6.Bölüm

1.6K 57 7
                                    

▶Sibel'den◀

"Alt tarafı bir yemek yiyeceğiz diye Ortaköy'e gelmemize gerek yoktu. Ve ne kadar ilginç ki (!) trafiğe takıldık." dedim ellerimi dizime vurarak.

"Deme öyle, yani ben ilk defa bir melekle yemek yiyeceğim için özel bir yer olsun istemiştim. Ama yol durumuna bakmak gerekiyormuş." dedi gülümseyerek.

İlk cümlesini duyunca bütün kızgınlığım uçup gitmişti. Resmen bana sulanıyordu.

Yüzümü kocaman bir gülümseme sararken bunun hayatımda aldığım en güzel ve nadir iltifatlardan biri olduğunu düşündüm.

"Ne güzel gülüyorsun sen öyle?" dediğinde gözlerimi kocaman açtım.

"Sen baya baya bana yürüyorsun ama." dedim bir elimi belime koyarak.

"Huyuna suyuna gitmeye çalışıyorum işte." Bu kadar açık sözlü oluşu beni şaşırtıyordu.

"İstediğin şeyi gayet net söyleyebilme huyun elindeki paradan geliyor herhalde." dedim.

"Aslında ben hiçbir zaman zengin aile çocuğu havasına giremedim. Çocukken hep seninki gibi sıcak bir mahallede arkadaşlarımla top oynamanın hayalini kurardım. Benim üstüm başım kirlenmesin diye bir tane bile topum olmadı."

İçten içe üzülmüştüm ama bunu geçmişiyle dalga geçer, geçmişine güler gibi söylediği için ben de üzüntümü belli etmedim.

Yolun geri kalanı boyunca ben hiç konuşmadım, o da sürekli beni kesti.

Kilit açılmıyordu bir türlü ve tam Ortaköy'e kadar gitmemize yarım kilometreden az kalmıştı.

Bulduğu bir ücretli otoparka direksiyonu kırıp söylene söylene park fişini aldı.

"Bu kilit açılmaz. Yürürüz dimi?" dedi bana dönerek.

"Yürürüz tabi canım." dedim. Ama dediğimin farkına sırıttığını gördüğümde vardım.

"Ya-yani canım derken..." diye açıklamaya girmiştim ki sözümü kesti.

"Tabi canım anlamında canımdı." dedi hala sırıtarak.

Arabayı durdurduğunda bunu bekliyormuş gibi arabadan indim. Görevliye birşeyler söyleyip yanıma geldi.

Kafasıyla yolu işaret ettiğinde yürümeye başladık.

Ataerkil bir adam olmayışı çok hoşuma gitmişti. Çünkü daha önce bu şekilde kalabalık yerlere üniversiteden vesaire arkadaşlarla geldiğimizde sürekli hatırlatmam gereken bir söz olurdu.

'Kadın erkeğin arkasından yürümez, yan yana yürürler.'

İlk defa böyle birşeye gereksinim duymamak, bu kadar değerli hissetmek beni çok mutlu etmişti.

Ben düşüncelere dalmış onun gittiği yere doğru yürürken birden kolunu boynuma dolayıp kendine çekti.

"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadım.

"Karşı kaldırımdaki herif seni yedi resmen." dediğinde hak verdim. Çünkü adam gerçekten de bana gördüğü ilk kadınmışım gibi bakıyordu.

Meydana inerken hemen girişteki kumpirci tezgahlarında çalışan biri elini kaldırıp "Vay! Fikolata!" diye bağırdı.

Sonra da yanımıza gelip elimi sıktı "Merhaba yenge!" dedi. Benim açıklamama izin vermeden Fikret'e döndü.

"Nerelerdesin lan sen kaçak? Kaç oldu uğramıyorsun?"

"Lan oğlum, Fikolata filan kızın yanında oluyor mu?" diye fısıldadı. Duymadığımı zannediyordu ama yanılıyordu.

Avukat Hanım ~FikBel~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin