Gözlerini nihayet zar zor açtığında gökyüzündeki bulutların beyazlığı gözlerine batıyor gibi hissetti. Buraya nasıl geldiğini, başındaki ağrıyı ve ağzındaki kan tadını anlamlandıramadan başında bekleyen birini gördü.
"Aslı?" diye sayıkladı belli belirsiz. Ama kadın bu ismi üstüne alınmadı. Bir anda kalkıp arabadan bir şişe su getirip Mert'in eline tutuşturdu. Haraketlerinde merhametten çok bir görevi yerine getiriyor olmanın ifadesi vardı. Doğrulmasına yardım etti ve başına ne geldiğini sordu.
Zihnindeki sisler yeni yeni dağılmaya baslayan Mert hatırlamaya çalıştı bir an için.
" Bir adam.. Vurdu... Aslı."
Kadın bir şey anlamadığını belli edercesine baktı.
" Aslı mı vurdu sana? Peki Aslı kim?"
Bu işin böyle çözülemeyeceğini anlayan Mert gözlerini kısarak baktı kadına.
" Rica etsem, beni evime götürebilir misiniz? Burada sağlıklı bedenimi esen rüzgarla hasta etmek istemiyorum da.." dedi muzip bir şekilde bakarak.
Kadınları etkilemeyi seviyordu ve bunda neredeyse hiç zorlanmıyordu.***
Belgin arada sırada hala arabasında ne işi olduğunu bilmediği bu adamın yaralıyken bile yakışıklı görünebilen yüzüne bakıyordu. Bir yandan da kendi derdinden çok düşünebileceği bir şey bulduğu için memnundu. Biraz daha Sarp'ı düşünürse delirecekti yoksa.
Hiç konuşmadan şehre kadar uzun bir yol gittiler. Boyası dökülmeye yüz tutmuş mavi bir binanın önünde arabayı durdurdu Belgin.
"İşte, geldik."
Ama adam çoktan uyuyakalmıştı. Zar zor arabadan indirip ayağa kaldırıp evini öğrenmeye çalıştı. Neden bu kadar ağırdı ki. Sürekli sendeliyordu Belgin.Nihayet evine gelebildiklerinde onu ilk bulduğu koltuğa bırakıverdi. Kendisi de bir başka koltuğa resmen yığıldı ve çevreyi incelemeye başladı. Burası her yere fırlatılmış giysiler, kim bilir kaç kızı davet etmek için bahane edilmiş film cd leri, ne zamandan kaldığı tahmin bile edilemeyecek sayısız bira şişesiyle tam olarak bekar evi diye tabir edilen yerdi. Bir süre adamın ayılmasını bekledi ve ümidi kesince çıktı.
***
"Hallettim işte."
Aslı iyiden iyiye delirmek üzereydi. Ufacık çocuğu sürükler gibi çıkarıp hallettim diye açıklamak da ne oluyordu. Bir hışımla ayağa kalktı.
"Hallettim ne demek, 7 yaşında bir çocuğun neyini hallettin kabadayı bozuntusu!" diye bağırdı. Bu yaptığına pişman olacağını, daha doğrusu pişman edileceğini biliyordu. Birol bir an için duraksadı, gözlerindeki turkulu öfke yerini endişeye bırakmıştı. Kapıya yönelip dışarıyı kontrol etti. Hızlı adımlarla kendisine merak ve öfke karışımı bir bakış fırlatan kıza döndü. Kollarından tuttu ve gözlerine bakarak:"Sakin ol. Sadece dışarıya bıraktım. Evine ulaşacak. Kes artık bağırmayı."
"Dışarısı neresi çocuğu sokağın ortasına bırakmadın değil mi? Bu kadar acımasız olamazsın, olmamalısın! Onun bir ailesi var, beni tutup getirdiğin gibi davranamazsın!"
"Bir kez olsun güven bana, olur mu. Şimdiye kadar ailesine kavuşmuştur bile. Gayet ciddiyim, bakma hiç öyle."
Aslı bunu duyunca içinde rahatlamayla karışık bir utanç hissetti. Boşu boşuna bağırmıştı Birol'a. Günlerdir gördüğü en iyi, hatta tek insana.. Gözlerini yavaşça kaldırdı.
"Teşekkür ederim, ayrıca özür dilerim. Ben sadece şey..""Ona zarar vereceğimi düşündün, değil mi?"
"Ben seni o kadar sinirli görünce.."
"Seninle konuşmakta hata etmişim. Bir çocuğa zarar veremeyeceğimi bile bilemezmişsin sen!"
"Neticede sen de beni kaçıran ve şu odaya kapatıp arada sırada beslemeye gelen yani resmen evcil hamster muamelesi yapan birisin! Ne bekliyordun ki, sana güvenimin sonsuz olmasını mı!"
Bir an duraksadı Aslı. Gözleri dolmuştu.
"Zaten güvendiklerimi de görüyoruz değil mi."Öfkeyle kalktığı yerine bir kedi gibi sindi yeniden. Başını duvara çevirip ağlamaya başladı. Ağlarken bile kendinden saklanıyor gibiydi. Gözyaşları sessiz sessiz teninde yolunu bulmaya çalışıyordu.
Birol bir an düşününce Aslı'ya hak verdi, ama biraz geç kalmıştı. Kız yine dizlerini kendine çekmiş, belirgin bir acı içindeydi. Kendini suçladı kızın bu hali için. Kararsız adımlarla ilerledi ona doğru. Dizleri üstüne çöküp kızı sardı. Bir süre sonra hıçkırıklar kesildi, yerini garip bir sessizlik aldı.
"Artık seni üzemez, halloldu bil."
"Beni üzmüyor zaten. Üzemez de."Birol'un alay eden bakışlarıyla karşılaşınca direnci kırıldı.
"Sadece sanırım onu çok fazla sevmişim. Baş edemiyorum. Onun hu sevgiyi hak etmediğini söyleyeceksin belki sen de annem gibi. Hak edip etmemesi umurumda değil, anlıyor musun."
Birol'un da gözleri dolmuştu işte. Nasıl duygulanıldığını unutmuş olduğunu zannediyordu oysa ki.
Birbirlerine öylece sarılmış dururlarken, ki bu yeterince garip bir durumdu, kapı büyük bir gürültüyle açıldı ve ortam daha da garip bir hal aldı. İkisi de kapıya döndüler. Birol telaşla ayağa kalktı. Kızsa neler olduğunu anlamaya çalışıyordu hala.***
Sarp bugüne kadar Belgin'le iyi bile idare etmişti. Daha fazla katlanılacak tarafı yoktu o kızıl şeytanın. Zaten Sarp'ı gerçekten seviyor da olamazdı. Bir süre sonra onu unutup başka birinin hayatını zindan etmeye başlardı. Zaten sürekli para harcamak ve söylenmek dışında pek de bir özelliği yoktu.
Kendini kandırdığını bile bile devam etti yalanlara. Belgin'i kendi içinde kötülerse belki bir ihtimal haklı olduğunu düşünebilir, durumun o kadar da kötü olmadığına inandırabilirdi kendini. Tabi kendi hakkında düşünebilmesi için önce o kız hakkında düşünmeyi bırakması gerekiyordu. Aslı'nın hayatının her yerine nüfuz etmesini engellemeliydi. Çevresinde mantıklı mantıksız her şeyi onunla ilişkilendirmek de işini hiç kolaylaştırmıyordu. Ellerini yumruk yaptı. Duygularının, hayatının kontrolü dışında gelişmesinden hoşlanmıyordu.
Ani bir haraketle yerinden kalktı, neredeyse kararını değiştirmekten korkarak odadan çıktı. Asansörde -1 e bastı ve aynada kendini incelemeye başladı. Zaman ona her an daha acımasız davranmış, saçları yer yer beyazlamıştı. Gözlerinden yansıyan gerçeği görmezden gelmeye çalıştı. O kızı sevmeyecekti. O kız, ondan hayatının en güzel kısmını çalmıştı. Babasını öylece unutamazdı."Ama keşke.." dedi, "keşke bu kadar güzel olmasaydı."
Asansör durduğunda ceketini düzeltti ve her zaman takınmaya çalıştığı asil duruşuyla dışarı çıktı, kararını vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Mystère / Thrillerİntikam peşinde başarılı bir doktor, tutsak ettiği masum bir güzel ve duyguların karmaşasının hikayesi..