eleven

2.4K 235 90
                                    

Elimdeki mektuba daha ne kadar uzun bakabilirdim bilmiyorum, çarpık el yazısı gözlerimi dolduruyordu. Her şeyi özenli ve düzenli olan adamın el yazısının bu kadar çirkin olması beni hala şaşırtıyordu, mektubu kavrayan parmaklarımı sıktım. Buruşan kağıt parçasına düşen birkaç damla gözyaşını görmezlikten geldim. 

O'nu düşünmek yerine yazanları düşünmeliydim. 

Hayatımı değiştiren kelimeleri...


*


"Zamanı geldi. Tören alanına gitmeliyiz." 

Gözlerimi diktiğim kapıdan acımasız lidere çevirdim. Simsiyah giysileri en az kendisi kadar karanlıktı, o karanlık zihindeki düşünceleri görmeye çalıştığınızda kendinizi boğulmuş durumda buluyordunuz. 

Derin bir nefes aldım. "Tamam." 

Gözlerini kısıp beni süzdü, garipti. Dünkü haline kıyasla bu acınası durumumdan o kadar da zevk alıyor gibi görünmüyordu şaşırtıcı şekilde. Kollarını göğsünde birleştirdi ve kapıya yaslandı. "Bu halin pek de eğlenceli sayılmaz." 

Benden izinsiz devrilen gözlerim Jung Nara'ya göre fazla ciddiydi. "Ne yapmamı bekliyorsun bilmiyorum karanlık prens ama seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilemeyeceğim." 

Dudakları az da olsa kıvrıldı. 

"Kapına ajan yerleştirmiştim." dedi yaslandığı kapıdan doğrularak. "Kaçacağını düşünmüştüm, en azından deneyeceğini." 

Kaşlarımı çattım, bunu hiç düşünmemiştim. Tilkiler adına bir görevdeydim ve bunu yarım bırakıp kaçmayı aklıma bile getirmemiştim, Tilkiler için ölmeyi yeğlemiştim bir bakıma. Hoseok bu düşündüklerimi bilse gururlanırdı. 

Düşüncelerimle gülümsedim. Onu özlemiştim. 

"Kaçmamı gerektiren bir sebep mi var, lider?" diye sordum, ansızın keyiflenmiştim. 

Gülümsememe belli belirsiz cevap vermişti. "Ölüm fermanın için sabırsızlanıyor gibisin." 

Tekrar gözlerimi devirdim, ölüm fermanım olduğu doğruydu fakat çetem için bunu göze alabilirdim. 

Hoseok için. 

Ve Yoongi için.

"Umarım işaret sağlam koluma yapılır." diye mırıldandım yataktan doğrulurken. Kolumda gezdirdim gözlerimi, birkaç dakika içerisinde Akrep simgesi olacaktı orada. Akreplerin cüretine tekrar hayran kaldım, gizli görevlerde kollarındaki işaret sayesinde hemen ifşa oluyorlardı ama sanki bu onlar için sorun değilmiş gibiydi. Riskli olmasına rağmen gururlarından vazgeçmiyor gibiydiler. 

"Akrep olarak iyi iş çıkaracağımdan emin değilim." dedim ağzımda geveleyerek. "Bana uygun bir çete değil." 

Yataktan kalkıp üzerimi düzelttim, ona çevirdiğimde bakışlarımı sırıtıyordu. Kaşlarımı kaldırdım ve gözlerimi ona diktim. "Ne?" 

"Evet, Akreplere uygun değilsin." dedi sırıtışını bozmadan. "Fiziksel aşamaları rahatlıkla atlardın fakat diğer eğitimlerden geçemezdin." 

Gözlerimi kıstım. "Ne demek istiyorsun, Akrep? Mükemmel çeteniz için yeterince iyi olmadığımı mı ima ediyorsun?" 

Bana doğru attığı adımları izledim dikkatle, her an garip bir şey olabilecekmiş gibi bir his yayılmıştı vücuduma. Önüme geldiğinde başını eğerek bana baktı. 

love is a losing game | jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin