İçimdeki Fırtına

13 2 0
                                    

      Osmaniyeden ayrılıyorum artık.  Yeni bir şehire, yeni yüzlere uzaklara gidiyorum, Erzurum'a. kafamı otobüsün camına yaslayıp yağmuru izledim kulağımda slow bi müzik. 19 yılım geçiyor gözlerimin önünden film gibi aksiyon, gerilim, korku, acılı kabus gibi bir 19 yıl bu. Artık herşeyi geride bırakıp gidiyorum. En sevdiklerim toprağın altındaydı daha fazla dayanamayıp gidiyordum. Yeni yüzlere yeni kişilere tanımadığım kişilere. Başıma nelerin geleceğini bilmeden gidiyorum. Yağmur yüreğimi temizlermiş gibi dertlerimi içimden göz yaşına çevirip akıtıyordu. Ağladıkça rahatlıyordum. Rahatladıkça huzurlu oluyordum. Herşeye rağmen yine Rabbime şükrediyordum. Ağlamaktan uykumun geldiğini anladım koltuğumu biraz yatırıp gözlerimi derin bi uykuya bıraktım.

                         ***

       Otobüsün durduğunu hissettim gözlerimi ışıklardan dolayı açmakta zorlandım. Bir tesise geldiğimizi fark ettim biraz hava almak için dışarıya çıktım. hava oldukça serindi hava kapalıydı bulutlar Ay'ı gizlemişlerdi. Arka cebimdeki sigara paketimi çıkarıp bir dal sigara çıkarıp yaktım. Dumanı her çektiğimde içimdeki fırtına diniyor gibiydi. Sancaktan bi şarkı seçtim "Gözümden Düştüğün An" Şarkılarını en çok sevdiğim kişiydi Sancak sesiyle güzel yorumluyordu daha çok slow şarkılar tercih ediyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu. Dinlerken rahatlatıyordu. Gelen anons sesi otobüsün hareket edeceğini söylüyordu sigaramın son deminide içip otobüsün arka merdivenlerinden çıkıp yerime yerleştim. Saate göz attım 19:10 geçiyordu yola çıkalı 7 saat olmuştu gecenin 5 inde inmiş olurdum sanırım. Müziği fazla dinlediğimden şarjımın az kaldığını gördüm sırt çantamdan şarj cihazımı çıkarıp telefonu şarja taktım. Uçak modundan çıkarıp hücresel veriyi açtım sadece tek bir kişiden bile mesaj yoktu zaten beklediğimde yoktu.  Çünkü herkese rest çekip gidiyordum hayatıma geçmişime tanıdığım tanımadığım kişileri bulunduran Osmaniye'ye rest çekiyordum. İyi inslanlar varmıydı bilmiyorum ama karşılaştıklarım en ufak şeylere küsüp gidenlerden ibaretti. Hiç dostum yoktu ama hep darbe yesemde yinede yardıma ihtiyacı olanlara maddi manevi yanlarında olmaya çaba gösterdim belki dost olurum diye. Birden bi ses geldi merakla ekran kilidini açıp whatsApp'a girdim..

Rabia: Kuzum nerdesin? Attığın mesaj içimi acıttı Gece sen çok haklısın ama senin yerin farklıydı bende hissetmen gerekiyordu. Gece ben seviyorum seni. Merak ediyorum indiğinde haber ver. Sen benim dertlşetiğim tek kişisin bunu unutma 😞...

Rabia diğerlerinden farklıydı ilk kez bana derdini anlatmıştı. İlk kez benim yanımda rahatlamıştı. İçimde ona cevap yazmam gerektiği geçti.

Ben: Sen farklısın evet özür dilerim seni kırmak istemedim evet beni de dinleyen en güzel kişisin sende en iyi kalbi olan kişi. Rabia seni asla unutmayacağım bana gerçekten çok yardımcı oldun herşey için teşekkür ederim. Merak etme sana iner inmez haber vereceğim.

Rabia: Haberini bekliyorum kuzum. Asıl ben teşekkür ederim herşey için. Emin ol bende aynı durumdayım Gece ben seni dost olarak görüyorum. Sende beni dostun kabul edermisin?

Ben hiç dost edinmedim çabalmadım değil ama herkesin bi  diğer yüzü vardı Rabia'nın hiç yanlışını görmedim  kimseye kötü davrandığınıda öyle. Sanırım dost olmayı kabul edecektim.

Ben: Rabia Sende benim dostumsun. Dost nedir biliyorsun sende. Bence biz diğerlerine örnek olabiliriz. 🙂

Rabia: Olacağız kuzum.😘 Sen biraz dinlen inince haber vermeyi unutma.

Ben: Tamam.

Şimdi bir dost edindim kendime yanyana değildik ama uzaklar da engel olamazdı değilmi? Oturuyordum ama yoruluyordum  aynı zamanda internetimi kapatıp biraz daha uyudum.

                          ***
       Nefes nefese birden gözlerimi açtım kâbus görmüştüm bukez uçuyordum havada kantlarım var gibi güzel kuşların sevimli hayvanların olduğu ormanda kanaryalarla ormanın içine doğru uçuyordum. Birden kendimi tutamayıp bi füze gibi hızlıydım fırtınalı yağmurlu biyerdeydim aşağı baktığımda ise kapkaranlık bi okyanus büyük dalgaları olan. Arkama baktığımda orman yok olmuş gibiydi hızlıca uçarken büyük bi tusinami dalgası beni içine alıp boğarak öldürdü beni. Kâbuslarımın hepsi ölümle bitiyorlardı. Ölüm bi gerçek ama  her uykuya daldığımda kendini hatırlatmak zorundamıydı ki. 4 yıldır güzel bi rüya görmedim. Aslında herşey pisikolojik olabilir. Yeni bir hayata başlayacağım şehirde tanımadığım insanların olduğu şehirde tek başıma rahatça atlatabilirim bu durumu. Saatler kaldı varmama, otobanda ilerlediğimiz için ışıklar yoktu yollarda sadece bi kaç çaraba ışığı yağmur hafif hafif yağıyor kulaklığımı kulağıma takıp rastgele bi şarkı açtım ve yine Sancak bu kez "Duyanlara Duymayanlara" şarkısını yorumluyordu ve çok güzel selendiriyordu. Birden Otobüs yolda durdu herkes kaza olduğunu mırıldanıyordu, otobüs şoförü yaklaşık yarım saat geçmişti otobüsün sağ tarafında hava alacağımızı söyledi şoförümüz. Merdivenlerden inip yine bi sigara yaktım bariyerlerin arkasında kalan boşluklara bakarken sağ tarafta birini gördüm. Yaralı olmalıydı ağır adımlarla oraya doğru yaklaştığımda bi yaralı oduğunu fark edip hemen yanına yaklaştım ayağa kalkmaya çalışıyordu alnı kanıyordu kıyafetlerinde yırtıklar ve küçük sıyrıklar vardı.

Ben: Merhaba iyi görünmüyorsunuz yardım etmeme izin verin.

Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra kolunun altına girmeme izin verdi. Benden destek alarak bacaklarını tek tek bariyerlerin üstünden benim bulunduğum tarafa attı. Onu ambulansa doğru yürüttüm hemşirelerden biri yaralı cocuğun diğer koluna girip ambulansa bindirdik.

Hemşire: Hastaneye gitmeliyiz. Siz yakınımısınız?

Ben: Hayır ben otobüste bi yolcuyum. Hava almak için indiğim sırada fark ettim onu.

Hemşire: Peki hanımefendi biz ilgileniriz yardımınız için teşekkür ederiz hastaneye götüreceğiz hastayı.

Yaralı Genç: Ben iyim hastaneye gitmek istemiyorum sadece sıyrıklarım var. Yarabandı yapıştırmanız yeterli.

Hemşire: Ama beyfendi iyi görünmüyorsunuz hastaneye git...

Yaralı Genç: İstemiyorum! Deri montlu kız sizin otobüsünüz nereye gidiyor?

Ben: Erzuruma Gidiyor

Yaralı Genç: Peki bende sizinle geliyorum.

Ben: Ama yaralısınız.

Yaralı Genç: Umrumda değil. Sadece sıyrıklarım var.

Ben: Peki

İyi görünmüyordu ama hastaneye gitmeyide kabul etmiyordu. Hemşire gencin yaralarını temizliyordu sonra yarabantlatı ve sargı bezlerini kullanarak yaralarını sardı. Yol halâ kapalıydı. Gencin işi bittiğinde bariyerlerin oraya düşmüş olan çantasını almaya gidiyordu o sırada başının döndüğünü görüp hemen yardıma gittim yine kolunun altına girip destek olmaya çalıştım. Uzun boylu geniş omuzlu kaslı yapıya sahipti koyu kahve tonlarında uzun saçları ve ela gözleri onu yakışıklı kılmıştı.

Ben: yardım edeyim size.

Yaralı genç: Teşşekkür ederim. Çantamı almama yardım edermisiniz?

Ben: Tabi ki. Biraz dik ve tek başınıza durmaya çalışın hemen geliyorum.

Çantasını bariyerlerin ordan alıp yanına doğru gittim. Bir omuzumda o bir omuzumda çantası vardı ikiside ağırlardı ama kaldırabildiğim ve taşıyabildiğim için ufak bi gurur duydum kendimle. Otobüs şoförüyle konuşup bizimle gelmesini sağlayacaktı otobüs şoförü biraz itiraz etmeye başlayınca genç bi miktar para çıkarıp ona uzattı. Otobüse bindiğimizde herkes içerdeydi ve boş yer bir tek benim yanım vardı. Onu benim koltuğun oraya götürdüm ve cam kenarına oturmasını sağladım. Çantasını benim çantamın olduğu otobüsün üst kısmındaki bölmeye koydum. Dakikalarca süren sessizlikten sonra otobüsümüz tekrar hareket etmeye başladı.

Arkadaşlar bu benim ilk deneyimim. Nasıl Olduğuna tek başıma karar veremem herkes güzel yazdığını düşünür ama benim sizin düşüncelerinize ihtiyacım var yorumlarını bekliyorum.. İyi okumalar ..😌😌😊😊

Gece ve AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin