-Blue Eyes-

308 24 6
                                    

Harry'nin ağazından:

Barın önüne vardığımda etrafıma bakındım. Bir de işim yokmuş gibi Zayn'in gelmesini bekleyecektim. Gömleğimin yakalarını çekiştirdiğim sırada gözüme baştan aşağı siyahlara bürünmüş ve barın duvarına yaslanmış birini gördüm. Bu Zayn'di. Yani o değilse bile hangi ruh hastası baştan aşağı siyah giyinirdi ki? Kötü çocuk..

Düşünmeyi bırakıp barın yan tarafına doğru ilerlemeye başladım. Duvara biraz yaklaştığımda bunun gerçekten de Zayn olduğunu gördüm. Ama yanında biri daha vardı. Ve ellerinde de sigara vardı. Onlara doğru daha da yaklaştım. Zayn'in yanındaki kişi Roy'du. Bu çocuğun burada ne işi vardı. Onun yeri gay barlarıydı. Yanlarına ulaştım. Beni farkettiklerinde Zayn yerinde doğrulup bana bakmaya başladı. Roy ise sigarasını yere attı. Roy'da kafasını kaldırıp bana baktığı sırada Zayn'in elindeki sigarayı alıp dudaklarıma yerleştirdim. Sigaranın -zehirini-dumanını içime çektim. Mentollüydü. Sigarayı elime alıp içime çektiğim dumanı serbest bıraktım. Duman havada tek çizgi hâlinde ilerlerlemeye başladı. 

"Senin ne işin var burada?" Roy'a bakarak imalı bir şekilde sordum. Roy kaşlarını çatıp derin bir nefes aldı.

"Bara kafa dağıtmaya geldim." dediğinde gülümsedim. Sigaradan bir fırt daha çektim. Zayn ise duvara tekrar yaslanmış bizi izliyordu.

"Yanlış gelmişsin."dedim. Zayn imalarımın Roy'a olduğunu bildiği için sesini çıkarmıyordu. Roy'a baktığımda anlamamış bir surat ifadesiyle bana bakıyordu.

"Ha?"

"Diyorum ki yanlış gelmişsin. Senin ibne barlarına gitmen gerekmez mi?" En iğneleyici ses tonumla konuştuğumda Zayn olayların nereye gideceğini anlamış olacak ki yerinde tamamen doğrulup elini omzuma attı.

"Hadi gidelim artık."dedi. Omuz silkip elimdeki sigarayı beton zemine attım. Zayn'le birlikte barın kapısına doğru ilerledim. Barın kapısından içeri girdiğimiz sırada yüksek sesli bir müzik kulaklarıma doldu. Zayn'e baktığımda -yüksek sesten olsa gerek-yüzünü buruşturmuştu. Biraz daha ilerleyip kalabalığa daldık. Bu bar oldum olası hep kalabalıktı zaten. Zayn'le birlikte köşedeki kırmızı 'L' koltuğa yerleştik. Koltuğa ilerlerken de barmene 2 adet bira siparişi vermeyi de unutmadık. Zayn kendini koltuğun bir köşesine atıp keyfine bakarken ben etrafıma bakınıyordum. Biralarımız geldiğinde hiç beklemeden bardağı kafama diktim. Çünkü bu gece sadece deli gibi sarhoş olup her şeyi -ismimi bile- unutmak istiyordum..

"Dostum şu kız girdiğimizden beri sana bakıyor. Anlarsın ya?"
Zayn yanımda kıpırdanıp mırıldandı. Gözleriyle işaret ettiği yöne baktım. Esmer bir kız vardı. Bana gülümseyerek bakıyordu. Kırmızı mini elbisesi kıvrımlı vücuduna tamamen yapışmıştı. Yine kıpkırmızı dudakları vardı. Siyah uzun saçlarını savurup gülümsemesini genişletti. Anlaşılan bu gece sadece sarhoş olmayacaktım.

Zayn'e döndüm. İkinci bardağını köklemekle meşguldü. Tekrar önüme dönüp kızla bakışmaya başladım. Arkadaşlarına bir şeyler anlattıktan sonra elindeki bardakla bana doğru yaklaşmaya başladı. Yanıma gelip

"Oturabilir miyim?"dedi. Ama sorun koltuğu değil benim kucağımı işaret ediyor olmasıydı. Tek kaşım istemsizce havaya kalkarken onayladım. Oturduğum koltuğa daha da yayılıp kucağıma oturması için yer açtım. Siyah saçlarını savurarak kucağıma yerleşti. Gözlerine baktım. Koyu kahverengiydi. Kısacası benim aradığım 'maviliklerden' çok uzaktı...

"İsmin ne?"kucağımdaki kızın sesiyle kendime geldim.

"Harry. Peki ya senin?" gülümsemeye çalışarak söylendim. Ama garip hissediyordum.

Only the Enemy | Larry Stylinson |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin