''Doktor...deneklerden biri...öldü. Hipotez iptal mi yoksa düzenlensin mi?'' ''şu aptallar bu kadar aciz olmak zorunda mı? Düzenleyin. Çöpe atılsın diye düşünmem ben.'' Seslere tepki olarak sırtımı onlara döndüm. Ve çenemin altına koyduğum ellerim artık bana huzur vermiyordu. Yapmam gereken tek şey uyuyormuş gibi numara yapmaktı. Tabi bunda en iyi rol Elmer'ındı. Ben merak edip sürekli gözlerimi açmaya çalışırdım. Şimdiki sessizliğe direndiğim gibi. Acaba arkamda neler oluyordu. Yoksa yine sırtıma iğne saplamak için an mı kolluyordu. Refleks olarak hemen arkamı dönüp ellerimi başımı sardım.'' Sakın bana dokunma !! '' diye bağırdım ve olacakları bekledim. Saniyeleri sayabiliyordum. Ve hala bir hareketlilik olmadı. Yavaşça kollarımı başımdan çekip odayı taradım. O sadist adam bacak bacak üstüne atmış elinde bir deftere birşeyler yazıyordu. Bir an gözümde teyzemgilde izlediğimiz şu adamlar gibi göründü. Zenginlik içinde yaşayan adamlar. Bardaklarına teyzemin dediğine göre meyve suyun bozulmuş halini dolduran köleleri varmış. Bana göre onlar köleydi. Ama gerçekte onlara hizmetkar deniyormuş. Neden bir insan bir insan için hizmet etsin ki. Hepimiz doğarken bebek olarak doğduk. Ne zengin, ne köle, ne de hizmetkar. Tıpkı hayvanlar gibi yaşamamız gerek. Hepsi birbirine emir vermiyorlar. Acaba insanlar da birbirine tıpatıp benzeseydi birbirlerine emir verip köle yaparlar mıydı. '' bu paranoyanaklık sende hep var mıydı yoksa sana bir ödül olarak mı verildi? '' benden bir cevap gelmeyince tekrar yazmaya başladı. Onu aklıma kaydettim. Üstünde siyah bir kazak ve gri bir pantolon vardı. Gözlerinin rengini çok merak ediyorum. Çünkü o kötü biriydi. Acaba hangi gökkuşağı rengi kötülüğü seçmişti. Kalemini defterinin arasına koyup başını sıkıntıyla bana kaldırdı. GRİ... gözlerinin rengi siyah ve beyazın çocuklarının rengiydi. İlk defa gri gözlü bir insan görmüştüm. Bu onu daha ürkütücü yapıyordu. '' neden bana öyle bakıyorsun?'' dikkatimi dudakları dağıttı. Tekrar gözlerine bakınca merakla dolu olduğunu gördüm. '' sen de mi karıncaları seversin?'' evet, hep merak ettiğim soru buydu. '' ne saçma bir soru bu aptal kız. Başını vurunca saçmalıyorsun. Bu kadar saçmalığa ayıracak vaktim yok benim.'' Diyip arkasını bir hışımla dönüp geride yalnızlığın gürültülü sesiyle baş başa bıraktı. Öylece durmuş oturduğu demir koltuğa bakıyordum. Yıpranmıştı,zarar görmüştü. Tıpkı burası gibi. Burdaki herşey yıpranıyorsa biz de mi öyle olacaktık. Ben ölmek istemiyordum. Korkuyla kapıya baktım. Her kapanan şey açılırdı öyle değil mi? Konserve kutuları bile açılıyorsa bu neden olmasın. En yavaş hareketlerle yorganı kaldırdım. Ayaklarımı yavaşça buranın kalbi gibi buz gibi soğuk zemine bastım. Şimdi büyük oyun geliyordu ayağa nasıl kalkacaktım. Yatağın başlığından destek alarak yavaşça doğruldum ve istemsizce yine hıpızlı oldu. Birden ayağa kalktım. Bu sefer iyiydi ama. Bir yere savrulmadım. Bir adım atmayı denedim ama sol ayağımı kaldırır kaldırmz kendimi hemen durdurdum. Bir adımdan çok on adım atmış gibi ilerledim. Ellerimi yana açıp derin derin nefesler aldım. Kapıya olan mesafem az denebilecek kadar kalmıştı. Başımı yana çevirince aynadan yansımamı gördüm. Bu ben miydim? Aman Allahım. Neler oluyor bana. Elmer' ın hep beni korkutmaya çalıştığı zombilere benziyorum. Tenimin rengi bembeyazdı. Tıpkı bir perde gibi ama bu perde kirlenmiş bir renk olsa ki benle ş değer olsun. Ayaklarım benim için aynaya daha çok yaklaştı. Ona dokunmaya çalıştım. Ölmüş Esila'ya. Gözlerim parlıyordu. Mavinin yıldız rengi gibi ışık saçan tek renk oydu. Eskisinden daha maviydi. Uzaktan biri görese kamyon farı gibi parlayan gözlerimi görebilirdi. Dudaklarım daha pembeydi. Ama saçlarım yine aynı. Değişmemişti. Kapıya öfkeyle yine baktım ve bu sefer kendimden emin adımlarl yürüdüm. Evet,yürüdüm. Koşmak yok. Demir kapı bana bakıyordu. Sanki meyan okuyor gibi sadistçe gülümsüyordu. Oldukça tanıdık. Tereddütle dokunmayı denedim ama çok tuhaf sesler duyuyordum. Bu bir cızırtı gibi. Kapıya daha da yaklaşınca elektirik cızırtısı olduğunu gördüm-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ TANESİ
FantasySizin hiç aileniz oldu mu ? Umarım bir anne ve bir babadan oluşan topluluk düşünmemişsinizdir. kastettiğim 17 dakika büyük bir abi ve kardeşi. Anne ve babaya ne oldu sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet vardı ama bizi bir grup yasa dışı kimyagerlere den...