakat başka bir çarem yoktu.Koskoca sokakta tek bir kişi bile yoktu.Mecburdum.Uzun süre gözlerimin içine bakıp cevap vermeyince "Merak etme,telefonunu falan yemem."Dedim ve sinirle ofladım.Saat 7 buçuğa doğru geliyor olmalıydı.Sadece yarım saat sonra hava kararacaktı.Kahkaha attı ve vücudumu süzerek "Bundan emin değilim.Beni bile yiyebilirsin."Salak herif şişko şakası yapmıştı.Hadi ama,niçin herkes kiloma kafayı takmıştı.En sonunda dayanamayarak "Aman be!Senin telefonuna mı kaldım.Gider başka birisinden bulurum!"Diye bağırarak onu iktirdim ve geldiğim yola yöneldim.Kimsenin bulunmadığı bu alanda kimden telefon isteyeceksem artık!.Ben adımlarımı seri bir şekilde atarken,çocuk"Ooo sert kız.Bayılırım sert kızlara!"Deyip kahkaha atmıştı.Gözlerimi devirip yoluma devam ettim.Umarım ara sokaklarda başıma bir bela gelmezdi.Ben içimden dua ederken,çocuk"Umarım birisinden telefon isterken,yanlışlıkla seni tecavüz etmezler."Alaylı ve bir o kadarda kendinden emin bir ses tonu  kullanmıştı.Durdum.Lanet olsun ne yapacaktım ben?Yavaşça arkama döndüm.Tam çocukla konuştuğumuz yere baktım.Bu sefer daha demin  benim durduğum duvarın
karşısında durmuş,üçüncü sigarasını ciddiyetle içiyordu.Yarım saattir alaylı bir duruş sergileyen çocuk,şu anda o kadar ciddi duruyordu ki bu korkmama sebep oldu.Sanırım psikolojik sorunları vardı.Önüme dönüp tekrardan yürümeye başladım.Blöf yapıyor olmalıydı.Sokaklarda kimse yok gibi görünüyordu.Sonuçta kimsenin olmadığı sokaklarda birisi bana zarar veremezdi.Yani umarım.Kendi kendimi avuturken,"Tabi benim yanımda olursan kimse sana zarar veremez.Hem telefonumu da kullandırtırım..."Şaşırmıştım.Kararını değiştirmişti.Tekrar arkama döndüm ve cümlesini tamamlamasını bekledim "Bir şartım var..."Sigarasını dudaklarına götürdü.Dumanı içine çekti ve yavaşca bıraktı.Gözlerim dumanın çıkardığı şekillerde takılı kalırken,bu hareketini etkileyici buldum.Herkes sigara içebilirdi fakat herkese yakışmazdı.Normal bir şekilde sigara içiyordu fakat inanılmaz derecede çekici görünüyordu.Kendimi toparlayıp,hormonlarıma çeki düzen verdim.Ergenlikten dolayı oluyordu bunlar.O ise tekrar dumanı içine çekip bıraktı ve yarım kaldığı cümlesine devam etti "..adını öğrenmek istiyorum,prenses."Ne yani bu muydu?Adımı mı öğrenmek istiyordu?Daha önceden sorsaydı,söylerdim.Hasta herif.Sesimi düzelttim "Adım Zeynep."Dedim.Adımı ne yapacaktı ki?Saçma bir istekti ama önemli değildi.Buradan gitmek için her şeyi yapardım.Tabi bu her şeyin içine her şey dahil değildi.Ne diyordum ben?Kendi kendimle konuşmayı kesip,çocuğun gözlerine baktım.O da benim gözlerimin içine baktı.Uzunca bakıştık.Film ve dizilerden öğrendiğim kadarıyla bu tür uzun bakışmaların sonu pek hayra alamet bir yerde bitmiyordu.O yüzden gözlerimi o çocuk dışında her yerde gezdirdim ve "Ee versene telefonunu,adımı söyledim ya!."Diye hafif bir sitemle soru sordum.Ciddi ifadesinden çıkıp yine alaycı tavrını takınırken başını -yaramaz çocukların yaptığı gibi - hayır anlamında salladı."İsmimi söylememi istemiştin!Söyledim işte!Ne istiyorsun?"Diye bağırdım.Sanırım fazla bağırmış olmalıydım ki alaycı ifadesi yüzünden silindi ve tekrardan ciddileşti.Tıslarcasına "Bana sakın bir daha bağırma."Dedi.Kelimelerini tane tane ve büyük bir sakinlikle söylemişti.Bağırmamıştı.Fakat sakinliğinde öyle bir sertlik vardı ki bu sertlik ürpermeme yol açtı.Sesimi düzeltip"Bağırdığım için üzgünüm."Dedim.Küçük bir çocukmuş gibi duruyordum.Gözlerine yalvarırcasına bakarak "Lütfen telefonunu ver."Dedim.Gururumu ayaklar altına alıyordum fakat mecburdum.Korkuyor ve üşüyordum.Ailem endişelenmiş olmalıydı.Bitkindim.En önemlisi çaresizdim.Umursamazcasına "Son bir şey daha.Soyadını öğrenmek istiyorum."Dedi.Bıkkınlıkla "Aşkın.Kaygınlar lisesinde son sınıf ögrencisiyim.Varoş ve fakir bir mahallede oturuyorum.Oldu mu?"Diye hakkımda ki her şeyi söyledim.Bıkkın olduğumu anlamış olmalıydı ki "Zeynep Aşkın."Diye kendi kendisine mırıldandı."Biliyor musun Zeynep,sana bir iyilik yapacağım."Ne diyeceğini merakla beklerken "Seni evine bırakacağım.Arabam şurada."Diyerek köşede duran kırmızı spor arabayı gösterdi.Şaşırmıştım.Onunla niçin gideyim ki?Ya bana bir şey yaparsa?Ona niye güveneyim?Kendime sorduğum soruları dışa yansıtarak "Niçin sana güveneyim ki?Yani bana bir şey yapmayacağın ne malum?"Diye sordum.Ellerini havaya kaldırarak etrafını gösterdi "Sana benden başka yardım edecek kimse yok?"Soru sorarcasına kurduğu cümle,ne kadar istemesemde doğruydu.O da giderse yanlız başıma burada başıma her türlü şey gelebilirdi.Şu anda bana sadece lanet bir telefon lazımdı.Kaybolduğum yerden nasıl çıkacağımı bilmiyordum ancak bir yolunu bulacaktım.Sesimi düzeltmek amacıyla hafifçe öksürdüm"Gelmene gerek yok ya,zahmet etme."şansımı sonuna kadar zorluyordum.Tekrar garip bir şekilde bakışlarını gözlerime sabitlemişti.Sonrasında ise yapmacık bir gülümsemeyle "Israr ediyorum."Dedi.Tedirgin bir şekilde gülümsedim."Peki gidelim."Diye cevap verdim. Yapmacık gülümsemesini devam ettirirken,o önde ben arkada arabasına doğru ilerledik.O sürücü koltuğuna otururken,ben ise arka koltuğa oturdum.Dikiz aynasından yine alaylı bakışlarını yollarken ,ona sahte gülümsememi gönderdim.Yol boyunca hiç konuşmadım.Çocukla sadece dikiz aynasından bakışıyorduk.Onun alaycı bakışlarına karşılık sert bakışlarım.Kafamı arabanın camına Dokunulmaz'ı düşünmeye başladım.Bugün her zamanki'sinden daha fazla hayal kırıklığına uğramıştım.Beni düşüncelerimden ayıran şey lisemin önünden geçmemiz oldu."Tamam.Teşekkürler bana telefonunu verir misin şimdi?"Diye sordum.Sinir bozucu bir ciddiyetle cebinden bir telefon çıkardı ve bana uzattı.Hareketlerini çözememiştim.Ancak hasta olduğuna kesinlikle emindim."Teşekkürler."Dedim ve abim'in numarasını telefona girdim.Üçüncü çalışta telefonu açtı."Alo?"Sinirli gelen sesine "Abi ben Zeynep."Dedim.Rahatlamayla çıkan sesiyle "Zeynep,neredesin sen?Annemler çok endişelendi.Saatten haberin var mı?!"Diye azarladı beni."Biliyorum abiciğim.Ancak okulda müdür bey ben ve bir kaç arkadaşıma görev vermişti de o yüzden size haber vermeyi unutmuşum.Telefonumun da şarjı bitmiş bir arkadaştan arıyorum seni."Diye hızlıca yalanımı  söyledim.Sessizlik oluştu.Sonra her zaman ki merhametli ve yumuşak sesi ile "Tamam babalamlara söylerim.Çabuk gelmeye çalış,ve dikkatli ol."Dedi."En büyük problemimi halletmenin verdiği rahatlıkla "Tamam canım abim.Dikkatli olurum.Seni seviyorum."Dedim.O da "Ben de seni ufaklık."Dedi ve kapattı.Yüzümde gülümsemeyle telefondan numarayı sildim ve geri çocuğa verdim."Demek
müdür bey sana bir proje verdi ha?"Dedi.Müdür Bey kısmını büyük bir alayla söylemişti.Cevap verme zahmetinde bulunmadım.Ona evimizin yanlızca bir sokak aşağısında ki yerde beni indirmesini söyledim.İneceğim yere gelince "Teşekkür ederim,çok yardımcı oldun."Dedim.Bana hafif bir gülümseme yollayıp "Rica ederim küçük."Dedi.Tam kapıyı açıp çıkacactım ki,sormak istediğim bir kaç sorunun olduğunu farkettim "Bir kaç şey sormak istiyorum sana.Birincisi hiç psikolojik bir rahatsızlığın var mı?"Bu soruyu bekliyormuşcasına "Bipolar bozukluk,narsistik kişilik bozukluğu ve hafif te şizofreni var."Dedi.Gözlerim şaşkınlıkla açılırken,o ise rahattı.Sanki her anında bunun konuşmasını yapıyormuş gibiydi.Ben bir süre şaşkınlıkla kalırken "Diğer soru?"Diye sordu.Ben şaşkınlığın etkisinden çıkıp "Ha evet bir de diğer soru vardı.İsmin nedir?"Diye sordum.Bana garipçe gülümseyip "Toprak Atan.Tanıştığımıza memnun oldum,küçük."Dedi.Ben hiç memnun olmamıştım.Cevap olarak gülümsemeyle yetindim ve arabadan indim.Hızlıca eve doğru yürürken, sokağı dönmemle araba gözden kayboldu.Hızımı arttırdım ve evde yiyeceğim azarları düşünmeye başladım.
Yazarın ağzından
Zeynep'in gözden kaybolmasıyla birlikte Uygar,içinde ki nefret ve öfkeyle avuçlarının altında ki direksiyonu sıkıca kavradı.Fazlasıyla tehlikeli bir sesle kendi kendine konuştu "Avucumdasın Atan.Bu kız artık bana ait"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DOKUNULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin