-33-

2.2K 145 16
                                    

"Minik bunu yapmak istediğimden pek emin değilim." dedi Jimin elindeki mikrofona bakarken. "Hazır hissetmiyorum."

Gülümseyerek ona cesaret vermeye çalıştım ama ben de en az onun kadar heyecanlıydım.

"Eminim sahneye çok yakışacaksın bebeğim!"

Etrafımızdaki boş masalara baktım.
Biraz sonra açılacak olan barda eğlencesine sahne alma fikri aklıma geldiğinde bu denli ciddi olduğumu bilmiyordum.

"Hadi ama onlarca kez prova yaptık, bu gece insanları sarhoş eden tek şey içki olmayacak!"

Kararsız gözleriyle bir bana bir de etrafa baktı.

Omuz silkti.

"Ne kaybederim ki?"

"Çocuklar insanlar gelmeye başladı hazırlansanız iyi olur!"

"Tamamdır Ki Ji-sshi!"

"Ya Kijji ne ara -sshi oldu?"

"Oh kıskanıyorsun."

"Güzelim bak ne dicem, kıskanıyorum."

Sonuna saçma sapan bir gülüş yerleştirdiği cümlesinden sonra mikrofonunu düzeltti.

Cevap veremeden öylece izledim onu.

Tombul parmaklarının mikrofona dokunuşu, dudaklarının narince hareket etmesi o kadar mucizeviydi ki bazen gerçek mi diye Jimin'i yokluyordum.

Ve o cidden gerçekti.

Tanrım sen iyi bir sanatçısın!

"Eh bazı eserlerini görülmeyecek kadar küçük yapmış ama bunu da kabul ediyoruz."

Düşünmeme bile fırsat vermeden konuşmasına devam etti.

"Aynen öyle, sesli düşünüyorsun."

"Ama kendi kısalığınla mükemmelliğini nasıl da aynı anda biliyorsun Jiminie!"

Söylediği cümleyi yutmasını sağlayıp gülümsedim.

Bozuntuya vermemek için gülümsedi.

Birden önüme döndüğümde birçok insanın bizi izlediğini bazılarının kafayı çekmek için bardaklarıyla ilgilendiğini, küçük bir kısmın ise çoktan saniyeler içinde yıldızlara kavuştuğunu gördüm.

Jimin fısıldadı.

"Sanırım şarkı söylememiz gereken kısım bu!"

Şaka yapıyor olmalısın!

Ben de insanlarla kitap klübü filan kurarız sanmıştım!

"Buradakilerin pek de kitap için geldiğini sanmıyorum minik!"

İçimdeki sesi dışa vurmamayı öğrenmeliyim.

Mikrofonda biraz deneme yaptıktan sonra şarkıya giren Jimin'e eşlik edeceğim kısmı bekledim.

Onu şarkı söylerken hayranlıkla izleyen insanları biraz kıskansam da bir süre sonra ben de onun büyüsüne kapıldım.

Turuncu saçlarının alnına düşmesi, söylerken gözlerini kapatıp gülümsemesi ve odaklandığında dudaklarını yalaması..

Park Jimin sen ne güzel şeysin öyle!

Kapalı olan gözlerini açıp bana bir işaret yaptığında kendi kısmımın geldiğini anlayıp söylemeye başladım.

Doğru mu söylüyordum emin değildim.

Ne Jimin gözlerini benden çekiyordu ne de ben ondan.

Birkaç şarkıyı öylece söyledik.

Dakikaların hızla geçmesini bir türlü anlayamadım.

Jimin son şarkısını söyleyip bana bittiğini gösterdiğinde sarhoş olmuşçasına yerimden kalkamadım.

Sanki oraya çivilenmiştim!

"Miniğim, geçirdiğim en güzel geceydi!"

Sahneden inerken vücuduma dolanıp küçük bir öpücük kondurdu dudaklarıma.

Ellerimi beline dolayıp yürümeye koyuldum.

Kafamı da ona yaslayıp mırıldandım.

"Hiç böylesini yaşamamıştım."

"Nasıl?"

"İnsanlar aşk yaşının 20'ler olduğunu söyler ama ben daha yirmi bile olmadan buldum onu!"

"Şanslı bir bücürsün!"

Dil çıkarıp onu taklit ettim.

"Şanslı bir veletsin!"

Motora binmeden önce durdu.

"Şanslı bir velet değilim."

Şaşkınlıkla ona baktım.

"Sadece simli bir ejderhayım!"

Kahkaha attıktan sonra kaskımı takıp arkasına yerleştim.

"Ya tabi minik bir yerçekimini kendine aşık eden simli kocaman bir ejderhasın sen Park Jimin."

Duymasa da gülümseyip mırıldandım.

"Ve bu yerçekimi seni yere fena sabitledi uçamayasın diye!"

____
Saat sabahın altısı üçten beri uyuyamıyorum oley🙃
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın.
Uykum var.
Bay💫

LUNATICHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin