14. Kıskançlık

3.1K 115 71
                                    

Elini Bahara uzattı:
- Ben Murat Bayraktar.
- Bahar Kutlu.

Memnun olduğunu belirtirken yüzünde esrarengiz bir ifade vardı. Bahar buna takılmayarak çocukların yanına döndü. Murat ona sırtını döndüğünde yüzünde bir gülümseme belirdi:
- Fotoğraflarından daha da güzelsin Bahar. Bu kadar güzel bir intikam şekliyle daha önce hiç karşılaşmadım.

Bahara dediği gibi doğruca müdürün odasına gitti. Telefonda konuştuğu gibi büyük bir bağış yaptı ve yurtla çok ilgilenir göründü:
- Burayı gezmek eksiklerini kendi gözlerimle görmek isterim. Elli bin likarık bağış çepte, daha fazla ne yapabilirim bakalım. 
- Buyrun Murat bey sizi refakat edeyim.
- Siz hiç rahatsız olmayın. Az önce burda bir hanımla tanıştım, adı neydi...? Bahardı galiba. Mümkünse bana burayı o gezdirebilir mi?

Böylesine büyük bir bağış yapan bir adamın küçücük ricasını reddecek değildi elbette:
- Siz burda oturun, ben Bahar hanımın yerine bakacak birini bulup onuda alıp gelirim. Sizi bekleteceğim kusura bakmayın.
- Ziyanı yok beklerim.

Müdür bir onbeş dakika sonra Baharı alıp geldi. Onları nezaketen tekrar tanıttı sonra odasından çıktılar.  Birlikte yürürken genç kadın Muratı inceledi:
- Demek buraya yüklü bir bağış yaptınız. İnanın paranız çok makbule geçecek. O kadar çok eksikleri var ki buranın. Bu bina çok eski, tamirat gerekiyor. Sonra çocukların mutfak ve okul masrafları. Birçoğunun üstüne giyecek kıyafeti yok.
- Bunları bana anlatmanıza gerek yok. Hiç yokluk çekmedim ama halden anlarım. Merak etmeyin ne ihtiyaçları varsa karşılamaya hazırım.
- Çok sevindim. Sizin gibi üç beş kişi daha olsa çok fark ederdi eminim.
- Görevimiz, bu çocuklar bizim geleceğimiz. Siz nasıl başladınız burda?

Sohbet ede ede tüm binayı gezdiler. Çocuklar bahçeye çıktığında çaylarını alıp onlara katıldılar. Bir ağacın gölgesini oturdular. Murat Baharın yüzüne dikkat kesilmişti. Oynayan çocuklara bakarken yüzünde tarifsiz bir mutluluk vardı:
- Biliyormusunuz ben tesadüflere inanmam. Sizi ilk gördüğüm anda farklı olduğunuzu anladım.

Genç kız şaşırarak:
- Efendim?

Murat güldü:
- Korkmayın size ilanı aşk etmeyeceğim. Zaten ilk bakışta aşka inanmam. Her neyse konuya geleyim. Uzun zamandır  fiziksel ve zihinsel engelliler için bir klinik açmak istiyorum. Daha araştırma evresindeyim. Bina, araç gereç filan. Birde kadro önemli tabi. Doktor olduğunuzu söyleyince sizi...
- Artık değilim.
- Diplomanızı geri almak benim için çocuk oyuncağı. Avukat ordum bunu üç beş günde halleder.
- Damdan düşer gibi, beni daha tanımıyorsunuz, güvenilir miyim değil miyim bilmiyorsunuz.
- Ben insan tanırım, siz buraya ait değilsiniz ve buna rağmen birşeyler yapmaya çabalıyorsunuz. Bunu biraz düşünün, tabi zorluklarla mücadele etmeye gücünüz varsa. Burdan on kat daha ağır bir yükün altına girmeyi göze alamıyorsanız..

Çimlerin üzerinden kalkıp çay bardağını piknik masanın üzerine bıraktı. Bahar son cümlesine içerlemişti:
- Çalışmaktan hiç yorulmadım, ama  yapabileceklerim hep sınırlı oldu. Birileri önüme hep duvar koydu. Benimde engelli bir kızkardeşim var. Ona yardım edecek imkanım olsa...
- Size bu imkanı sunuyorum işte, değerlendirip değerlendirmemek size kalmış Bahar hanım.

Çocuklar içeri girerken Baharın gözü hep kolundaki saate kayıyordu. Murat bunu ciddi ciddi üstüne alındı:
- Sizi varlığımla çok sıktım galiba, gitmem için saat kolluyorsunuz?
- Çok özür dilerim, bunun sizinle ilgisi yok, ben birini bekliyordum.
- Sormamın mahsuru yoksa kimi?
- Erkek arkadaşımı, bu saatlerde uğrar da hep.

Murat etrafına baktı. Aklından binbir türlü şey geçiriyordu. Yavuz Karasuyla karşılaşma fırsatını kaçırmak istemiyordu. O gelene kadar burda oyalanmalıydı.

Kalbimde NE Arıyorsun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin