Gözlerimi açtığımda kendimi beyazlarla döşenmiş bir odada ve kolumda sızısını hissettiğim bir serumla buldum demek isterdim fakat öyle birşey olmadı.
Çünkü gözlerimi kapamadım bile.
Hilal bana arkamdan tekme atmıştı ve yere yapışmıştım fakat iki saniye içerisinde ayağa kalkmış ve hiç birşey olmamış gibi kapıya doğru ilerlemeye devam etmiştim.
Şimdi ise otobüseydik ve lunaparka gidiyorduk.
Hilal elinde ki telefon ile ilgileniyordu. Ben ise saçlarımın arasından dışarıyı izliyordum.
İnternetimi dört gün önce bitirmiştim ve şimdi de mal gibi telefonumun ayarlarıyla oynuyordum. Oyun yükleseydim keşke diye düşünsemde kısa sürede sıkılıyordum ve yüklediğim oyunları siliyordum.
Herhangi bir sosyal medya hesabımda yoktu ve açmayı da düşünmüyordum zaten. Fotoğraf çekinebilecek kadar bir özgüven yoktu içimde.
Otobüs hafif sallantılarla ilerlerken Hilal telefonuyla ilgilenmeyi bıraktı ve canı sıkılmış gibi camdan dışarıya baktıktan sonra bana doğru döndü. Başını omuzuma yaslandıktan sonra telefonuma baktı ve güldü.
"Geçen sefer ki gibi dil ayarlarını değiştirip de korkudan bağırmaya başlama sakın. Yemin ediyorum şu ön tarafta oturan teyzelerle el ele verip dışarı fırlatırız seni."
Bende gülüp Hilal'e baktığımda "He he, nah." diyip elimle kapak yaptım.
Hilal kafasını omuzumdan kaldırdı ve kafama vurdu.
"Telefonunla değil, beyin ayarlarınla oynamışsın sen, gerizekalı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
anonim | funfair
Short Story"Plakayı al, plakayı al!" Hilal telaşla yüzüme bakarken "Niye lan, noldu?" diye sordu. Sırt çantamı hızlıca sırtıma alırken "O arabanın içindeydi, o arabanın içindeydi." diye kendi kendime konuşuyordum. Ayağa kalktığımda Hilal hala arkamdan "Noluyo...