(Multimedya - Birol Sander)
Kıza bu haberi nasıl vereceğini çok düşünmüştü aslında Birol. Ama ne kadar yumuşatırsa yumuşatsın, o aldatılmıştı. Üstelik çocuğun kız için çok şey ifade ettiği de belliydi.
Aslı'yı kendi kızıyla o kadar özdeşleştirmişti ki, neredeyse gerçekten canı yanıyor denilebilirdi. O kızın intikamını almak, çocuğu doğduğuna pişman etmek istiyordu. Elinden bir şey gelmemesi onu deli ediyordu.
Daha sonraki günlerde kızın yanına her gittiğinde daha da perişan halde gördü onu. Bazen konuşmak için kalıyor, bazense düşünceleriyle baş başa bırakıyordu.
Her gün fikirleri değişiyordu Aslı'nın. Bir gün ölesiye nefret ediyor, başka bir gün belki yanlış anlaşılma olmuştur diye kendini kandırmaya çalışıyordu. Bazen kurduğu hayalleri anlatıyor, bazense sözünü hiç etmiyordu bile. Böyle zamanlarda Birol da umutlanıyordu belki toparlanmıştır diye ama, nafileydi. Kıza biraz olsun dikkatli bakınca, ne kadar acı çektiği belli oluyordu.
***
Birol Aslı'ya baktıkça kendi kızını anımsıyordu, biricik Seda'sını.. Ona iyi davranması da bu yüzdendi. Kendi kızı henüz 17 yaşındayken ölmüştü, öldürülmüştü. Karısıysa bu acıyla Birol'u -kızını bile korumayı beceremediği için- suçlayarak baş etmişti. Sonunda ikisi de bu duruma dayanamayıp ayrılmışlardı.Birol hayatında değer taşıyan her şeyini kaybedince, tam anlamıyla kaybolmuş bir insan haline gelmişti. Düşünmeden hareket ediyor, yanlış şeyler yapıyordu. Hayatını karartmasına ramak kalmıştı.
Bu sıralarda bir gece çok hastalanmış, hastaneye kaldırılmıştı. Kaldırıldığı hastane şu an kızı kilitlediği, nöbet tuttuğu hastanenin ta kendisiydi. Günlerce hastanede yatmak zorunda kalmıştı. Bu duruma canı çok sıkılıyor, sürekli ne zaman gidebileceğini sorup duruyordu. Bir gün yanına gelen hemşirelerden biri, doktorun kendisiyle görüşmek istediğini söylemişti.
Birol doktoru Sarp'la ilk kez orada karşılaşmıştı. Sarp önce durumu hakkında kısaca ve aceleyle bilgi vermiş, daha sonra asıl konuyu açmıştı. Şimdi bakıyordu da, akıllı adamdı vesselam. Öyle kuru kuru 'Gel, benim işimi yap, kızı kaçır.' dememişti. Önce Birol'a ne kadar uğraşırsa uğraşsın giremeyeceği bir iş vermiş, hayatını düzenlemişti. Bir ara karısıyla arasını bulmaya da çalışmıştı.
Birol onu iyiden iyiye kahramanı gibi görmeye başladığı sıralarda asıl isteğini dile getirmişti. Söylediğine göre bir kız ve annesi, babasını kaybetmesinden sorumluydu.
"Sen de anlarsın, bilirsin yakınını kaybetmek ne zordur." demiş, intikam istediğini söylemişti. O zamanlar, tanımadığı bu adama körü körüne inandığı, güvendiği için bu teklifi hiç düşünmeden kabul etmişti.Oysa şimdi pişman oluyordu. Genç bir kızı hayattan koparmıştı ve bunun pişmanlığı her an -özellikle geceleri- daha da fazla yokluyordu. Sarp'ın Kıza bakarken gözünden çıkan ateşi öylesine net görüyordu ki, bazen o bile korkuyordu. Kıza kaçırdığı andan beri kendini Seda'sını ailesinden koparan adamlardan biriymiş gibi hissediyordu. Bir şeyler yapmak zorunda olduğunu düşünüyor, elinden bir şey gelmedikçe de kahroluyordu.
Bir gün yine ne yapabileceğini düşünürken, aklına bir fikir geldi. Aslı'yı çektiği acıdan kurtaramazdı ama, acıya neden olan o adamdan kurtarabilirdi. Yüzünde geniş bir gülümsemeye yol açan bu fikri düşünerek gün boyu keyiflendi.
Hava almak için hastanenin bahçesine çıkmıştı. İçeriye girme vakti geldiğinde hastane kantininde duran -ve muhtemelen kimsenin ilgisini çekmeyen- oyuncak ayıları fark etti. Seda hep bunlardan birini almak istemiş, Birolsa almamakta diretmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Mystery / Thrillerİntikam peşinde başarılı bir doktor, tutsak ettiği masum bir güzel ve duyguların karmaşasının hikayesi..