Lilium - Sleep Inside
kısım iki; isterdim seni bir yerlerden tanımak, saçlarınla oynayıp dudaklarına tapmak
Her seferinde aynı şekilde olması aslında iç burkacak şekilde komik.Her hafta düzenlenen seçkin kişilerin katıldığı maskeli baloya ikimizin de ısrarla gitmesi. Her şeyin sebebi bu. Belki bir hafta o gelmese buraya gelmekten vazgeçerim, belki de ben bir hafta gelmesem o buraya gelmekten vazgeçer ama ikimiz de her hafta -istisnasız- bu baloya katılıyoruz. İç çekerek düşüncelerimden kurtuluyorum ve çalan klasik müzik eşliğinde bir yandan onu arıyorum, bir yandan da bugün hangi maskeyi takabileceğini düşünüyorum. Balo bugün ayrı bir kalabalık, onun da her hafta ayrı bir maskeyle gelmesi işimi daha da zorlaştırıyor. Oysa ben hep aynı maskeyi takıyorum, olur da beni bulamaz diye.
Sarhoş edecek kadar güzel müzik içime işlerken bir süre orada dikiliyorum. Bugün bir şeyler farklı gibi görünüyor. Elimdeki siyah eldivenleri çekiştirip duruyorum ve o sırada salonun kapısında beliriyor. Taktığı farklı maskeye rağmen o olduğunu anında anlıyorum. Bugün diğer günlerde giydiğinin aksine çok sade bir takım elbise giymiş, takım elbisesindeki tek hareketlilik kol manşetlerindeki altın şerit. Maskesi de şeritle aynı tonda, yüzünün burnuna kadar olan kısmını kapatıyor. Maskenin üzerinde dalgalanan siyah saçları çok yumuşak görünüyor, ki öyle olduklarını zaten biliyorum, onlara yeniden dokunma arzusu parmaklarımdaki kemikleri sızlatıyor. Gözlerimi bir süre ondan alamıyorum.
Boncuk gözleri etrafta oyalanıyor, beni arıyor. Buluyor da. Biraz bana bakıyor, ben de ona bakıyorum. Gözlerinin derinliği yüzünden yutkunuyorum, güzel dudaklarının etrafına minik bir gülümseme çörekleniyor. Parmaklarımı dudaklarının etrafında gezdirmek için kıvranıyorum ama baloda maske takmayan tek kişi, Chae Hyerim başka bir deyişle baloyu düzenleyen ailenin tek varisi, cilveli adımlarıyla ona ilerliyor ve dudakları üzerine kurduğum tüm hayalleri suya itiyor. Hep yaptığım gibi gözlerimi gözlerinden kaçırıyorum ve Hyerim'in yüzündeki cilveli gülüşe bakıyorum. Hyerim beline kadar uzanan dalgalı siyah saçları, süt beyazı teni ve her zaman giydiği çicek desenli uzun elbiselerinden biriyle hep olduğu gibi güzel görünüyor. Duruşu oldukça iddialı ve bu salondaki neredeyse her erkek için ideal bir eş profili çiziyor. Yürümek için elbisesinin eteklerini toplayışına bakıyorum, bu hareketinde bile zarif bir yan var. Dayanamayarak gözlerimi onun üzerinden çekiyorum. Oh Sehun'un bir gün ona kapılacağını biliyorum, ama o günün gelmesini hiç istemiyorum. Baloya gelme sebebimin tam da bu olduğunu düşünüyorum; Oh Sehun'un Chae Hyerim'e kapılacağı günü geciktirmek.
Hyerim ona gülümsediğinde Sehun zayıf bir gülümseme ile ona bakıyor. Bir şeyler konuşuyorlar ama müzik ve onlara olan uzaklığım duymama izin vermiyor. Hyerim bir şey söylüyor ve Sehun biraz tereddütle yere bakıyor, susuyor. Sonrasında küçük bir kafa hareketi ile ona cevap veriyor. Ne konuştuklarını her zaman merak ediyorum ama hiçbir zaman öğrenemiyorum. Hyerim'in dudakları şuh bir kahkaha için aralandığında hızlıca kafamı eğiyorum, sert ve dikkatsiz adımlarla salonu arşınlıyorum.
Beklediğim gibi Hyerim'den kaçmaya çalışırken yaptığı dikkatsizlik ile bana çarpıyor. Her seferinde bu kısım acıtıyor, ben yere devrilirken endişeyle bana dönüyor ve maskemin yüzümden fırlaması ile açığa çıkan yüzüme bakakalıyor. Dağılan saçlarım gözüme giriyor ve güneşe bakar gibi ona bakıyorum. Bir süre hareket etmiyor sonra neler olduğunu çözüyor. O, bana doğru eğilirken maskesinin üzerine düşen birkaç tutam siyah saçına bakıyorum. Benim hizama kadar çömelmesi uzun sürmüyor, gözlerimizin buluşması da öyle.
Zaman bizim için duruyor.
Günlerdir ağrıyan kalbim onun bakışlarını merhem olarak kabul ediyor ve sızısı yavaş yavaş diniyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTANLARIN TANRISI
FanficSıradan geçen günlerim ama huzursuz gecelerim var. Bir şeyi, birini aradığım rüyalarım var, sonu gelmeyen balolarda altın renkli bir maskeyi aradığım ama hiçbir zaman bulamadığım rüyalar. sebaek | #exoficfest