anneden yaralı

363 25 0
                                    

"Aşkınla ruhumu şad ederken,
Sonunda sabrımı taşıran yârim"
Sezen Aksu - Şanıma İnanma

Hayatımın bu bölümüne kadar geçirdiğim yerle yüzleşmem gerekiyordu artık, hem ben orayı seviyordum zaten herkes benim gibi annesi babası olmayan çocuklardı.

...Ve yine benim gibi bir sürü annesinin sevmediği çocuklar.
Birilerinin beni anlaması mutlu ediyordu istemsiz bir şekilde, biliyorum kimse annesini kaybetmek istemez görerek ya da görmeden, ama elden ne
gelir böyle durumdaki bir genç adam?

Saat öğleni biraz geçmiş, acilden anca sıyrılabilen Alp, son zamanlardaki alışkanlıkların bir getirisi olarak Esma'nın kafesine doğru yol almıştı.

Esma ise Alp'i bekliyordu, bilmem kaçıncı bardağı dizerken rafa.
Şarkı da mırıldanıyordu, duruma uygun olacak gibi,
'unutulur, gidersin
kaldırırlar rafa...'
Alp girdi o sırada,
Esma da fark etti tabi döndü hemen ona.
"Devam et, devam.Çok sevdiğim bi' şarkı benim de."
Esma gülümsedi, "Bir dahaki sefere artık."

Alp sandalye çekip oturdu, gülümseyerek bekliyordu ama bugünün heyecanından buruk bir gülümsemeydi bu.
Esma sipariş dahi almadan, hazırladığı patatesleri güzelce tabağa koydu götürmek için Alp'e.

"Esma, hazır gelen müşteri de yok, gelip yanıma otursana sen de." dedi Alp gülerek,
Esma dünden razı olduğunu belli etmemeye çalışarak sağa sola baktı, hani müşteri olmadığını biliyor olmasına rağmen içgüdüsel getiriler...
"Tabii," ve oturdu.
"Ee nasıl gidiyor, geç kaldın bugün biraz?"
Alp ağzındakini yutmak için hızlıca çiğnerken bir yandan içeceğinden bir yudum aldı,
"Acil, çok yoğundu bugün ya, olsun boşluk bulup geldim."
Güldü.
Esma da güldü.
"Ya kıyamam, yoruluyorsun değil mi?"
Alp, arkadaşça olmasını umarak Esma'nın masada duran elinin üstüne elini koydu ve hafifçe kavradı.
"Bir gün kalp atışından gideceğim bu gidişle." diye geçirdi içinden Esma.
Alp devam etti,"Sen düşünme şimdi bunları," dedi elini hafifçe çekmeden önce,
"Ya Esma, bu anne patatesi nasıl diğerlerinden daha güzel olabiliyor?"
Esma otuz iki diş sırıttı,"Yani, ben genelde sevgi falan katıyorum işe yarıyor. Bir de, annem, gitmeden önce çok yapardı, benim yanımda yapardı ben de izlerdim onu.
Hem de o son günün hiç bir anı gözümden gitmediği için, hatırlıyorum anne patatesinin güzelliğini...
Ya ben de ne saçmalıyorsam, elma dilim patates işte."
Alp bir anda mağrurlaştı, anneden yaralı ikinci bir kalp...
"Anlatmak istersen, yani aklına gelince canını sıkıyorsa anlatabilirsin.İstediğin zaman."

Esma öylece Alp'e baktı, ağlamamak için kendini tuttuğundan boğazı düğümlenmişti.
Ama gözleri de doluyordu.
Alp anladı o an, onun da annesi tarafından kalbinin kırık olduğunu..Hem de kimseye belli etmiyordu, bıraktığı elini tekrar tuttu.
"Özür dilerim, ben bilmiyordum çok özür dilerim.Gerçekten seni kırmak istemedim."
Esma gözünden yaş akıtmamayı başararak gülümsedi,
"Önemi yok, yani insanın her aklına gelişinde kalbi acıyor evet, ama alıştım artık geçiyor yani.Hem öyle akıl alıcı da bir hikaye değil, annem beni bırakıp gitti daha doğrusu bizi.
Derdi neydi, sıkıntısı var mıydı bilmiyorum hiç anlatmadı ama bizi çok seviyordu.
Ben de onu çok severdim, aramızda farklı bir bağ vardı.
Gitmeden önce de patates kızartmıştı, tabağı elime tutuşturdu, sonrası meçhul."
Alp gülümsemedi bu sefer, sanki her zaman onu mutlu eden insan bugün kalbini acıtmıştı.

Kalp alışır, acılara ve kayıplara.
Zaman geçer, seninle birlikte ruhun da büyür,
Sana can yoldaşı olacak insanlar gider,
Büyürken yeni yol arkadaşın bekler ilk durakta.

"Esma, seni kırıyorsa anlatmana gerek yok, istemezsen...Bugün büyüdüğüm yetimhaneye gideceğim ben de, o yüzden aynı konudan biraz daha muzdaribim bugün.
Diyorum ki, bugün erken kapatsan kafeyi de benimle beraber mi gelsen oraya.
Benim için çok değerli bir insansın, ayrıca derdimi anlayan birisin. "
Esma gülümsedi,
"Gelirim, hem değişiklik olur bana da."
***
Esma kapıyı da kilitledikten sonra enerjisini toplamış gibi Alp'e döndü.
"Haydi gidelim o halde,"
Bi' anda durdu, "Alp, iyi hoş gidiyoruz biz de, sen izin falan mı aldın?"
Alp güldü,
"Aynen öyle, yalnızca bugün için."
***
Kapıdan içeri girmeden Esma durdu bir an,
"Demek burda yaşadın ha, vay!"
Alp Esma'nın elini tuttu, bu sefer amacı sevgili imajı vermekti çünkü çok da tekin tipler yoktu.
"Üzgünüm, yani rahatsız olduysan.Bunlar tehlikeli tipler, bizi sevgili sansalar daha iyi olur."
Esma şaşkındı, ama ayak uyduruyordu.

O sırada hoş görünümlü bir çocuk yanlarına geldi,
"Vay, Alp abim gelmiş.
Gençler!"
Çocukların hepsi yanlarına toplandı, hem Alp'i sevdiklerinden olsa gerek, hem de ellerindeki süslü poşetlerden.
Gitmeden Esma'nın kafesinden birkaç güzel yiyecek ve küçük kitapları da yanlarına almışlardı çocukları mutlu etmek adına.

"Abi sevgilin de çok güzelmiş, yine iyisin."
Derken Esma'ya bakıp gülümsüyordu çocuk.
Onlar da sadece gülümsemekle yetindiler.

Yepyeni bir bölümün daha sonuna geldiğimiz dakikalarda, ne yapıyoruz efendim ben de pek bilmiyorum ama kendi şair ruhumu sevdiğimi söylemeden geçemiyorum :) Umarım seversiniz, vote ve yorumu eksik etmeyin güzel insanlar, çok seviliyorsunuz ♥️

feels of esma&alpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin