dEUS - Keep You Close
kısım altı; birini tanrıdan çok seversen eğer tanrı seni o kişiden ayırır
Sehun eve girdiği sırada ben, yatağında ölü gibi uzanıyorum."Baekhyun?" diye sesleniyor. Ama ben düşüncelerimde kaybolduğum için ona cevap veremiyorum.
Düşünüyorum. Hiçbir zaman normal bir hayatım olmayacağını düşünmek beni kahrediyor, düştükten sonra bile sevdiğim insanla ömrümün sonuna dek yaşayamamak beni kahrediyor. Ne için düştüm, diye bağırmak istiyorum beyaz tavana. Eğer onu unutmak zorunda kalacaksam neden düştüm?
Sehun yeniden adımı söylüyor bu defa sesi korku dolu, kaybetmekten korkuyor. Kalbim kırılmasın diye elimi kalbimin üzerine bastırıyorum, Sehun'un bu ses tonunu duymak kalbimi kırıyor çünkü. Yarısı çözülmüş kravatı ile yatak odasının kapısında beliriyor. Beni görünce derin bir nefes alıyor.
"Tanrı'ya şükürler ols-"
"Sakın," diyorum aniden. "Sakın o kıskanç ibnenin adını ağzına alma."
"O senin baban ve onu seviyorsun." Sehun yanıma çömelip saçlarıma parmaklarını takmadan hemen önce söylüyor. "Ayrıca çarpılırsan bunun sorumluluğunu da almıyorum."
"Ben de onun oğluyum ama o bana yaşadığım hayatı zehir etmekte bir sakınca görmüyor." söylediği şeye gülemiyorum bile hatta tam tersine ağlamak üzereyim, her an ağlayabileceğimi fark edince titreyen dudaklarım titremesin diye dudaklarımı ısırıyorum. Bu his hiçbir zaman geçmeyecek biliyorum, ne zaman babamdan bahsetsem ortaya çıkacak, bir zehir gibi kanıma karışacak kalbimden çıkıp tüm vücuduma yayılacak ve ruhumu hasta edecek. Beni mahvedecek. Kirpiklerimin altından Sehun'a bakıyorum, doğruca gözlerimin içine bakıyor. "Hayır," diyor. Kederle gülümsüyor, yüzündeki gülümseye bakıyorum. Alnıma düşen saçlarımı geriye iterken konuşmaya devam ediyor. "Ağlamayacaksın."
Sonra beni yataktan kaldırıp yatağın yanındaki duvara yapıştırıyor. Neye uğradığımı şaşırıyorum önce beni öpecek sanıyorum ama Sehun bana sadece "Burada bekle." deyip kayboluyor. Neler olduğunu anlamaya çalışırken ve soğuk zemin ayaklarımı üşütürken onu bekliyorum. Bir yerleri karıştırdığını duyabiliyorum, yere bir şey düşürüyor.
"Sehun?" diye sesleniyorum, sanki onu görmeme yardımcı olacakmış gibi parmak uçlarımda yükseliyorum.
"Geliyorum, geliyorum." diye karışlık veriyor. Geri geldiğinde elinde bir fırça, siyah bir boya kutusu ve içinde ne olduğunu bilmediğim küçük bir kutu daha görüyorum. Elindekileri yere bıraktıktan sonra bana sabit durmamı söylüyor. Beni tamamen duvara yaslıyor, elindeki boya kutusunu açıp duvara bir şeyler çizmeye başlıyor. Bilmediğim bir süre boyunca ayakta yapacağı şeyi yapmasını bekliyorum, üşüdüğümü anlaması için içeri doğru kıvrılmış ayak parmaklarıma bakması yetiyor. Elindekileri yere bırakıp beni omzuna atıyor, omzunda baş aşağı dururken kendime hakim olamayarak gülüyorum.
"Kazağında siyah parmak izleri bulursan bil ki bu tamamen senin suçun." diyorum parke zemine bakarken. "Hiç sorun değil."diye söylüyor ve beni yatağının diğer tarafına oturtuyor. Çekmecesinden çıkardığı çoraplardan birini ayaklarıma giydirirken duvara bakmama kesinlikle izin vermiyor, mızmızlanıyorum gülüp dudaklarımdan bir öpücük çalıyor.
Babamı, meleklerini ve Sehun dışındaki her şeyi unutuyorum. Gözlerimi kapatıp beni yeniden duvara yaslıyor. Bir ömür gibi geçen kısa bir sürenin ardından nihayet çizmeyi bitiriyor, bu kez gizemli kutuyu açıp içerisindeki gümüş renkli yıldızları ortaya çıkarıyor. Onları duvara yapıştırmasını beklerken meraktan çatlıyorum. Bana sonsuzluk kadar uzun gelen bir sürenin ardından Sehun geriye çekilip eserine bakıyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTANLARIN TANRISI
FanfictionSıradan geçen günlerim ama huzursuz gecelerim var. Bir şeyi, birini aradığım rüyalarım var, sonu gelmeyen balolarda altın renkli bir maskeyi aradığım ama hiçbir zaman bulamadığım rüyalar. sebaek | #exoficfest