Laptopumun başında oturup holdingden gelen bir anlaşma metni üzerinde çalışmış, ben yokken şirkette yetkili olan Levent müdüre maille çalışmamı gönderdim. Ben yokken bir sonraki toplantıyı mükemmel şekilde idare edeceğine emindim. Levent amca hem şirketin en eski sadık çalışanı hem de babamın ve amcamın güvendikleri eski bir dostu.
Bilgisayar ekranındaki dijital saat on ikiyi gösteriyordu. Akşam yemeğinden sonra oturduğum masamda tutulan eklemlerimi rahatlatmak için kollarımı, bacaklarımı ve boynumu hareket ederek esnettim.
Dedemin kurmuş olduğu şirketin başına geçen amcam ve babam bu mirasın kıymetini bilmiş, birlik olup şirketi büyüterek holding yapmışlardı. Büyük emeklerle gelişen bu aile şirketinin yönetimini üstlenme sırası bana ve kuzenime verilmişti. Amcamın tek çocuğu olan Tufan; megaloman, kendi çıkarlarını gözeten ve lükse düşkün birisiydi.Tufan'ın çocukluğundan bu yana sergilediği kişiliğini düşününce hakkındaki düşüncelerimden ötürü üzülmüyordum. Zeki ve hırslı oluşu sayabileceğim en iyi huyuydu sanırım. Genç yaşta hayatını kaybeden babamın yerini amcam doldurmaya çalışmıştı. Onun yokluğunu aratmamak için kardeşim ve bana kendi çocuğundan ayırt etmemişti. Amcamın bize düşkünlüğünü kıskanan Tufan, hiç bir zaman bu yönünü göstermekten çekinmedi. Tufanın vurdum duymaz ve bencil tavırları amcamın onun üzerinde kurduğu hayalleri yerle bir etmiş ve hayallerini benim üzerimden şekillendirmişti. Babama olan özlemimi baba yarısı sayılan amcamla gidermeye çalışmış, beraber güzel işlere imza atmıştık. Zaman beni büyütürken amcamı yaşlandırmıştı. Bir süre sonra şirketten elini ayağını çekip yengemle beraber emekliliğinin tadını çıkarmaya başlamıştı.
Bilgisayar ekranına boş gözlerle bakarken geçmişe doğru yolculuk yapmıştım. Geçmişimde güzel anılar olduğu kadar acı anıları da barındırıyordu; daha fazla geçmişte kaybolmak istemediğim için bilgisayarımı kapatıp çalışma masamdan kalktım.
Kitaplığımdan yarım bırakmış olduğum romanı aldığımda gözüme komşu kızının hayranlıkla baktığı Aşkın gözyaşları adlı romana kaydı gözlerim. Hiç yapmadığım bir şeyi yaparak okumuş olduğum kitabı rafa bırakıp -Sinan Yağmur'un Aşkın gözyaşları- kitabını alıp yatağıma uzandım. Kitabın ilk sayfasını açtığımda içimi saran merak ve heyecanımı bastırmaya çalıştım. Bu halime gülümsedim; beni heyecanlandıran roman mıydı yoksa komşu kızının bu romanı severek okuması mıydı, bilmiyorum.
"Bakalım komşu kızının sevdiği roman nasılmış," dedim mırıldanarak.
Güneş camın içinden geçip aralık olan perdeden sıyrılarak yüzüme vurduğunda zorda olsa gözlerimi aralamayı başarmıştım. Yataktan doğrulduğumda yanımda açık şekilde duran romana baktım. Dün gece kitabın yarısına kadar okumuş ve komşu kızının methettiği kadar güzel olduğunu doğruydu. Romanı komodinin üstüne bırakıp duşa girdim. Duştan sonra kazınan midemi doyurmak umuduyla mutfağa gittim. Erken kalkıp kahvaltıyı hazırlayan annemin varlığına şükürler ettim. Şükrüm bana kahvaltı hazırladığı için değil yanımda olduğu olmasınaydı.
"Günaydın güzellik," dedim, annem doldurmuş olduğu çayları masaya bırakıp gülümsedi.
"Günaydın oğlum, bende seni kaldırmaya gelecektim," dedi, sandalyesini çekip oturarak.
"Eline sağlık annem," deyip annemin karşısına oturdum.
Kahvaltımızı yaparken yeni komşular, evdeki bir kaç eksikten, şirkete gelen iş tekliflerinden ve İstanbul'daki ailemiz hakkında sohbet ettik.
"İstanbul'a ne zaman döneceksin?"
" Çok şükür oğlum evin yerleşti. Bir kaç gün sonra dönerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~
Spiritual♡AŞK VE MACERA ROMANI.♡ Aşkı yaşamaya, yanmaya, kalbinizi mühürlemeye hazır mısınız? Onların aşklarına sadece sevdikleri değil; gecenin sessizliği, gözyaşlarının ıssızlığı, koca bir kalabalığın içinde kalmış yalnızlık şahit olmuştu. Eğer gözyaşları...