Karanlık...
Yine uğultular...
Allah'ım ben hiç ses ve görüntüyü aynı anda algılayamayacak mıyım?
Bir dakika! Üvey babamın sesi! Ne diyor bu?
"İyi işti Selami."
Selami?
Üvey babamın sağ kolu.
Yine neyin peşindesiniz yaa?!
Ayak seslerinin ardından kapı kapandı. Gitmişlerdi. Zar zor da olsa gözlerimi açmaya çalıştım. Bembeyaz bir oda.
Birden kapı açıldı. Alperen'di bu. Koşar adımlarla yanıma geldi.
"Sonunda açtın gözlerini."
"Noldu bana?"
"Kaçırıldın. Seni öldürmek istediler. Nabzın bile durdu. Ama pes etmedin. Ve başardın. Şu an buradasın."
Gözleri dolmuştu. Niye bu kadar duygulandı ki? İyiyim işte. Şu erkekleri hiç anlamıyorum. Bazen kütük, bazen sulu göz. Bi normal olun ya.
***
Bugün sonunda eve geldim. Uyandıktan sonra bir hafta daha hastanede kalmıştım. İçim daraldı ya.
Herkes bana iyi davranıyordu.
Şimdilik...
En azından bu hafta boyunca misafirlerimin geleceğini düşünmüştüm. Ama tabii ki yanılmışım. Misafir gelmesini geçtim, -üvey- ailem odama yemek bile getirmedi. O halimle inip yemek yedim. Yazık değil mi bana?
Neyse ki şu an daha iyiyim ve yarın okula başlıyorum. Evden 8 saatliğine de olsa uzaklaşmaktan daha güzel ne olabilir ki?
***
Okul girişinde büyük bir çelenkle karşılaştım. Kırmızı güllerle kaplanmış bir çelenk. En sevdiğim çiçeğin kırmızı gül olduğunu kimse bilmiyor ki?
Cankan mı??
Iyy okulun malı. Tipi ve karakteriyle tam 1 apaçi. Bu ne ya?! Cankan mı yaptırmış çelengi? O'nun kafayı taktığı her kızın sonu kötüydü. Bir serserimiz eksikti, o da oldu. Ne güzel ya!
Hele şu sırıtması! 'Gel beni öldür' diyor resmen.
"Beğendin mi güzelim?"
Özürlü.
"Bulaşma bana Cankan!"
"Atarlanma hemen canısı. Zamanla alışırsın."
Nasıl bir sınavdan geçiyorum Allah'ım?
"Kendi kendine gelin güvey olmayı kes."
"Si yu leytır."
Arkama bile bakmadan okul binasına girdim. Sonra da sınıfa. Hemen ardımdan Alperen geldi.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Cankan'ın tek bir gıcıklığı olursa ilk bana söyleyeceksin, tamam mı?"
"Sen nereden öğrendin?"
"Herkes bunu konuşuyor."
***
Okuldan sonra eve geldiğimde kapıda Cankan'ı gördüm. Ne işi var bunun burada ya!!
"Ne işin var senin burada?!"
"Merak etme güzelim senin için gelmedim. Biricik kankam Mete'nin misafiriyim bu gece."
Üvey annemin kapıyı açmasıyla içeri girdik. Arkama bile bakmadan odama çıktım. Üvey ailemin bana layık gördüğü, çatı katındaki eski ve küçük odama...
Bir an önce uyumak istiyordum. Ve bir daha da uyanmamak...
Odama girer girmez çantamı bir kenara fırlattım. Hemen üzerimi değiştirip uyumalıydım. Mete'nin odası tam benim odamın altındaki oda olduğu için mutlaka sesleri gelirdi. Konuşacakları konuları düşünmek bile istemiyorum. Pislikler.
Elbise dolabımın yanına gittim. Tam dolabı açmıştım ki içeri birinin girip kapıyı kapatmasıyla irkildim.
Kimdi bu?
Cankan!!
Elindeki?
Odamın anahtarı!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY AİLEM
Teen FictionÖnce anneniz, sonra babanız sonra da diğer akrabalarınız ve arkadaşlarınız. Hepsi sizi bırakıp gittiyse? Geriye üvey babanız, üvey anneniz, üvey kardeşiniz ve Alperen kaldıysa? Belalı şizofren aşığınız ve Bay Psikopat peşinizdeyse? Peki ya üvey baba...