Multimedyadaki videoyu izlemeyi unutmayın.
▶Sibel'den◀
*3 gün sonra*
Fiko'nun taburcu işlemlerini halledip daha demin bankadan çektiğim parayı karşımdaki kadına uzattım.
İşlemler bittikten sonra "Geçmiş olsun." dedi ve ben de başımla teşekkür ettim.
Fiko'nun odasına gittiğimde gizli saklı evindeki görevli Sema Abla'dan aldığım temiz kıyafetlerle dolu çantayı eline almış, hazırlanmış beni bekliyordu.
Gülümsedi ama yanağındaki uzun yaranın acımasıyla yüzünü buruşturdu. Onun canı acıyınca benim de canım acıyor, ama bunu ona söylersem daha çok acıyacağını düşünüyordum.
Elindeki çantayı almaya yeltendiğimde geri çekip kafasını yana yatırdı.
"Hafif zaten." dedi diğer, sargılı elini dirseğime koyarak. Dokunduğu yer cayır cayır yanıyordu.
Şu 3 günde benden sakladığı ya da olduğundan farklı anlattığı herşeyi teker teker dürüstçe anlattı.
O yücelte yücelte anlattığım öğretmenlik onun için bir hayalmiş ve sadece hayal olarak kalabilirmiş. Baba baskısıyla özgürlüğünden de olduğu için şirketin başına geçme planlarından başka elinde hiçbir şans yokmuş.
Yani ben Avukat Hanım olarak kalırken onun aklımdaki Öğretmen Bey rütbesi silinip gitmişti.
Trafik kazasını da babasıyla kavga ettikten sonra sinirle çıkınca yapmıştı.
Sorumlusu kimdi? Ben! Sevdiğimi kendime inandıramadığım adam sırf beni kendine o kadar inandırıp hayal kırıklığına uğrattığı için babasını karşısına alıp ardından bu kazayı yapmıştı.
En çok da adımı söyledikten sonra nefesinin kesilmesi çıkmıyordu aklımdan. Yaşadığım o korkuyu daha önce yaşadığım bir KAYIPTA yaşamıştım sadece.
Onu kaybetmeyi aklımın ucundan bile geçirmek istemiyordum. Böyle bir ihtimalin oluşu bile varlığımdan soğutuyordu beni.
Çünkü onu kaybetmek, kendimi kaybetmekle eş değerdi.
Dışarı çıktığımızda bizi bekleyen Ece koskocaman gülümsedi. Yanına kadar geldiğimizde kapıda bekleyen taksinin hemen önünde ayaküstü bir konuşma yaptık.
"Geçmiş olsun enişte." dediğinde dizine vurdum dizimle. Acıyla bağırdığında ben utançtan kıpkırmızı kesilmiştim. Fiko ise sadece gülüyordu.
Bir kez daha gülüşünü bana bahşettiğinde bu gülüşü daha önce dudaklarımda hissedip, ne kadar güzel olduğunu hatırladım.
Ama bunu tekrar yapamazdım. Gülüşünden öpemezdim tekrar işte.
Nedensiz nedensiz yasaklar koymuştum kendime. Nedensizliklerinin sebebiyse bir neden arayışında olmayışımdı.
Bırak nedensiz kalsınlar. Sanki okuldaki yasakların nedenleri çok açık. Sakız çiğnemek yasak. Neden? Bulaşıcı hastalık sanırsın.
Taksiye bindiğimizde Ece öne geçmiş, Fiko da arkada benimle oturuyordu.
Kafamı cama dayayıp yolu izlemeye başladım. Yol kemarındaki ağaçların tek tek şekline baktım.
Daha sonra da gözüm bulutlara kaydı. Annemin yüzünü görür gibi olduğumda parmaklarımı camda gezdirdim.
'Kızın kendini bir adama kaptırıyor anne. Keşke burada olsaydın da bunun ismini koymama yardımcı olsaydın' dedim içimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat Hanım ~FikBel~
Hayran KurguO koğuşun içine hapsolmam değildi önemli olan. Hatta buraya gelişim Dünya için bir iyilikti çünkü insanlar benim yüzümden hayatını kaybediyordu. Peki madem bunu biliyordum o zaman neden yapıyordum? Evet, gerçekten de Avukat Hanım haklı. Ben tam bir...