BÖLÜM 7 - POZİTİF

21 3 1
                                    

MultiMedya; Deeperise - Move on

Çoğu zamanlarda kendinizle başbaşa kalırsınız. Bu zamanlarda dipten dibe her şeyi düşünürsünüz. Yaptıklarınız, yapmadıklarınız, pişman olduklarınız, olmadıklarınız... Daha bir sürü şey.

Bende şuan bu durumdaydım. Öleceğimi öğrendiğim günden 3 gün geçmişti ve çevremdeki çoğu kişi öğrenmişti bile. Bu yüzden kendimi odama hapsetmiş, düşüncelerimle yalnız kalmayı tercih etmiştim. Bu dönemde Ayçin'in olmaması da ayrı üzüyordu beni.

Olan şeyleri bir acı fırtınası gibi tekrar gözümün önüne getiren beynim bana oyun oynuyor gibiydi. Ama ben bu oyunu kaldıracak güçte değildim.

Her zamanki halimle yatağımdan sersem hareketlerle kalkmıştım. Bu sabah aynaya bakmak istemiyordum. O yüzden aynaya bakmadan banyoda ki işlerimi halletmeye çalışmış ve başarmıştım.

Kısa bir duş aldıktan sonra gözüm bir anlık aynaya gitti. Bunlar... Gördüğüm şeyler gerçek mi değil mi diye ellerimle kontrol etmiştim ve gerçek olduğunu anlamıştım. Damarlarım belirginleşmiş vücut rengim beyaza dönmüştü. Oysaki gayet koyu bir tenim vardı.

Bu sefer ellerimi dudaklarıma götürdüğümde dudaklarımın da morarmış olduğunu görmüştüm. Ellerimden bahsetmiyorum bile.

Kıyafetlerimi giyip odama yönelmiştim ki bir anda kulaklarıma tiz bir çınlama sesi yayıldı. Ardından büyüdü ve büyüdü...

Kulaklarımı acıtan ses yüzünden yere çökmüş çığlık atıyordum. Evde kimse yoktu. Komidinin üzerinde ki telefonumu almayı başarmıştım ama ağladığımdam ekrandaki yazıları seçemiyordum. Sanırım rastgele birini aramıştım.

"Peren?" dedi karşıda ki ses. Kim olduğunu çözemeyecek kadar kötüydüm ve çınlama devam ediyordu. Tiz bir çığlık daha attım ve "Evdeyim ne olur gel, yalvarırım." dedim diğer elimle kulağımı tutarken.

Yüzüme kapanan telefonla geleceğini anlamıştım. Umarım annem veya yakın bir arkadaşımı aramışımdır.

Kısa bir süre sonra yere yığılmıştım. Gözlerim kısık bir şekilde tavanı izliyordu ve ne yaptığımın farkında değildim. Kapı yumruklanıyordu ama bırak açmayı parmağımı oynatamıyordum.

Koca bir gürültünün ardından koşma sesleri duymuştum. "Hassiktir," dedi Uzay. Sanırım onu aramıştım. "Ne oldu sana?" dedi yarım bıraktığı cümlesini bir çırpıda tamamlarken.

Konuşamıyordum. Gözlerim yavaş yavaş giderken son duyduğum Uzay'ın "Bırakma kendini, Peren. Dayan, lütfen." demesiydi.

---

Gözlerimi açtığımda eskiye nazaran bir acı ile uyanmıyordum. Bu iyiye işaret miydi hiç bir fikrim yoktu. Alışageldiğim hastene odasında uyanırken son yaşadıklarım aklıma geldiğinde bir kriz daha geçirmiş olduğumu anlamıştım.

Buna yaşamak denir miydi cidden? Böyle yaşamanın ölümden farkı yok gibi geliyordu bana nedense. 'Belki de hayata tutunmak için bir sebebin olmadığındandır.' İç sesimin fısıldadığı cümle beynimin bir köşesine ilişmişti.

Aynı rutinle kapı açıldı ve odaya Uzay girdi. Annem bu sefer gelmemişti. Nedenini bilmiyordum ama ortalıkta yoktu.

Kelebeğin Ömrü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin