Y/N: Bilimsel olarak yanlışlarım olabilir, lütfen anlayış gösterin. ^^
"Bu gece yanımda kalır mısın?" diye fısıldadı uzun saatler süren sessizlikten sonra.
Odanın diğer ucunda dizlerini kendine çekmiş öylece dışarıyı izliyordu, hiçbir şey görünmediği halde. Sorusunun ardından başını ağır bir hareketle bana çevirdi, benden bir cevap beklediğini anlamıştım.
"Sadece son bir gece, yarını düşünmeden kal benimle. İkimizin de kafası güzel, yarın bu aciz konuşmayı yaptığımı hatırlamayacağız ve birbirimizden nefret etmeye devam edeceğiz." dedi bakışlarını benden ayırıp.
Neden hala onunla aynı odada olduğumu bilmiyordum, her şey açığa çıkmıştı işte. Kirli oyunlarımız ifşa olmuştu ve bundan zevk almamız gerekirken oturmuş karşılıklı viski yudumluyorduk.
"Hepsi yalandı." dedi ve bardağında kalan içkiyi tek yudumda bitirdi. Boş bardağı duvara doğru hızla ittirdi ve bardak parçalara ayrıldı, tıpkı kalbim gibi.
Gözlerini kırılan parçalardan bana çevirdiğinde bu bakışın anlamını biliyordum, yalvarıyordu. Söylediği cümleye katılmamam için yalvarıyordu.
İkimizin de birbirimizden farkı yoktu.
Oyunlarımızı oynamış ve belli kazançlar elde etmiştik, öngöremediğimiz tek şey bu kazançların kayıplara değip değmeyeceği olmuştu.
Değmemişti.
Benim için değmemişti.
Kayıplarım çoktan kazancımın önündeydi, yeterince battığım bataklığa biraz daha batmakta sorun görmedim ve acıyla gülümsedim yalan söylemeden önce.
"Evet Jungkook." dedim onun yaptığı gibi içkiyi bitirdikten sonra.
Yalvaran bakışlarına aldırmadan devam ettim. "Hepsi yalandı."
*
Tilkiler benim idamımı isteyecekti, emindim.
Gizli bir görev olsa dahi Tilkilere ait bir simge taşıyorsan, ifşa dahi olma tehlikesinde olsan başka bir çetenin üye kabul ritüelini geçmek ihanet sayılırdı. Lider kanı taşıyan bir üyenin bunu yapması ise kesinlikle idamdı.
"Ben bağımsız çalışırım, yakışıklı. Aidiyatlık bana göre değil, bana sahip olamazsınız." dedim havluyu enseme yerleştirirken. Soğuk soğuk terliyordum ve bu fazlasıyla belli oluyordu.
"Ne o, Tilki? Yoksa idam edilmekten mi korkuyorsun?" dedi Mina alayla ve yanıma yaklaştı. Yüzünü bana yakınlaştırıp zevk aldığını fazlasıyla belli eder şekilde sırıttı.
Bu kız, fazlasıyla bana benziyordu ve bu hiç ama hiç hoşuma gitmiyordu.
Jungkook'a baktığımda şüpheli gözleriyle karşılaştım, ne yapacağımı kestiremiyordu.
Gülümsedim. "Bir çeteye ait olsaydım, korkuyor olabilirdim Akrep. Sürekli yanlış tahminler yapıyorsun."
Mina tekrar alayla güldükten sonra bizi yalnız bıraktı.
Her gün daha da batırmayı nasıl başardığımı merak ediyordum, Akreplere kabul ritüeli de nereden çıkmıştı? Jungkook'u ölüme terk etmediğime lanet ettim, onu kurtarmış olmak benim sonumu getirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is a losing game | jungkook
Fanfic"Bu sefer aşka oynamaya var mısın?" | Tamamen @anidendolunay 'a ithaf edilmiştir.