Görüş

282 14 0
                                    

   

    Hayal ve gerçek arasında kaybolmuş bir gemideyim. Sol yanım acı çekerken, yüzümde istemsiz bir gülümseme vardı. Bu gemide batacak biliyordum. Çünkü kaptan çoktan denize atlayıp kıyıya ulaştı. Ben ise dalgalar nereye sürüklerse oraya... Susuyorum hala. Suskunlar gibi, haklı dahi olsam susuyorum.

Gözlerimi açmakta zorlanıyordum çünkü ilk defa bu kadar erken kaldırılıyordum. Madem buraya tıkadılar bırakın da rahat rahat uyuyalım be! Yatağımda kıvranmaya devam ettim. Bu defa da kulağımın dibinde ''Uyan!'' diye bağıran sesleri duydum. Gözlerimi açtığımda işkence göreceğim diye şüphe duymadım değil. Etrafımda eli yüzü morluklar içinde, kötü bakışlı, birinin elinde bıçak, diğerinin elinde süpürge olan iki kadın. Ne güzel! 

"Ne istiyorsun benden? "

"Sen hiç mi dizi izlemedin güzelim. Buraya gelen yeni kişilere sürpriz yapmayı çok severiz. "

"Böyle sürpriz mi olur? "

"Fazla konuşma! Yoksa yakarım o güzelliğini. "

Elime süpürge ve küreği vererek "başla" dedi. Korkmaya başlamıştım bu kadınlardan. Vicdansızlar! Mecbur kalıp dedikleri her şeyi yaptım. Kahvaltı bile hazırladım ama benim yemek yememe dahi izin vermediler.

"Hayırdır? Sen yemek yiyemezsin! Lavabo da seni çok iş bekliyor. "

"Ne oraları da mı temizleyeceğim? Eliniz yok mu sizin? Kendi pisliğinize su dökmesini bilmiyor musunuz? "

Sabahtan belli emir buyuran kadın yumruğunu masaya vurup öfkeyle kalktı. Üstüme gelmeye başlayınca geri adımlarımı geriye saydım. Gidecek bir yer kalmamıştı. Olduğum yerde kalakalmıştım. Elini havaya kaldırıp önce tokat attı. Saçımdan tutup yerde sürüklemeye başladı. Size masal gibi gelebilir. Fakat canım o kadar çok acıyordu ki ses çıkaramıyordum sadece gözlerimden akan yaşları siliyordum. Tekrar ayağa kaldırdı. Elini kaldıracağı sırada bu sahneyi hatırladım ve  ailemin yaptıkları aklıma geldi. 

"Vur! Ailemden de çok dayak yedim! Sen de vur! Acımıyor!"

Kadın eli havada duraksadı.

"Vur sana! "

Elini indirip yatağına doğru gitti. Nefes nefese kalmıştım. Koşarak lavaboya gittim. Yüzümü yıkadım. Yatağıma doğru giderken demir kapı açıldı.Gardiyan:

"Bahar seni görmek isteyen biri var. "

Kim gelmiş olabilir ki? Herkesi kaybettim ben.

Gardiyanı  takip ederek görüş odasına gittim. Kapıyı açtığımda masada bana ihanet eden, asıl katil orada oturuyordu. Geri dönmek istedim. Fakat gardiyan görüş daha bitmedi diyerek kapıyı kapattı. Ondan uzak bir masaya oturdum, yüzüne dahi bakmadım. Bir kaç dakika geçer geçmez kalktı yanıma geldi.

"Konuşmalıyız! "

"Seninle ne konuşacakmışım? Senin yüzünden buradayım ben! "

"Bak her şeyi anlatacağım. Fakat dur! Senin yüzüne ne oldu? Kim yaptı bunu sana? "

"Koğuşta ki kadınlar. "

"Her şey için özür dilerim. "

Sertçe masaya vurdum. O kadar öfkeliydim ki. Özür dilemek yerine itiraf bile etmiyor hiç bir şeyi.

"Onu bana bu suçu atmadan, beni orada yalnız bırakmadan önce düşünecektin! "

Ayağa kalkıp gardiyana gitmek  istediğimi söyledim. O sırada arkamdan bana seslenip "Seni buradan kurtaracağım." dedi. Ona bir kez daha güvenemem. Bundan sonra asla ona güvenmeyeceğim! Gerekirse daima tutsak olarak yaşamayı kabul dahi ederim.

TUTSAK ve KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin