Merhaba.Yeni bölümle karşınızdayım yine...
Bence o kadar da kötü bir bölüm olmadı.
Amaaann neyse hadi okuyun...
👽👽👽👽👽👽👽👽👽👽👽👽👽
Meriç bileğimden tuttu ve beni arabasına doğru götürmeye başladı.Bende de itiraz edecek mecâl yoktu zaten...Gözlerimi kapattım ve onun beni götürmesine izin verdim.Ama birden kolumun hırsla çekilmesiyle kendime geldim.Aras Meriç'e öldürecekmiş gibi bakıyordu.Akın onu geri çekti ve;
"Agaa hiç sırası değil." Dedi ama Aras onu dinleyecek gibi durmuyordu.Ne yapmaya çalışıyordu bu?! Ben burda acı çekiyorum! Ve Meriç bana yardım ediyor! Bunun nesi kötü?!Çatık kaşlarımla Aras'a döndüm ve;
"Gerçekten sırası değil Aras!" Dedim ardından Meriç bindirmeden arabaya atladım.O da koşarak direksiyona geçti.Camı araladım Arasta sinirle arabasına atladı.Sinirli sürmese bari...Eğer sinirli sürerse kaza yapma ihtimali çok yüksek!Bu ihtimal aklıma gelince hemen Aras'ı aradım.Sanki bunu bekliyormuş gibi ilk çalışta açtı.
"Aras! Sakın bir salaklık yapıp hızlı süreyim deme! Sinirli sinirli süremezsin arabayı!" Dediğimde Aras ofladı.
"Neden onunla gittin?" Dediğinde gerçekten buna takılmış olmasına şaşırdım.Ben bir an önce hastaneye gitmek istiyordum Aras ne düşünüyordu?!...
"Aras! Tek derdim hastaneye gitmek!" Dedim ve telefonu yüzüne kapattım.Meriç bana anlamaz bakışlar atarken;
"Sür!" Dedim ve başımı cama yasladım.
Babamı son kez görmeliydim...Onun koksunu son kez duymalıydım...Keşke sesini de duyabilseydim...****
Yaklaşık 10 dakikalık yoldan sonra hastaneye gelmiştik ve ben hiç beklemeden kemerimi çözüp indim arabadan.Babamın yattığı kata çıkmaya başladım hızlı adımlarla...Oraya geldiğimde annem ve Çiler berbat haldelerdi.
Annem gelip bana sarıldı ve;
"Kızım...Baban..."
"Anne sus!" Dedim.Biliyordum öldüğünü! Daha neyi açıklamaya çalışıyordu?! Annem gözyaşlarını mendille sildi ve;
"Sen nerdeydin?" Dedi.Arkamdakilere kısa bir bakış attığımda hepsi 'söylemiycez' anlamında başlarını salladı.
"Hiç..." dedim."Babam nerde?" Dediğimde annem ağlamaya başladı ve;
"M-morgta..." dediği sırada mideme bir taş oturdu âdeta...Morg?! Evet...Herkes bir gün oraya girecekti ama...Keşke babamdan önce...Ben girseydim...Koşarak morga indim.Görevli beni sokmak için yetkisi olmadığı hakkında birşeyler zırvalıyordu.Kapının önüne oturduğum sırada Meriç geldi ve adama birşeyler söyledi.Sonra elimden tutup beni kaldırdı.Adam kapıyı açınca Meriç'e şaşkınca bakmaya başladım.
Acıyla gülümsedi ve;
"Hadi...Git gör babanı..." dedi.Ona içimden teşekkürler ettim.
Görevliyle içeri gireceğimiz sırada babamı öyle görünce dayanamayacağımı düşündüğüm için durdum.
"Sende gel." Dedim.Meriç kafasını olumlu anlamda salladı ve benden bir adım geride yürümeye başladı.Babamı koydukları şeye geldiğimizde Meriç'in kolunu sıkmaya başladım.Giydiği bordo kazağının kolunu biraz yukarı çektiği için tırnaklarımın tenine battığına emindim...Ama umrumda değildi! Tek derdim bir an önce babamı görmekti!...
Meriçte sesini çıkarmıyordu zaten.Adam o gri kutu gibi şeyi bize doğru çekti.Bir adım gerileyecektim ki Meriç beni tuttu ve korkmamı engellemeye çalıştı.Ona bakmadan gri kutuya diktim gözlerimi.Kapağını kaldırdı ve yeşil örtüyü tuttu.Bize kısa bir bakış atıp örtüyü açtı...Babam...Onu öyle bembeyaz görünce öyle bir sarılmak istedim ki...
Hıçkırdım ve bağırarak ağlamaya başladım.Meriç yanımda olmasaydı şuan yere çökmüş olurdum ve birdaha asla kalkamazdım!Adam Meriç'e baktı ve ardından örtüyü kapattı.Meriç de beni tutup kapıya yönlendirdi hem ağlıyor hemde ondan destek bulmaya çalışıyordum.Kapıdan çıktığımızda herkes oradaydı.Azrayla Ebrar beni Meriçten ayırıp sıkı sıkı sarıldılar.
"Gitti..." Dedim."Bir daha evimize güneş doğmayacak..." Ebrar saçımı okşadı ve;
"Öyle deme bitanem!" Diye uyardı.
Azra birşey diyemiyordu çünkü o da benimle birlikte ağlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçim
Teen Fiction"Yavaş ol biraz be hödük!" dedim karşımda duran yontulmamış meşe odununa.Kaşları çatık bir şekilde arabasını incelerken bana döndü ve gözlüklerini düzeltip; "Asıl sen önüne baksana kızım!" Dedi.Derin bir nefes aldım ve; "Yaya geçidindeyim! Ve bize y...