3 EKİM PAZARTESİ

404 23 4
                                    

Her zaman olduğu gibi alarmı duymamış ve kalkmam gereken saaten 25 dakka geç kalkmıştım.Hızlı bir şekilde beyaz tişörtümü raftan alıp üstüme giydim .Havanın nasıl olduğuna bakmak için balkona çıktım,havanın esintisi bana üstüme bir şey almam gerektiğini hissettirdi .Askıdan çizgili lacivert gömleğimi alıp üstüme geçirdim.Kot pantolumu da hızlıca giydim. Dişlerimi fırçaladıktam sonra koltuktan çantamıda alıp kapıya yöneldim.Her sabah spor ayakkabılarımın zor giyiliyor olması canımı sıkıyordu.Asansörün kapısına gittiğimde meşgul yazısını görmek iyice canımı sıkmıştı .Koşar adım merdivenlerden aşağı indim.Okulumun fazla uzak olmamasına rağmen geç kaldığımdan hemen arabama bindim. Yaklaşık 4-5 dakika sonra okulun önündeydim . Arabayı girişin en yakın yerine park ettim. Yan koltuktan çantamı elime alıp hızlı adımlarla sınıfa gittim.İlk ders bitmişti.En yakın arkadaşım olan Şeyma koşarak yanıma geldi. Elime bir mektup verdi. ''Ayliiin,iki tane kız bu mektubu sana vermemi söylediler'' dedi ,meraklı bir ses tonuyla.Şaşırıştım,mektubu açmaktan korkuyordum .Ailem hakkında  bir şeyler öğrenebileceğimi düşününce mektubu açmaya karar verdim .Şeyma 'da gözlerini dikmiş bana bakıyordu.Mektupta  ''seni çok seviyoruz kendini yalnız hissetme doğru zaman geldiğinde  her şeyi anlatıcaz sana ,şimdilik sana sadece bunu söyleyebiliyoruz,eminiz ki tanıdığında sen de bizi çok seviceksin.Kaybettiğimiz yılları mutlaka telafi edicez,sen bizim bir parçamızsın .'' altında ne bir isim, ne de bir adres yazıyordu .Hiç daha önce  bana bunları söyleyebilecek bir arkadaşım olmamıştı.Daha doğrusu bana bunları söyleyebilecek tanıdığım kimse olmamıştı.Birilerinin  bana bu kadar çok değer vermesi mutlu ederken,kim olduklarını bilmemem canımı sıkmıştı. Şeyma yüzümün düştüğünü anlayınca nolduğunu sordu .Ben de umursamaz bir şekilde ''Hiç '' diye geçiştirdim .Şeyma'nın yanından ayrılıp kafeteryaya gittim.Kahvemi içtikten sonra sınıfa gittim. Başımı masaya koydum.Eğer ölmedilerse bunca yıl beni neden aramdılar? Belkide yaşadıklarına  kendimi bu kadar inandırmam doğru değildi.Üvey ailem beklide her şeyi doğru anlatmıştı.Kafamı karıştıran,gelen mektuplardı.
Sezen Aksu 'nun da şarkısında dediği gibi''Herkes payına düşeni yaşar.''hayatımda duduğum en doğru söz.
Bana sunulan hayatı en doğru şekilde yaşamayı hedeflemiş bir kızım ,hayatımdan asla şikayet etmedim ama meraklarım oldu tabi,neden ailemin olmadığı konusunda .Her zaman yolumdaki engellerden, hayatımdaki engebelerden bir şeyler çıkardım.Sizede tavsiye ediyorum;
Zorluklar karşısında isyan etmek yerine ,öğrendikleriniz için şükredin.Size sunulan hayatı en doğru şekilde yaşamak  için gayret gösterin.
Okulun bitmesine az kalmıştı.Kendi ayaklarımın üzerinde durmak için derslerimede çaba gösteriyordum. Üvey ailemden hiçbir beklentim yoktu,gerçek ailem yanımda olsaydı onlardanda olmayacaktı.Okurken aynı zamanda çalışıyordumda zaten,kendime bakabiliyordum.Üvey aileminde üzerimdeki hakkı büyüktü.Onların bana verdiği en büyük hazine ise; okuma anışkanlığımdı.Kitaplarım beni asla yalnız bırakmazdı.Okuldan çıkıp arabama doğru yürüdüm.Okulum eve yakın olduğunda en fazla bir şarkı dinliyebiliyordum. Mehmet Erdem'in ''Acıyı Sevmek Olur Mu?'' şarkısı çalmaya başladı.Benim fikrimi soracak olursanız eğer? Gerektiği zaman acıyı da sevmek lazım, söylemiştim ya herkes kendi payına düşeni yaşıyor diye,acıda bizim hayatımızda varsa onu da yaşayacağız.Kim acı çekmiyor ki?Önemli olan acımızdan neler öğrendiğimiz.Zorluklardan ders çıkaran insanlar gülümsemeyi öğrenebilir.Eve vardığımda,üstümü bile değiştirmeden direk mutfağa yöneldim.İşe gitmek için yaklaşık 1 saatim vardı.Atıştırmak için bir şeyler hazırladım ve olmazsa olmazım sütlü kahvemide bardağa doldurdum. Bir tepsiye koyup balkona çıktım.Hem dinleniyor hemde karnımı doyuruyordum.Aklımdaki soruları cevaplamaya çalışırken saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Beden olarak çok yorgun olmazsamda ruhen kendimi bitik durumda hissediyordum.Ağır ağır ayakkabılarımı giydim. Aşağı indiğimde havanın esintili oluşu beni hiç rahatsız etmedi. Sararmış yaprakların ağaçlardan süzülerek düşüşünü izleye izle iş yerime doğru yola çıktım. Okulum kadar yakın olmasada çok uzak olduğu söylenemezdi.İçeri girdiğimde patronum her zaman ki gibi yüksek sesiyle beni yanına çağardı.Bu çekilen fotoğrafları düzenleyip çıkartmamı söyledi. Söyledi demek onun için biraz kibar kalıyordu.Kibarlıktan anlamayan bir insandı.Bütün çalışanlarına sürekli emirler yağdırıp herkesi küçümserdi.İşimi çok sevmeme rağmen bazen işi bırakma isteği oluyordu içimde.Daha fazla bu kaba adamı kafama takacak değildim.İşimin başına döndüm.Yaklaşık bir saat kadar aralıksız düzenlemeleri yaptım.Son birkaç tane kalmıştı .Koltuğumdan kalkıp ofisin mutfağına gittim.İki üç mandalinayı elime alıp yıkadım ve tabağa koydum.Tekrar işimin başına döndüm.Fotoğrafı düzenlerken fotoğraftaki kızların yüzü tanıdık geldi. Bir kez gördüğüm bir insanı asla unutmazdım.Biraz düşününce,bu iki kızın o gün yol sorduğum kızlar olduğunu fark ettim.Fotoğrafa iyice bakınca kızların ikiz olduğunu anladım.Hayatımda hiçbir etkisi olmayacak bu  bilgiden sonra işimi tamamlayıp çıkmak için toparlandım. Çıkarken patronum yine yüksek ses tonuyla''yarın okuldan sonra hemen gel düzenlediğin fotoğrafları almaya gelecekler .'' Dedi.Bende onun aksine gayet sakin bir sesle ''tamam patron'' diyip iş yerimden çıktım .Hiç oyalanmadan eve gitmek istiyordum.Komşuma kedisi Lokum'la biraz vakit geçirmek istediğimi söyleyecektim. Arabaya binerken biraz olsada yüzüm gülmüştü . Apartmana girip 3.kattaki Selen Abla'nın kapısını çaldım . Kapıyı açar açmaz Lokum'la oynamak istediğimi söyleyince oda kabul etti.Mamasıyla birlikte lokumu bana verdi. Üst kata çıktım. Ellerim dolu olduğundan kapıyı açmakta zorlandım. Evimde bir evcil hayvan beslemek çok istiyordum ama ona yeterli zaman ayıramıcağımı düşündüğümden bu isteğimi biraz erteliyordum. Ama her zaman sokaktaki kedilere , köpeklere ,kuşlara su ve yiyecek bırakıyordum. Lokumun mamasını önüne koydum . Bir kabada su  doldurup, suyunuda mamasının yanına koydum.Yemeğini yiyip suyunu içtikten sonra hemen yanıma geldi. Saatlerce birlikte vakit geçirdik. Bana ayrı bir huzur veriyordu. Vedalaşma vaktimiz gelmişti onu aşağa indirdim. Sevimli kediye öyle bir dalmışım ki üstümü bile değiştirmemişim. Odama gidip üstümü değiştirdikten sonra yatağıma uzandım . Fazlasıyla yorulmuş hissediyordum . Gözlerimi kapadığım gibi uyumuşum.

GÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin