Hissetmek lazım,
Alp, Esma, Eylül, Ali ve diğerleri, biraz kafa dağıtmak için karaokeye gitmişlerdi.
Kimsenin morali iyi değildi, ama belki de bağıra bağıra şarkı söyleyince içleri rahatlayacaktı, en azından Esma böyle düşünüyordu.
Fatih'e yalvarmışlar, ama bir türlü getirememişlerdi..Oğuz Hoca da gitmişti, ama aralarında en isteksiz oydu.Belki geçirdikleri güzel günlerden, hastanede en yakın olduğu kişi olduğundan belki de sürekli gözleri doluyordu.
Günler sonra çıkmıştı sanki kalbindeki acı.Kimsenin şarkı söylemek gibi bir amacı yoktu, Esma'nın da.Ama Eylül biliyordu Esma'nın sesinin güzelliğini, evde hep mırıldanırdı...
Zar zor Esma'yı sahneye çıkarmışlardı, Alp ve Eylül.
Alp tezahürat yapıyordu,
"Yürü be Esma!"
Eylül, biliyordu Esma'nın Alp'ten hoşlandığını, ve Alp'in de ondan hoşlandığını sezmişti."Ses,ses.Ihım."
Esma sesin düzgün çıktığı kanısına varmıştı, çok da hoşuna giden bir şarkıyı söylüyordu.Az da olsa yerine geldi keyfi,
içinden söylediğini düşündüğü şeyi,
"Bahar'ım da burda olsaydı..." sesli bir şekilde söylemişti.Oğuz kendini çok zor tutuyordu ağlamamak için,
kim bilir şarkıdan sonra neler olacaktı.
"Uykulu gözlerle, döndüm rüyamdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından.
Sen olmasan buralara gelemezdim ben,
Sevemezdim bu şehri anlamazdım dilinden.Alp'e bakıyordu, gözlerini kaçırarak.
Nasıl bir sevdaysa bu, karşı koyamam,
Dayanamam kıskanırım seni, paylaşamam.
Satırlar uçar gider aklımdan...
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından''Şarkının ilk nakaratı bittiğinde hepsi mağrurlanmıştı, zaten Oğuz'un kendine hakim olabilecek gibi bir durumu kalmayınca dışarı çıkmıştı.
Alp'in de gözleri dolmaya başlamıştı, kalbinde ağrıdan farklı bir acı vardı ve midesinde hafif bir bulanma, hani derler ya kelebekler uçuşuyor midesinde diye, işte tam olarak o tabire uyuyordu o an.
Şarkı henüz hala melodisindeyken, Eylül'e döndü.
"Hocam, sesim hiç güzel değil.Şimdiden kusura bakmayın."
Bunu söylerken Eylül'le Ali Asaf'a bakıyordu.
Sonra da hafif seri yürüyerek masanın üstündeki mikrofonu aldı, sahneye çıktı.
Ali Asaf ve Eylül birbirlerine bakıyordu, hafif tebessümle.Esma'ysa onlara dönük değildi, çünkü gözyaşlarını görmelerini istemediği bir vakitti.
Şarkı devam etti,
Bu sefer Esma'nın sesinin yanında, başka bir ses daha vardı."Uykulu gözlerle, döndüm rüyamdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından.
Sen olmasan buralara gelemezdim ben,
Sevemezdim bu şehri anlamazdım dilinden.
Nasıl bir sevdaysa bu, karşı koyamam,"Esma şaşkınca bakıyordu Alp'e, hafif sesi titriyordu ama aldırış da etmiyordu.
Yalnızca gözleri birbirlerine kitlenmişti, başka bir şeye odaklanmıyorlardı o an.
Ve Alp o kadar hissettirerek okuyordu ki, sanki gerçekten ona sarı laleler almış gibiydi...
Şarkı aynı anda devam ediyordu, ve onlar okuyordu,"Dayanamam kıskanırım seni, paylaşamam.
Satırlar uçar gider aklımdan...
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından"Şarkı bitmiş, melodisi hafiflemişti.
Alp'in gözleri Esma'nın gözlerine kitlenmişti, ve hafifçe dudaklarına doğru indi
Esma'nın ellerini tuttu, elleriyle.
Ve sonra yakınlaştı, daha da yakınlaştı kokusunu alacak kadar.
Ufacık bir anda, dudaklarını onun dudaklarına değdirdi...Haay gaaayzz!
Önümüzdeki iki gün yolculukta olacağımdan fazla aktif olamayacğım, büyük ihtimalle de bölüm gelemeyecek.
Sonra geri dönüyoruum!
Vote ve yorumu eksik etmeyin
Love all of you ♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feels of esma&alp
FanfictionAlp hala Esma'yı tutmuş, sarılıyordu. Ateşini ölçmek için, ya da ona değer verdiğini hissettirmek için alnından öptü. *** "Bir de ikimiz kalsak, yıldızların altında."