24. Söz kurşun geçirmez

2K 114 34
                                    

- Gitme Bahar!
- Çekil önümden!
- SENİ SEVİYORUM.

Bahar hayret içinde onun gözlerinin içine baktı. Murat ona sokuldu. Bahar kendini geriye alırken adeta kapıya yapıştı. Murat üstüne üstüne geliyordu. Dudaklarına doğru uzandığında onu var gücüyle geriye itti. Elindeki kitap düşerken aynı anda Muratın suratına tokat indi. Bunun yaptığı ses odada yankılandı. Yavuz da kapının arkasından duymuştu. Elini kapıya attığında Bahar düşmüş olan kitabı yerden almıştı. Kapıdan çıktığında Yavuzun kollarına düştü. Kocasının elini tutup onu peşinden sürükledi. Ama genç adam onu durdurdu:
- Ne oldu?

Bahar içerde yaşadığı şoku maskelemek için birkaç kez sakin sakin soludu:
- Hiç. İşi bırakıp geldim. Bitti.
- Ya o içerden gelen ses?

Elindeki kitabı ona uzattı:
- Elimden düşürdüm.

Yavuz kitabın sayfalarını çevirdi:
- Ne bu?

Ne diyecekti? Bana ait olan bir kitap, içine sana olan sevgimi yazdım ve bu bir şekilde Muratın eline geçmiş mi diyecekti? İlk aklına geleni söyledi:
- Öyle karaladığım bir kitap. Geçen sefer kızkardeşime okurken odasında unutmuşum. Bulmuşlar.

Yavuz yüzüne bakarken Bahar gözlerini kaçırmamaya dikkat etti:
- Bu mesele kapandı. Tamam mı Yavuz?

Genç adam başını salladı. Bu iş Baharın düşündüğü kadar basit değildi. Onu huzursuz etmemek için ses çıkarmıyordu:
- Hadi gidelim artık.
- Anneme Yaprakı alması için telefon etmem lazım.
- Gerek yok. Onu beraber götürelim.
- Emin misin?
- Evet, zaten yanımıza almayacak mıydık? Dedeme söylemiştim. Şehnaz odasını hazırladı bile. Bugünlerde sana sürpriz yapıp onu aldırtacaktım.

Bahar gülümseyerek kocasına sarıldı:
- Gerçekten mi? Yavuz sana ne kadar teşekkür...
- Saçmalama! O benimde kardeşim sayılır.

Az önceki hallerinin aksine bayram havası içinde Yaprakla birlikte klinikten ayrıldılar. Korudaki evde yaşadıkları ilk haftalarda Yaprak Bahara adeta yapışık gibiydi. Annesinin peşinde gezinen çocuklar gibi yanından ayrılmıyordu. Yavuz karısıyla neredeyse hiç yanlız kalamıyordu. Bahar Yaprağın yanında uyuyordu. Genç adam bundan şikayetçi olmasada karısına hasretti. Onun kokusunu, teninin sıcaklığını özlüyordu. Ama yavaş yavaş herşey rayına oturuyordu. Yaprak korudaki eve alışıyor, Şehnazın da onunla ilgilenmesini yadırgamıyordu artık. Yavuzun köpeği Şafakla çok iyi oyun arkadaşı olmuştu.
Baharın karnı günden güne büyüyordu. Çocuğun cinsiyetini öğrenmemeye karar vermişlerdi. Bebek odasının hazırlıklarıyla meşkuldüler. Tatlı ve heyecanlı bir telaşa kapılmış gidiyorlardı. Arada kötü şeylerde olmuyor değildi. Murat Yavuzu aramış konuşmak istediğini şöylemişti:
- Madem herşeyi öğrendin. Açık açık kozlarımızı paylaşalım.
- Tamam, buluşmaya yerini de ben söyleyeyim o halde: Kabrime gel!

Merakla ne diyeceğini bekledi. Murat bir an sessiz kaldı. Demek bunu onun yaptığını biliyordu:
- Oraya girmeye bu kadar hevesli olduğunu bilseydim elimi daha çabuk tutardım.

Yavuz şimdi mezarı Muratın yaptırdığından emin oldu:
- Taktir ilahi. Kimin nereye gireceği belli olmaz. Benden çok yaşayacağına bu kadar emin olma.

*****

Akşam üstüydü. Yavuz ve Bahar yemekten sonra koruda dolaşmaya çıkmışlardı. Genç adam saatine baktı. Muratın yanına gitme vakti yaklaşıyordu. İlk defa ona birşey olursa Bahar ne yapar diye düşündü. Karısını arkadan sararken, elleri büyümüş olan karnının üstünde durdu. Çocuğunu görmeden ölmek... Başını Baharın omzuna yaslayıp kokusunu içine çekip rahatlamaya çalıştı. Genç kadın heyecanla karnının üstündeki eli tutup kendi elinin bulunduğu bölgenin üzerine koydu:
- Hareket ediyor! Duyuyor musun?

Kalbimde NE Arıyorsun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin