İki bölüm birden yazmayı çok sevdiim. Daha önceden okuduğum hikayelerde bölümler aşırı uzundu ve açıkçası her bölümde sıkılıyordum. Gereksiz uzatmalar yapmaktan kaçınmaya çalışıyorum, bu da bölümün kısalmasına neden oluyor. Bence kısa ve öz olması daha iyi. Bir de; yorum sayısı çok çok az. Ne yaptığımı ben bile anlayamıyorum. Hikayenin nasıl gittiği hakkında bir fikrim de yok. Bu yüzden de yorumlarınıza ihtiyacım var. Neyse çok uzattım iyi okumalar :))
Fotoğraf az önce gizli bir şekilde çekilmişti. Bay Psikopat çekti desem, ne ara shop yapacak ve bastıracak? Nasıl bir oyunun içinde olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Shop demişken, yüzüm ve kollarım kanlarla dolu gibi gösterilmişti. Cidden rezalet ve hatta ölümden önceki son evrede gibi görünüyordum.
Fotoğrafın arkasını çevirdim. Belki basıldığı stüdyo falan yazıyordur diye ama küçük bir not bulacağımı da düşünmemiştim.
"Bu fotoğraf, gelecekten bir kare. Fazla ileri gelecekten değil ama. Mesela tam olarak cuma günkü mahkemeden sonra. Tabi geleceğini değiştirebilirsin. Ne yapman gerektiğini biliyorsun. Aksi halde..."
Bugünlerde de hep tehdit yağmuruna tutuluyorum. Cankan nerden bulaştın bana yaa??
Eğer cuma günü mahkemede Cankan'ın aleyhine konuşursam enn başta Bay Psikopat olmak üzere bu adamlar beni asla rahat bırakmaz. Cankan'ın leyhine konuşursam da Cankan rahat bırakmaz.
Belki de en iyisi pılımı pırtımı toplayıp buralardan gitmek. Çok havalı olduğunu biliyorum. Ama iç sesimin "Nah" diye çığırdığını da duyar gibiyim.
Sanırım olayları akışına bırakmalıyım.
***
Sabah odamın kapısının tıklanmasıyla uyandım. Biri beni uyandırınca onun ağzını burnunu kırmak istiyorum yaa uyandırmayın beniii!!!
"Seleen. Kızım uyandın mıı?"
Üvey babam. Bana. Kızım. Mı. Dedi?! İçten içe Cankan'a beni bu duruma düşürdüğü için teşekkür etmeyi unutmadım. Vay bee. Normal aile hayatını çok özlemişim.
"Uyandım."
Elinde kahvaltı tepsisiyle üvey babam odaya girdi. Güzel bir duyguydu bu. Ve bir o kadar da yabancı.
"Al kızım sana kahvaltı getirdim."
Sırıtmayı da ihmal etmemişti tabii ki.
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil. Her zaman."
Yalaka. Veya yalaqa.
Tepsiyi bıraktıktan sonra adeta odadan çıkması için yalvaran gözlerle bakıyordum. Sonunda anladı ve yine sırıtarak odadan çıktı.
O sıra aklıma dank eden düşünceyle irkildim. Mete neredeydi acaba? İki ihtimal var; ya bana (düşmanına) biraz zaman tanımaya karar verdi, ya da yeni bir plan yapıyor.
Nedense içimden bir ses ikinci ihtimalin doğruluğunu adeta haykırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY AİLEM
Teen FictionÖnce anneniz, sonra babanız sonra da diğer akrabalarınız ve arkadaşlarınız. Hepsi sizi bırakıp gittiyse? Geriye üvey babanız, üvey anneniz, üvey kardeşiniz ve Alperen kaldıysa? Belalı şizofren aşığınız ve Bay Psikopat peşinizdeyse? Peki ya üvey baba...